29 Ekim 2013
9 Eylül 2013
3 Eylül 2013
Gözlerinin içine girdim, başka âlemler gözledim.. ben bunlarla övünmedim, beklemedim illâ..! Beklemedim, sevdim.
Gölgelemedim bağını bahçesini, günü güneşi örtmedim.. yapılanlar söylenmez ki her zaman, sömürmedim illâ...! Sömürmedim, sevdim.
Yüreğine kulak verdim, nefes aldı ben dinledim.. duyduklarım anlatılmaz, sır vermedim illâ..! Sır vermedim, sevdim.
Gölgelemedim bağını bahçesini, günü güneşi örtmedim.. verilenler istenmez ki her zaman, dilenmedim illâ... Dilenmedim, sevdim.
Leman Sam
Gölgelemedim bağını bahçesini, günü güneşi örtmedim.. yapılanlar söylenmez ki her zaman, sömürmedim illâ...! Sömürmedim, sevdim.
Yüreğine kulak verdim, nefes aldı ben dinledim.. duyduklarım anlatılmaz, sır vermedim illâ..! Sır vermedim, sevdim.
Gölgelemedim bağını bahçesini, günü güneşi örtmedim.. verilenler istenmez ki her zaman, dilenmedim illâ... Dilenmedim, sevdim.
Leman Sam
31 Ağustos 2013
Sen susmayı sevdin, gülmüyorsun.
Seni üzgün sanıyorlar, oysa bu senin doğal hâlin. Ortada üzülecek bir şey yok ki.! Seni anlamıyorlar, ne kadar hazin acınaklı bir manzara. Hâline acıyorum...
İstiyorsun ki, birbirimize hüzünle bakalım... O hâlde, sen zâten güleceksin... Yanaklarında çiçekler açacak... Merhametin birazı dokunsun kalbine...
Hüzünle bakmayı öğret(e)medin insanlara, ya da onlar bunu öğren(e)meyecek kadar kördüler... Seni sert, asık suratlı, kötü kalpli birisi sanıyorlar...
Seni...!?
Kendilerini...!
Ahh kalbim...
Seni üzgün sanıyorlar, oysa bu senin doğal hâlin. Ortada üzülecek bir şey yok ki.! Seni anlamıyorlar, ne kadar hazin acınaklı bir manzara. Hâline acıyorum...
İstiyorsun ki, birbirimize hüzünle bakalım... O hâlde, sen zâten güleceksin... Yanaklarında çiçekler açacak... Merhametin birazı dokunsun kalbine...
Hüzünle bakmayı öğret(e)medin insanlara, ya da onlar bunu öğren(e)meyecek kadar kördüler... Seni sert, asık suratlı, kötü kalpli birisi sanıyorlar...
Seni...!?
Kendilerini...!
Ahh kalbim...
27 Ağustos 2013
18 Ağustos 2013
15 Ağustos 2013
12 Ağustos 2013
Çok geç tanıdım seni, ne de çabuk kaybettim..
sanki hiç bitmeyecek bir rüyaydın zannettim.
Şimdi hasta bir çocuk gibi sokağa hasret,
dalarak hayâllere yaşadım sanıyorum...
Affecek misin beni tekrar sevecek misin,
yoksa beni hayatından silecek misin..
ya beklerim sonzuza dek ya da biter giderim,
ölüm beni bulmadan gelecek misin...
Gece Yolcuları
sanki hiç bitmeyecek bir rüyaydın zannettim.
Şimdi hasta bir çocuk gibi sokağa hasret,
dalarak hayâllere yaşadım sanıyorum...
Affecek misin beni tekrar sevecek misin,
yoksa beni hayatından silecek misin..
ya beklerim sonzuza dek ya da biter giderim,
ölüm beni bulmadan gelecek misin...
Gece Yolcuları
10 Ağustos 2013
İnsanın saatlerce konuşsa da, onu dinleyebileceği bir dostu olmalı. Kim bu kadar vefalı olabilir ki.. sen mi, ben mi, o mu.. kim...? Peki ya yazdıklarımız, yazarken okuduklarımız...
İçimizdeki zehir nasıl da dökülüyor, yazarken.
Lanet olsun, iyiye güzele masuma garibe uzanan ellere dillere....! Şu bayram hürmetine... İçim soğumuyor, gücüm yetmiyor, dilim dönmüyor, ne yapayım..? Buğzediyorummmmm. Cehaletin arkasına sığınınamazsınız arkadadaşım, o zorbalığı o pervasız şerefsizliğinizi cehaletin arkasına gizleyemezseniz.
Allah'ım... hadi güzelliği yarattın, peki bunları niye yarattın..?! Sana âsî bir kul olayım diye mi... Cennet, evladını döven babanın ayakları altında mıdır acaba...! Hadi ordan.... Evladına, o masum yavruya kalkan eller kırılsın...!
