30 Temmuz 2006

Geri Sayım Sürüyor

30 Temmuz 2006
17 Eylül 2006

Fark: 48 Gün

Bu kadar süre içersinde
ne yapabilir mişiz bakalım,
göreceğiz inşâallah.

***

KPSS sınavı ile ilgili gelişmeleri,
www.memurlar.net sitesinden takip
edebilirsiniz.

29 Temmuz 2006

Lütfun da Hoş, Kahrın da..

Şu bilince ulaştım az önce:

Anladığım kadarıyla Allah kullarına
duâ etmeleri için dert sıkıntı veriyor.

Hali vakti yerinde olanlara bir
baksanıza, dünyada ne yapacaklarını
şaşırıyor bu kimseler.

Şimdi cebim tomarla para olsaydı,
o parayı nasıl hiç edecem diye
tilki gibi düşünürdüm.

Nasıl alem yapsam, keyif sürsem
diye bir o kapıya bir şu kapıya
koşar dururdum.

Hep derler ya, dert bir nimettir
değerini bilmek lâzım diye.

Bu yazıyı uzatmayacağım,
az söz yeterli.

Günah

Allah'a
olan
muhabbetin,
fânî
heveslere
karşı
duyulması,
durumu.

Ağlayabilseydiniz, Anlayabilirdiniz!

Merhamet denilince aklınıza ne geliyor?
Evet doğru cevap, Reis Bey..

İşte, o film:

http://www.ankebut.net/index.php?catID=9999&id=1017

Filmi bilgisayarınızda izleyebilmeniz için,
WinRar ve Real Player programlarına
ihtiyacınız olacaktır.

Şöyle ki, film 95 ve 33 Mb lık iki *.Rar
dosyasına bölünerek Rapidshare.De
web sitesine gönderilmiş.

WinRar bu *.Rar dosyalarını açmak
ve birleştirmek için gerekli.

*.Rar dosyalarından çıkan dosya bir *.Rm
dosyasıdır, yani Real Player dosyası!

Bu dosyayı Windows Media Player
çalıştırmaz, ama Real Player çalıştırır.

28 Temmuz 2006

O'nu Görmek

- Ölecekmişim, öyle dedi Üstad.
> Evet, bunda şüphe yok; var mı yoksa?
- Var gibi.

> Olmasın, gözlerin ne diye var sanki?!
- Görmek için.
> Neyi?
- Olanı.

> Olan ne peki?
- O!

Üzüntü Çare Olmuyor, Probleme Çözüm Bulunmalı.

Merhaba,

Mandalina'nın bloğuna bırakmış olduğunuz bir yorum beni çok etkiledi; maalesef yaşamım o eleştitiriyi muhatap alır cinsten, üzülüyorum öyle olmasına..

Üzüntü çare değil, biliyorum, lakin bir ömür boyu edindiğim alışkanlıklar yok mu!

Çaba gerekiyor değişmek için, harcadığıma inanmıyorum bu çabayı; bir gün uyandığımda yeniden doğmuş olmayı diliyorum. Yanlışlarımdan arınmış gibi hissetmek için ve bir daha tekrarlamamak için..

Bu yorum gönderdikten sonra, yine utandığım ben olacağım; bu utanç özümde var, dışardan bakmakla görünesi değil.

Şu satır, tefekkürde bulunabilenlere ne yaralayıcı gelir:

"Kuran okuyadurduğumuz halde kaygan bir zeminden birbirimize bakmaya başlamamız..."

.:.: Bağlantı :.:.

http://mecburiistikamet.blogspot.com/2006/07/
izdiva-meselesi-furkan-74.html#comments



Bu yorum http://aynisafa.blogspot.com/2006/07/arkada.html#comments sayfasına bırakılmıştır.

27 Temmuz 2006

Mesnevi Bahçesinden Bir Kırık Testi


İnsan Nedir?
Video sent by Madrup

Çalma Süresi: 2.47 Dakika
Dosya Boyutu: 2.5 MB


.:.: Muhteviyât :.:.

İnsanın yaratılışı hususunda varlığa
bir anlam kazandırılması; insanın kâinattaki yeri ve değeri; ölüm hadisesine dair bir açıklama; insanın, dünyada yaşamakta olan bir yolcuya misafire benzetilmesi..


.:.: Dip Not :.:.

Eğer kesintili geliyorsa ses, lütfen ekran çerçevesine bir kez sol tıklayın; bu sırada Windows yüklemeyi sürdürür, bir süre sonra yükleme izleme çizgisinin sağa doğru hareket ettiğini görürsünüz; bu da yüklemenin yapıldığını gösterir; ve yüklemenin yeterli olduğuna kanaat getirdiğinizde çerçeveye yeniden sol tıklayarak dinletiyi yeniden çalıştırabilirsiniz.

Diğer bir ifade ile; çerçevede sol altta görünen Pause tuşuna basarak yüklemenin yapılmasını bekleyin bir süre; daha sonra Play tuşuna basarak yeniden çalıştırın.

26 Temmuz 2006

İnsanın Kendisini Nane Maydonoz Gibi Hissetmesi.

