"Nefs olmasaydı melek olurduk ve bu soruları soramazdık!"
Bu önerme bardak olsaydık kırılırdık, taş olsaydık çatlardık, çiçek olsaydık açardık, eşşek olsaydık anırırdık tarzında bişey!
Yani
melek olsaydık, sual sormazdık gibi...
Mesele buradaki inceliği anlamak.
Kuran-ı Kerim'de "Nankör İnsanlar" diye bir itham vardır (...mış, öyle diyorlar). Bu itham bir ilahın ifadesi olamaz diye bir sorgulama sürecindeyim.
Hem nankör bir tür yaratacaksın, hem de
"Sizi gidi nankör insanlar sizi! Demek benim dediklerimi yapmazsınız; ben şimdi sizin üzerinize taş yağdırayım da görün gücümü."Bunu söyleyen bir Tanrı değil; insan gibi yaşayıp insan gibi düşünen bir varklık olabilir ancak.
Allah neden, nankör bir tür yaratıp, o türü cehenneme atmakla tehdit eder ki? Bu davranışın bir örneği; gece yarısı uyumayıp huzursuzluk çıkaran çocuklara, anneleri tarafından
"öcü geliyor hemen uyu" tarzında yapılıyor.
Bir ilah, neden yarattığı aciz kullarını korkutarak sevgisini kazanma davranışında bulunsun ki? Bizler bilgisayarların çalışması için programlar yazıyoruz ve bu bilgisayarlar biz ne istersek onu yapıyorlar. Allah, bizlere verdiği aklı neden ona itaat edeceğimiz şekilde programlamamış ki?
Allah bizleri Şeytan'la mücadele etmemizi istiyor! Neden? Yoksa Şeytan'ın Hz. Adem'e secde etmemesi saygısızlığını hazmedemediği için bir intikam alma yarışında mıdır???
Neden bu savaşına bizi alet ediyor ki? Kendi meselesini kendisi çözsün, bizi İblis ile muhatap etmesin!!!
Adı Allah olsun ya da başka bir varlık; ben bunların hesabını sorarım arkadaş!!!
Benim cennete girmem mevzu bahis olamaz, bütün insanlar cennete girecek! Hem de bütün hayvanlar, hem de bütün o güzelim bitkiler. Ben yaptığım ibadetler ile Allah'ın sevgili kulu olacam; inanmamış gerizekalılar da sırf akılları hakikati idrak edemedikleri için cehennemde yanacaklar, öyle mi?
HAYIR, HAYIR, HAYIR!
Peygambere tanınan ayrıcalıktan ben de istiyorum, ona verilen akıldan ben de istiyorum.
Peygamber düşmanı olan Ebu Leheb neden cehenneme gitmekle yargılandı! Söyliyim, ona verilen idrak yeteneği o kadardı! Aptaldı yani, Allah'ı anlayamadı, ÇÜNKÜ YARATICI KENDİSİNİ ANLAYAYACAK AKLI ONA VERMEDİ! Bu yüzden Ebu Lehep, Ebu Leheb'lik yaparak peygamber düşmanı oldu.
Akıl verdim deyip sorumluluğu insanlara bırakıyor Allah!
Diyor ki, düşünüp okusaydınız, yanlış yapmasaydınız! Ben size peygamber gönderdim, kitap gönderdim, falan filan...
Ya iyi de bizi yaratan sensin, azıcık daha akıl vermeye gücün yokmuydu???
Bizi neden imansız olmakla suçluyorsun? Biraz daha akıl verseydin, biz de bülbül gibi Allah derdik . Aptalız, anlamıyoruz, seni de tanımıyoruz, peygamberini de!!!
Ben alemleri yarattım, ezelim, ebedim diyen bir yaratıcıya en harbisinden böyle bir hesap sorma hakkım vardır! İşte bunu düşünmeye yetiyor aklım, namaz kılmaya değill!
Tasavvufun ana teması Vahtedi Vücud'dur. Yani herşeyin özü birdir; herşey O'nda başlar ve O'nda biter. O Rahman ve Rahim olan Allah'tır!
İşte bu çerçevede, bu yolun yolcuları yolda yürürken önlerine çıkan bir taşa ayaklarıyla vurup o taşla eğlenmezler.
O küçük taş Rabbin bir tecellisidir. Bu zihniyeti özümsemiş kimseler, "Yaradılanı sev, yaratandan ötürü." öğretisini yaşarlar ve en cahil aptal insanın kabahatlerine yanlışlarına büyük bir şevkatle cevap verirler.
Hz Eyyup gibi, gelen hastalıkları Rabb'in nimeti olarak görüp şükrederler!
İş bu halde, EĞER HERŞEY TANRININ TECELLİSİ ise, olup biten herşeyden de O sorumludur. Bizde ki bu akıl tesadüfi oluşmadı, onu da veren Allah'dı; fazla verseydi de günaha girmeseydik!!!
Enel Hâkk, Kâzım MızrakUyarı: Yazarı bir yazısı veya bir kaç tespiti ile önyargılarda bulunarak değerlendirmeyiniz. Onun edebi uslubunda ironi diye bilinen alaycı temalar sık sık kullanılır. Zihnindeki karşıt düşünceler ile oynayarak doğruyu arayış sürecini yaşamaktadır.Dip Not: Ben inancı zayıf olan bir insanım, eğer siz bu konuda işin doğrusunu biliyorsanız ben ölmeden önce bana bişeyler anlatın da aklım başıma gelsin. Bilmiyorsanız gidin de öğrenin kardeşim, böyle cahil cahil yaşamayın yaa...