"..ama ben inanıyorum herşeyin uzun ya da kısa vadede bir karşılığıda var.."

@ Hale

Eğer bir yanlışım varsa, bedelini ödemek isterim; yanıma kâr kalmamalı.

Birisinin bana yanlışı varsa, ve o kimse bu yanlışın farkındaysa ben teskin olur susarım.

Aksi halde, bana yanlış yaptığını düşündüğüm kimsenin yanlış yaptığını anlaması için elimden geleni yaparım.

(Ama bu demek değildir ki, işin içine çirkeflik de girer; her müdahale meşru ve insancıl olmalı.)

Çünkü, o kimse yanlış yapan olmasın isterim; bana yaptığı yanlış mesele değil; mesele o kimsenin hatasını anlaması.

***

Nefs muhasebemi yaptığımda, yaşam sahnesinde kendimi çoğunlukla başrol oyuncu gibi gördüğümü farkettim.

Aldığım tepkileri, şaşkınlıkları, eleştirileri düşündüm.

Nihayetinde kendimi nane maydanoz gibi hissetmeye başladım; bırak herkes kendi bildiği yolda ilerlesin diyorum şimdi, ben mi kurtaracağım dünyayı.

İnsanların vurdum duymaz ve bananeci olmalarını yadsıyamayacak kadar yaşadığıma inanıyorum.

http://mizrak.web.tr/2006/07/her-insan-kendisi-iin-yaamal.html

25 Temmuz 2006

Kendimi, Lâyık Olduğum Cehennemde Görüyorum.

İnsan her attığı adımda pişman olur mu? Ben oluyorum, bu neyi gösterir acaba, ben aklı kıt bir kimse miyim, ya da toplum zararlısı bir kimseyimdir belki?

Bilmiyorum, bilgisine ulaşmak istediğim iyi bir insan olduğum; ama maalesef düşündükçe kötü bir insan olduğum cevabını veriyor bana vicdanım. Bu halde insan ilişkilerim zarar görüyor.

iki kutup çıkıyor önüme: Birincisi intikam, diğeri ise teslimiyet.

Bu iki unsurdan hangisinin önde ya da arkada olduğu mesele değil; biri diğerine göre ön planda olsa da olmasa da yol ikiye ayrılıyor işte; asıl anlaşılması gereken de bu.

İntikam konusu beni ürkütüyor; zira intikam için güçlü olunmalı, fakat ben zayıfım.

Tek problem bu mu peki, yani ben güçlü olsam, zarar gördüğüm insanlara zarar vermek için mi yaşayacağım?!

Bu soru beni, asıl cevaba götürüyor; eğer güçlü olsam asla dönüp arkama bakmam; ve kedinin fare ile oynadığı gibi oynamam; işime bakar geride kalanlara el sallarım.

Demek ki intikam konusunda asıl amaç güçlü olmak, ve intikam ancak ve ancak zayıf olanların baş vurduğu bir yol.

Ben zayıf mıyım şuan, evet; peki intikam? Hayır!

Lakin, yılıyorum artık; çok olmaya başladın diyenleri duyuyor gibiyim. Gece yastığa başımı koyup gözümü kapattığımda; çığlık ve haykırış içersinde olan insan silüetleri görüyorum. Bu insanlar benden ne istiyorlar ya hu diyor, korkuyorum. Nereye gideyim? Ölmek benim için bir kurtuluş oluyor...

Benim en acı duyacağım an canlanıyor gözümde, bir gün zengin olduğumda bu insanlar beni aferim diyerek anacaklar; o gün içimde hıçım ve öfke olmasına rağmen ben nasıl güleceğim bu insanların yüzüne.

İntikam olmayacak, bunu anladık; peki ya nefs?! Nefsim boş durmayacak ve kanımın son damlasına kadar enaniyetimi kabartacak.

İşte o günlerin hayali canlandığında zihnimde; ben öyle bir sancı ve acının içinde buluyorum ki kendimi; ölmek yine benim için bir kurtuluş gibi görünür hale geliyor.

Ya da hep aklımda olduğu gibi, bir ayakkabı boyacısı olarak yaşama devam etsem daha mı iyi olur acaba diyor, teskin oluyorum.

Bu durumda, zayıflığım kalbimde intikam duygusunu uyandıracaktır; bakın işte yine acı işkence!

Susturmalı bu içimdeki insanı, hatta yaşayan organik bedeni de susturmalı.

Sonuç yine aynı kapıya çıkıyor; ölüme!

Her halikarda, ölüm bir kurtuluş halini alıyor. Kaçış diyenler de olabilir bu duruma; kaçış, acı ve çile çekmekten kaçış...

İkinci kutubun ne olduğunu söyledik mi?! O da teslimiyet: İslamiyet kelimesinin esas manası olan teslimiyet!

Bu yol bizi ölmek gerekten kurtarır mı acaba?

İslamiyetin anlaşılması bize şunu kazandıracak; bir adım atıyorken, attığımız adımın bir dayanak noktası olacak. İşte bu nokda da Müslümanlıktır diyoruz.

Buna göre eğer İslami kaidelere göre doğru olan bir adım attığımızda; bu adım bizim için yegane doğru olacak, bu halde vicdan olumlu telkinler verecek bilinç üstüne.

Sonuç huzur ve mutluluk; zira temel alınan nokta Müslümanlık, özgür irade değil.

İşte yavaş yavaş Big Bang Teorisine ulaşıyoruz. Büyük patma da bu ulaştığımız noktada oluyor; özgür iradenin hiç edilmesi noktası!!!

Böylelikle, teslimiyet yerine gelmiş oluyor; insan İslami kanun düzenini özgür iradeye değişerek tüm istek arzu ve ihtiraslarından kurtuluyor.

Sonuç, huzur; hem de hiçlik düzeyinde.

Buradaki itirazlar, insanın özgür iradesinin elinden alınmasına dair olabilir.

Biz de deriz ki, teslimiyet özgür irade ile tercih edilmemiş miydi?!

Kâzım Mızrak

22 Temmuz 2006

Hüzünme!

Öyle bir insanı arıyoruz ki,
onu kaybettiğimizde üzülmeyelim;
hüzün duymayalım gidişine.

O bizi öyle sevmiş olsun ki,
biz onun vedasına hep hazır olalım.

Ve yokluğa adım attığında,
zaten bir misafirdi diyebilmeyi
öğretmiş olsun bize...

21 Temmuz 2006

"What CNN Never Shows You"

Link: What CNN Never Shows You

.:.: Bağlantı :.:.

http://fromisraeltolebanon.info/

Eğer yukardaki bağlantıya ulaşamazsanız,
21 Temmuz 2006 tarihinde arşive aldığım
resimlere şu linkten ulaşabilirsiniz.

.:.: Bağlantı :.:.

http://mizrak.web.tr/fromisraeltolebanon.info/

Meşrû Müdâfaa Değil, İşgal!

İçimdeki ses, sükûnet diyor; olanlara göz yum!

Ama bir noktaya kadar, İsrail'İn Filistin'de yaptıkları yetmiyormuş gibi Lüblan'ın başına da bela olması beni öfkelendiriyor.

Şu barış muhabbetini de anlayamıyorum, ne şimdi barış mı konuşulacak bu terbiyesizlik karşısında!?

Bir de aferin diyelim oldu olacak, madalya da takalım İsrail'e!

Uçaklarla bildiri dağıtıyorlarmış; "sizi yaşadığınıza pişman edeceğiz, defolun buradan" demek değildir de nedir bu hareket!

Peki nereye?

İnsanlar açlığa susuzluğa terk ediliyor, bu insanlık mıdır?!

Bu nesil nice Mustafa Kemalleri bağrında yaşatıyor.

Dilerim, yaptıkları yanına kâr kalmaz...

Kâzım Mızrak

# Bu yazıyı blog ziyaretlerim sırasında kaleme almıştım:
http://tahin.blogspot.com/2006/07/auschwitzden-lbnana.html

20 Temmuz 2006

İsrail, Tüm Dünyaya Karşı Bir İnsanlık Suçu İşliyor.

Lübnan'da olup bitenler beni üzüyor; İsrail yanlış yapmakta.

Masum halkın üzerine bomba yağdırıyorlar, düşünsenize Ankara'nın bombalandığını.

Elimden bişey gelmiyor.

Bu hırsla ders çalış Kâzım diyorum kendime; belki gelecekte Ortadoğunun huzuru için bir takım şeyler yapabilirim diye teselli buluyorum.

Şunun da farkında olmamız lâzımdır ki, bu savaş bütün insanlığın ayıbıdır; Amerika'nın, Avrupa'nın, Rusya'nın, Çin'in, Japonya'nın ve tabi Türkiye'nin!

***

-: İngilizce :-

To the FREE PEOPLE of the World:
Lebanese Civilians (Christians, Muslims, Druzes & Jews)
Are being SLAUGHTERED
DO NOT TURN YOUR BACK ON US
PRESSURE your government to stop this GENOCIDE!


-: Türkçe :-

Dünyanın ÖZGÜR İNSANLARINA:
Lübnanlı siviller (Hıristiyanlar, Müslümanlar, Dürziler, Yahudiler)
KATLEDİLİYOR!
BİZE ARKANIZI DÖNMEYİN!
Devletlerinizi bu SOYKIRIMI durdurmaya zorlayın.

***

.:.: Bağlantılar :.:.

.İsrail Çıldırdı, Dünya Kaygılı
.Medeniyete Karşı Terörizm
.From Israel To Lebanon

Tebessüm

Kendi yaptıklarını düşün, ne kadar yanlış işler çevirdin değil mi; çevrendeki insanlar da öyledir, onların da yanlışları var ve dert içersinde ızdırap çekiyorlar!

Sen af bekliyorsan affedici olacaksın, ve zaten ki affedici olan da sen değilsindir.

Sen üzerine düşen vazifeyi yerine getir, evet bunu bir memuri vazife olarak gör; hoşgörü ve anlayış ile mahlukata tebessüm et...

Estağfirullah

Çekinik Karakter

Bir işi benden iyi yapanları gördüğümde, oradan kaçmak duygusu beliriyor içimde; kaçıp uzaklaşmak.

Çünkü orada zaman geçirmekle, durduğum yere bir yarar sağlamak yerine zarar verme eyleminde bulunacağımı düşünüyorum.

Bu nasıl bir bilinç, iyi miy ki?!

***

Blog yazarlarını görüyorum; utkum tutuluyor kimilerini okuyunca; olm diyorum, sen fazlasın burada...

***

Erol Şimşek, kıskandığım bir blogcu.

Ama hayır, ona özenmiyorum; o, kendisine benzemekten korktuğum bir yazar; onu okurken, uslubundan ister istemez etkileniyor insan.

Biraz korkağım galiba, ve de kişiliksiz; baksana, nasıl da beni ben yapan değerlerden kolay kolay vazgeçebiliyorum..

Bedeli Ödenen Hatâ

Eğer
yüreğimizdeki pişmanlıkları
yenebilseydik,
hepimiz de
mutlu olabilirdik.

Demek ki yenemiyoruz,
ve mutsuz oluyoruz.

Bu ne güç belâ bir illettir:
Adı, pişman olmak!

Akıl Sahiplerini Düşünceye Davet

Bu insanlar ne için haykırıyorlar?

İnsanca yaşamak için mi, yoksa
zevk-ü sefa sürmek için mi?

.:.: Bağlantı :.:.

http://www.blogcu.com/haykiris

***

Semavi dinler, hepiniz de bir Allah'a
(yaratıcıya) inanmıyor musunuz?

Bu çirkinlik daha nereye kadar sürecek?

Kendinizi eğitirken; eğitilmesi gerekenlere
silah doğrultmak kolaycılık değil midir?

Sizin Tanrınız kan dökmeyi mi emrediyor?
Bir yanlışta olmayasınız!?..

-:- Öfke Değil, Şefkat! -:-

19 Temmuz 2006

Karabük'te Akşam

Rüzgarlı bir akşama eşlik ederek yürüyordu.

Hangi yüksek basınç kitlesi, acaba hangi alçak basınç kitlesine doğru yol alıyordu; şimdi bunları düşünmek vakti miydi? Eve varmalı ve sıcak bir kahve ile masaya oturmalıydı.

İşi eve getirme hali gibi bir durumdu bu, yürüyüş yaparken dersi düşünmek de ne oluyordu ki?..
Seni
hâin olmakla
suçlayacaklar.

Konuşmak
fayda vermeyecek.

Sen,
sus olmuş hâlinle
güleceksin!

18 Temmuz 2006

Her insan
kendisi için yaşamalı.

Kalan diğerleri,
figüranlardır.

ÖSS 2006 Sınav Sonuçları Açıklanıyor

Link: ÖSS 2006 Hepsi de sevgi ve şefkat bekliyor ailelerinden..

Anlayışlı bri anne baba olalım, hayattaki başarısızlıklarımızı düşünelim, ve çocuktur diyerek kalp kırmayalım; onlar bizlerden daha hassaslar ve ben yürekten inanıyorum ki, her biri de ailelerini mutlu edebilmek için mücadele veriyorlar, güçleri yettiğince!

Peki biz onlara nasıl kızabiliriz başarısız olduklarında; ellerinden geleni ortaya koymamışlar mıdır? Daha iyisini yapabileceklerdiyse, nasıl olur da yapmamışlardır ki?!

Hem düşünelim ki, bu sınav sonucu sorumluluklarımızı yerine getirebilme notudur; bir anne ve bir baba olarak çocuğumuzun aldığı puan, yaşamın bize değer biçtiği puandır aslında...

.:.: Bağlantı :.:.

http://oss.osym.gov.tr/

17 Temmuz 2006

Nasıl Yani, Anlamadım...

Öyle bir insanı arıyoruz ki,
gülümsesin;
hiç vazgeçmesin mutlu olmaya duyduğu özlemden,
ve her daim gülümsesin;
ulaşamayacağını bilmesine rağmen,
kaf dağının ardındaki gizeme.

***

Bilsin ki,
en azından aynaya baktığında,
onu güldüren bir yüz görecektir ;-)

***

İnsanın kendi kendisine gülümsemesi,
garip bir duygu; işte ironi de burada ya...

Hadi, bi ayna bulalım;
sonra ben de ne tatlı bi insanmışım diyerek
menevşe moru ütopyamıza yelken açalım.

Bize, hasetle Vedasız desinler...

Kavgamın Çiçeği,
Kâzım Mızrak

En Önemli Hedef ve En Yakın Tehlike Unsurları!

Tarih soruları arasına sıkışa kalmış şu veciz söz pek hoşuma gitti:

"Genel durumu yönetme sorumluluğunu üstlenenler, en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye olabildiğince yakın bulunmalıdırlar."

Mustafa Kemal Atatürk

Kaynak: Yargı Yayınevi Tarih Testleri

16 Temmuz 2006

Muhammad, Legacy of a Prophet.

Link: Kâzım Mızrak












.:.: Bağlantı :.:.

http://video.google.com/videoplay?docid=-
8443919276729774206&q=Legacy+of+a+Prophet



Yukardaki bağlantıya tıkladığınızda Google Video
Servisinin penceresi açılacak, video otomatik olarak
oynamaya başlar; herhangi özel bir işlem yapmanıza
gerek yoktur.

Açılan video penceresi, tüm pencereyi kapsıyorsa
size orjinal görüntü büyüklüğünde izlemenizi tavsiye
ederim; aksi halde görüntü pek iyi olmuyor.

Bunun için, Video izleme penceresinin sağ alt
köşesindeki küçük üçgen ikonuna tıklayınız.

Burada bir menü belirecek, "Orginal Size"
seçeneğini seçiniz. İşte, görüntü büyüklüğünü
ayarlamış oldunuz; şimdi daha kaliteli ama küçük
bir video izleme pencereniz oldu :)

.:.: Dip Not :.:.

İngilizcem iyi olmadığı için, neler anlatılıyor
pek takip edemiyorum; ama iyi şeylerden
bahsediyorlardır sanırım; Hz. Muhammed
hakkında konuşuyorlar, belgesel tarzında
hazırlanmış bir yapım..

İzleme konusunda teknik sorunlar yaşarsanız,
yorum köşesinde sıkıntınızı dile getirin; birileri
bize yardımcı olur dilerim.

Bu arada, bazenleri Google Video Servisi cevap
vermiyor, öyle bir durumda yukardaki bağlantıyı
kullanarak başka zaman yeniden denersiniz.

İyi seyirler...

Konuşabilmek Üzere Tasarlanan Bir Organ, Dil.

İnsanlar dilleri (Language) ile anlaşırlar, duygu ve düşüncelerini dilleri ile ifade ederler.

İşte bu dil konusu üzerinde şu sebeple iyi düşünülmelidir. Biz insanlar yaratılıyorken, dilin bir işlevi olup olmayacağı önceden tasarlanmış mıdır acaba?!

Evrim, nasıl olur da insanın konuşmaya ihtiyaç duyabileceğini önceden kurgulamış olabilir? Evrim derken rastgele gerçekleşen tesadüflerden bahsediyorum :-/

Beni birileri aldatmaya kalktığında öyle depresifleşirim ki, kendimden geçerim; o an ya öfkemi içime kusar kendimi hasta ederim; ya da karşımdaki insana karşı hiç beklenmedik şekilde kırıcı davranırım.

Huyum kurusun...

Merak buyurmayınız, bu durumla övünüyor değilim; geçici bir insanlık semptomu işte ;-)

Nerede kalmıştık...

Tesadüf diyorduk, insanlık alemi nasıl olur da bilinçsiz bir rastlantı ile meydana gelmiş olabilsin? Birileri böyle konuşuyor ya, zekama hakaret mi ediliyor yoksa diye düşünmeden edemiyorum.

Ne yani, şimdi ben akıl yoksunuyum da, bu insanlar mı akıllıdırlar!?

İletişim (communication) aracı olan dil (tongue), nasıl oldu da tarih süreci içersinde bir işlevsellik kazandı?

İyi düşünelim!

Yaratılışında bir amaç güdülüyordu, dil en baştan beri konuşmak için tasarlanmıştı, ve biz insanlar bugün bu organı birbirimizle konuşup anlaşmak için kullanıyoruz!

İyi düşünelim!

Bu dil organı, hiç kendi başına ben dil olayım da; Türkçe, İngilizce, Fransızca öğreneyim de konuşayım demiş midir ki?

Bu ne akıl filirdir? Bu dil (tongue) nasıl bir tasarımcıdır, durduğu yerde bin bir lisan bulmuş!

Yaratılmışlıkta ki, sebep sonuç ilişkilerini gözden kaçırmayalım...

.:.: Netice :.:.

Dil konuşmak, Göz görmek, El tutmak; Ayak yürümek; Akıl Düşünmek ister. Bu işlevsellikler, tesadüfler ile meydana gelemez!

Tesadüf; gözü bir araya getirirken; gözün ışığa ihtiyaç duyduğunu bilemez! Bilemez ve gözü ışığa duyarlı bir şekilde organize edemez.

Önce ışık vardı, göz ona göre evrimleşti derseniz; ışığın da göz için varlık kazanmış olduğunu anlamanızı dilerim.

Sebepsiz sonuç doğmaz; göz varsa ışık da (foton) tasarlanmıştır; ışık varsa göz de ışığı görmek için tasarlanmıştır.

.:.: Dip Not :.:.

İmanı tam olmayana, ilahi sistem ben burdayım demez; zira böyle bir olay karşısında o kimse gece yarısında bir öcü gördüm sanır da aklını (bilincini) yitirir.

Tekamül denilen mekanizma, insanı ilahi sistemin varlığına tanıklık edeceği akli olgunluğa erişmesi için işler!

İşte o raddeye erişmekle beraber, insan; İslamiyetin (teslimiyetin) ne olduğuna, ve ne olmadığına dair bir şüphe duymaz hale gelir.

Aklı Erdiğince,
Kâzım Mızrak

15 Temmuz 2006

Nereye, Bu Gidiş?

Beklenti, bilince elemli bir ısdırapla zarar verir.

İnsan Tanrıdan bile bir beklenti içersinde; bu durum biz insanlara zarar veriyor değil mi?

Tanrı insanı neyin beklentisi içersine itmiştir? Cennetin?! Evet!

Bir tanrı nasıl olur da kendi iradesi ile yarattığı insana acı verecek bir uygulamada bulunabilir?

Ya biz yanlış bir şekilde Tanrıya inanıyoruz, ya da Tanrı denilen bir saçmalıktan ibarettir; biz insanların uydurduğu!

Beklenti, beklenti, beklenti; ne ti?!

Düşünelim...


.:.: Açıklama :.:.

Tanrı kelimesi Allah ifadesini karşılıyor değildir, Tanrı demişsek bir sebebi vardır; sanırım :o)

Ne Bekliyordun ki?!

"Sana vadediyor olduğuğum,
yalnızca gerçeğin kendisidir;
fazlası değil!"

Morpheus


.:.: Bağlantı :.:.

http://www.geocities.com/osmanziya/mtrmtn.html

14 Temmuz 2006

İnsan, Karşısındakini Kendi Gibi Bilebilse Keşke.

...bir söz söylemiştin, küçük insanların büyük hayalleri olmaz şeklinde.

Bu sözüne kulak tıkıyorum.

Küçük hayaller ile yaşayabilmesini öğrenmeyi diledim; büyük hayallerse sana kalsın!

Evet, belki hala bir ahh var içimde; benim gibi bir insan yenilgisini mi ilan ediyor yoksa?!

Bilmiyorum, üzerime gelme.

Şimdi sineye çekilme vakti, bırak da yaralarımı sarayım...

Gerçekler Acıdır,
Kâzım Mızrak


.:.: Kaynak :.:.

http://mizrak.web.tr/2006/07/teekkrler.html

13 Temmuz 2006

İki İki Dört Eder(miş)

Olmak istediğin yerde
bulunmak için,

Olmak istemediğin yerde
durmayacaksın!

Teşekkürler...

Bir dönem de böyle bitti.

http://mizrak.web.tr/2006/06/ders-notlarm-ve-snav-programm.html

Elimden gelen bu kadardı, daha kötü
bir tablo ile de karşılaşabilirdik; şükürler
olsun diyorum.

Benim için bu tablo bir mucizedir, nerden
nereye; okulu bırakıyorum demiştim...

İsimsiz kahramanlara teşekkürü bir borç
biliyorum, kimlerin ismini sayabilirim ki;
herkesler kendisini bilsin.

En çok da kardeşim Kenan bu eserde pay sahibidir!
Fakat ona teşekkür etmeyi düşünüyor değilim :)

Okula devam ettiğim için pişman olmadım,
bıraksaydım şimdi üzülür müydüm bilemiyorum.
Acısıyla tatlısıyla bir sınav dönemini daha geride
bıraktık, şimdi aklımda olan bu; ve diyorum ki bitti!

Bundan sonrası ne olacak peki, bekleyip göreceğiz.

Ön planda KPSS sınavı var benim için; hem okuyup
hem de bir memur olup çalışmaktır niyetim. Toplum
nazarında en aşağı şekilde görülen bir işe razıyım,
yeter ki maddi gelirim olsun ve kendi ayaklarım
üzerinde durabileyim.

Burada meslek örneği vererek hiç kimseyi
gücendirmeyelim efendim, de mi ama :o)

Aileme yük olduğumu düşünüyor üzülüyorum
zaman zaman. Bir ümit ışığı; belki bu şekilde daha
bir başka severim okumayı, daha faydalı olurum
kendime ve de çevreme.

Saatlerimizi 17 Eylül 2006 günü 09:30'a ayarlıyoruz;
bir sınav maratonu daha kapıda, bizi bekler...

Ctrl + Umutsa
Kâzım Mızrak

Ukde

Bir ayakkabı boyacısı
olmayı dilemiştim,
gerçekleşir mi
bilmem.

***

İnşâallah gerçekleşir;
yoksa,
o çocuğun hakkı
üzerimde kalır gibi..
Umuda bir yolculuk var, yine!
Her akla geleni dile dolamaktan, vazgeçmeli...

11 Temmuz 2006

Param Yok Diyorsan, Aklını Kullan.

Eğer paran yoksa, aklınla mücadeleni ver; parası olmayıp aklıyla mücadele vermek zorunda kalanlara bir ümit ışığı olursun..
Babamı sevmiyorum, hem de
içimde bir nefret besliyorum
ona karşı.

Neden mi nefret? Çünkü diyorum,
o kendisini sevmeme mani olacak
davranışlarda bulunuyor.

Bence, sebep bu olsa gerek :-/

İçsel Kavgam

Hepimizin de Sonu, Aynı...

Teşekkürler,
Cenk (Ünal)
abi.

Bir yıldız da
sen oldun ya
gecemize...

***
http://cenkunal.blogspot.com/

Cenk Beyin bloğu cevap vermiyor,
kapanmış. Evvelce bloğuna bir veda
mesajı bırakmıştım; yetmedi, buraya
da bir posta hazırlayarak kendisini
anmak istedim.

Bizim de sonumuz aynı olacak,
nihayetiyle; nefesi kesilir gibi oluyor
insanın; beklediği pencereyi karşısında
bulamayınca.

***

Cenk Bey oralarda bir yerlerde olduğunuzu
sanıyorum; olsanız da olmasanız da; sevgi dolu
bir selam gönderiyorum size, acizane...

Hatalarımız olmuştur, hakkınızı helal
ediniz dilerim; biz de son plana kadar
buralarda olacağız; yolculuk pek yakındır ;-)

Yine gelin, yine konuşalım, yine vedalaşalım...

Ctrl + Vefa
Kâzım Mızrak

Yanan Şehir

Dün gece bu şehri ateşe verdiler, bir faili meçhul kundaklama vakkası daha mı yoksa?!

Kaçanı tutmadım, gördüysem de sesimi çıkarmadım; elbette bir yarası vardı buraya gelirken. Peki ya şimdi?

Ümit ediyorum ki, hesabını görmüştür; bir sonraki buluşma kavgasız olur, belki...

İçsel Kavgam

10 Temmuz 2006

İslamiyet

İslamiyeti yanlış mı anlıyorsun?

Müslüman olduğunda her bir sorumluluğundan kurtulacağını ve sınırsızlığa varıncaya dek mutlu olacağını mı sanıyordun; hanlar saraylar senin mi olacaktı yoksa; haremlerinde kadın sesleri eksik olmayacak diye hayaller mi kurardın; limitsiz kredi kartları mı düşlüyordun....

İslamiyet bu mu gerçekten de; bu din bunları mı vaad ediyor sana?!

***

- Doğruyu, yanlış yolda arama.

Kâzım Mızrak

Mustafa Akyol ve Intelligent Design

Mustafa Akyol'un bir yazısı:

http://www.islamonline.net/English/Science/
Science/NaturalSciences/2006/06/01.shtml


Islam Online web sitesini inceliyorken karşılaştım
yazıyla. Henüz okumadım, beni okumadı diye siz de
okumayabilirsiniz tabi ki...
Yedi milyarlık insanlık âlemi, sekiz milyar oldu mu?..

9 Temmuz 2006

Bitmeyen Kavga

Resmi anlamda yaz tatilinde bulunuyorum, son sınavım olan Visual Basic sınavını Cuma günü verdim; şükürler olsun, bu sınav maratonu hiç bitmeyecek gibi geliyordu bana, ama bitti.

http://mizrak.web.tr/2006/06/ders-notlarm-ve-snav-programm.html


Şimdiyse KPSS sınavı için bir koşuşturmaca başlayacak; bu kavga, bu yolculuk bitmez dostum, bitmez; ta ki mezara kadar..

7 Temmuz 2006

İnsan, dünya konağında ne de ızdıraplı yaşıyor.

-:- Hepimiz de muhtacız. -:-

Dönüşü Olmaz

Dostum,
sen öyle bir hale geldin ki;
sakın bu yoldan geri dönme.

Dinle ben'i,
ardına bakan olma.

Seni bekleyen bir'i var.

Ben, Beni Sevmesem!?..

Bir insanı düşlüyorum,
her bir kimsenin iğreti duyduğu.

Ama illa ki, vazgeçemeyip;
inadına sevdiğim.

6 Temmuz 2006

Gıybet Dedikleri

Kelimeler serseri bir kurşun; konuşan sağ, konuşulan yaralı...

Son 7 Saat

Çalınan Mutluluk

İnşâallah hep gülen bir yüzünüz olur; her insan mutluluğu arıyor; onların sizi üzmelerine izin vermeyin; aradığınızı elinizden alabilirler; siz inadına mutlu olmak için savaşın.

Merak etmeyin aralarında kendi mutluluğunu sizinle paylaşacak olanları da var; yok mu acaba diye düşünüp umudunuzu yitirmeyin; var!

Ama sakın şunu da unutmayın, o kimseyi bulduğunuza inandığınız anda; her bir an onu kaybetmeye hazır olun.

5 Temmuz 2006

O kalpler ki, ancak Allah'ı anmakla
mutmain (huzura kavuşurlar) olurlar.

Estağfirullah

Gel gidelim Hakka gönül,
Yok bu yolun sonu, yok!

Ölüm sana tez gelir...

Dönüşü Olmaz,
Kâzım Mızrak

Neden'e Sebepsiz

Gecenin
bir vakti olmuş,
ruhum daralıyor.

Onu, sokağa çıkmaya
davet ediyor Gece.

Bir de
sigara yakmalı.

Yürümeli,
ve yürümeli,
ve de yürümeli...

Nereye Kadar,
Kâzım Mızrak

4 Temmuz 2006

Nefs, Allah Demek İster. İyi Anla Bu Sözümü...

Duyuyorum, sabah ezanı okunuyor; haydi vakit geldi, nefs Allah demek ister.

- Nasıl yani?

> İşte öyle bir imân ki, nefs kendisini var edene dönmek için çırpınıyor!

- Ya nedendirdi ki duyulan ısdırap ve elem!?

> Bu yaşta, bu zeka; tebrikler...

3 Temmuz 2006

İçsel Kavgam: Ne yaparsa yapsın sevilir.

Link: Kâzım Mızrak














.:.: Muhteviyât :.:.

Yalnızlık; Bunalımlara çözüm arayışı; Bilinç altına
pozitif duygu ve düşüncelerin telkin edilmesi;
Halkın içersinde Haktan yana yaşayabilme anlayışı;
Her insan gülmeye mutlu olmaya layıktır; Yaşanılan
her dert ve sıkıntının bir hikmeti mutlaka vardır;
Tevekkkül ile problemlere karşı mücadele; İstenilen
sonuçlara ulaşılamadığı durumlarda tefekkür edilmesi...

.:.: Bağlantı :.:.

http://www.hemenpaylas.com/download/
1103243/Ne_yaparsa_yapsin_sevilir.mp3.html


Dosya Formatı: Mp3
Dosya Boyutu: 11.6 MB
Ses Kalitesi: 128 Bit
Çalma Süresi: 12.40 Dakika
Kayıt Tarihi: 02.07.2006

.:.: Kaynak :.:.

Bilgi ve düşünce paylaşımları ile akıl
dünyama katkıda bulunanlara, isim
vermeden acizane teşekkür ediyorum.

.:.: Uyarı :.:.

# Ses dosyasının her hakkı Kâzım
Mızrak'a aittir.

# İçerik, ilmi ya da dini konularda
başvuru kaynağı olarak kullanılmaz.

# Ses dosyasının, Kâzım Mızrak'ın
kişisel düşüncelerini ifade etmesinden öte
bir mânâ ve ehemmiyete sahip olmadığını
hatırlayınız unutmayınız...

2 Temmuz 2006

14 Gün Sonra, Sigara...

Beni affedin, sözümde duramadım, niyetime bağlı kalamadım, aklım ermedi, sabrım gücüm yetmedi; hepiniz de hakkınızı helal edin; 14 gün sonra yeniden sigara yaktım.

Bundan sonrası için ne olur bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum :o(

http://mizrak.web.tr/2006/06/sigaraya-hayr-14-gn-ve-3-saat.html

1 Temmuz 2006

Cam'dan Husule Gelmiş İnsanlar Düşlüyorum; Onlara Baktığımda İçlerinde Olanı da Görebileyim..
İyiye, Güzele İnan; Ama ve Ama Sadece İnan. Söz Veriyorum Sana, Neye İnanıyorsan Onu Yaşayacaksın!
KPSS sınavı geldi, geçti, bitti.

- Her bir umut sahibine
hayırlar diliyorum, inşâallah...

Darısı benim başıma ;-)

Beklenen Tarih: 17 Eylül 2006 09:30

Veda ve Elveda Kavramlarına Dair.

Mahir (Türkel) dostum, bir gün bana şöyle konuşmuştu.

"Dikkat et sözüme, bu bir veda değil; elvedadır!"

Hâlâ anlayabilmiş değilim, burada neyi düşünmekteydi.

Nihayetinde şöyle bir kanaate ulaştım: Her iki tarafın da
köprülerin yıkılması gerektiğine inanması, bir elveda
örneğini teşkil ediyordu.

Mânâ, esasen her iki tarafın da ayrılığı istemiyor
oluşuydu; fakat ayrılığın kaçınılmazlığı da bir gerçekti.

-:- Nereye Kadar -:-

Çaresiz Sevgi.

Link: Çaresiz Sevgi.



Link: Çaresiz Sevgi.



Link: Çaresiz Sevgi.

Dostum, Gözün Arkada Kalmasın; Hakkım Helaldir.

Dostum, sana çok korkunç bir haberim var.

Sana öyle neşe dolu bir haber veremiyorum,
bağışla beni; dediler ki, ben bir gün ölecekmişim.

O gün seni bugün olduğu gibi sevemeyeceğim :o(

Şimdiden senden helallik istiyorum.

O gün, ben öldüğümde, senin sıkıntı ve dertlerine
ortak olamayacağım; o gün yanında olamayacağım
için beni affet dostum.

Seni isteyerek yalnız bıraktığımı düşünme. Ben hep
senin yanında olmayı diliyorum...

Dostum, sen de bir gün ölürsün; şu yazıyı her nerede
ve ne zaman okuyacak olursan; bil ki benim sana bir
garezim kötü niyetim olmamıştır, olmayacaktır da.

Ayrılık vakti geldiğinde; ben yanında bulunamazsam;
düşün ki benim sana hakkım helaldir.

Dünya bir oyun, dünya bir aldatmaca; kanmayalım
heveslerimize; Allah'a dönelim yüzümüzü.

Şuan müsait değilim; sonra gene yazarım, sen de
hakkını helal edesin; hoşnut olasın ve her daim gülesin..

Ölüm de Gelir,
Kâzım Mızrak