Allah'ım.. O eli kaldıran da, indiren de sen değil misin....!?
Niye Allah'ım, niye yapıyorsun...
İçimizdeki zehir nasıl da dökülüyor, yazarken.
Lanet olsun, iyiye güzele masuma garibe uzanan ellere dillere....! Şu bayram hürmetine... İçim soğumuyor, gücüm yetmiyor, dilim dönmüyor, ne yapayım..? Buğzediyorummmmm. Cehaletin arkasına sığınınamazsınız arkadadaşım, o zorbalığı o pervasız şerefsizliğinizi cehaletin arkasına gizleyemezseniz.
Allah'ım... hadi güzelliği yarattın, peki bunları niye yarattın..?! Sana âsî bir kul olayım diye mi... Cennet, evladını döven babanın ayakları altında mıdır acaba...! Hadi ordan.... Evladına, o masum yavruya kalkan eller kırılsın...!
Allah'ım.. O eli kaldıran da, indiren de sen değil misin....!?
Niye Allah'ım, niye yapıyorsun...
7 Ağustos 2013
5 Ağustos 2013
4 Ağustos 2013
Hâlâ süslü masallara inanıyorum ama, yemin ederim; bir gün gerçek olacak hayâllerim.
Çünkü o kadar çok işaret gördüm ki, mucizelere tanık oldum; en büyük mucize ise benim.. kendime her gün şahidim..!
Daha ne bekler ki insan.?!
Allah'ım..
Seni, çok seviyorum...
Allah c.c. kuluna kâfi değil mi.!?
Çünkü o kadar çok işaret gördüm ki, mucizelere tanık oldum; en büyük mucize ise benim.. kendime her gün şahidim..!
Daha ne bekler ki insan.?!
Allah'ım..
Seni, çok seviyorum...
Allah c.c. kuluna kâfi değil mi.!?
29 Temmuz 2013
27 Temmuz 2013
26 Temmuz 2013
25 Temmuz 2013
22 Temmuz 2013
Kapının önünde bekliyor fırtınalı kara kışlar,
ömrümden ömür alıyor kahreden o bakışlar,
dilimin ucunda çaresiz son hece ve kalışlar,
yüreğime söz de geçmiyor faydasız o kaçışlar.
Gökhan Akar
ömrümden ömür alıyor kahreden o bakışlar,
dilimin ucunda çaresiz son hece ve kalışlar,
yüreğime söz de geçmiyor faydasız o kaçışlar.
Gökhan Akar
21 Temmuz 2013
Sadece yukarıya bakarsak, bir gün gelir aşağıda olup görmediğimiz bir taşa ayağımız dolaşarak düşeriz.. Aşağıda olup biteni de görmeliyiz.. Yokluktan el açan fakiri.. Yeri gelip bir tebessüme dahi muhtaç kalan insanları.. Aç biilaç hayvanları... Kendinizi eksik mi görüyorsunuz, o halde aşağılara bakın; yükselin... Siz, sandığınız kadar zayıf değilsiniz; sadece nereye bakacağınızı bilmiyorsunuz...
20 Temmuz 2013
17 Temmuz 2013
16 Temmuz 2013
15 Temmuz 2013
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz;
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda;
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz;
ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında..
Nâzım Hikmet
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda;
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz;
ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında..
Nâzım Hikmet
13 Temmuz 2013
16 Haziran 2013
14 Haziran 2013
27 Mayıs 2013
Terketmedi sevdan beni..
Aç kaldım, susuz kaldım..
Hayın, karanlıktı gece..
Can garip, can suskun..
Can paramparça..
Ve ellerim, kelepçede..
Tütünsüz uykusuz kaldım..
Terketmedi sevdan beni..
Ahmet Arif
Aç kaldım, susuz kaldım..
Hayın, karanlıktı gece..
Can garip, can suskun..
Can paramparça..
Ve ellerim, kelepçede..
Tütünsüz uykusuz kaldım..
Terketmedi sevdan beni..
Ahmet Arif
26 Mayıs 2013
25 Mayıs 2013
19 Mayıs 2013
Ölümle Dans
- Ölmek istiyorum.
- Hep öyle söylerler, nedendir bilmiyorum, ölürken de yaşamak için kırk takla atıyorsunuz.?
- Benim fikrim değişmedi.. Ben ciddi manada yaşamak istemiyorum, hatta desenki bana, hanlar saraylar vericem sana, istemiyorum.. Üstüne altın elmas para vericem de..! Söylesene bana, nedir onlar, ne işe yararlar..? İstemiyorum, istemiyorum...
- Sen temiz bir dayak istiyorsun aslında, boşuna dememişler, dayak cennetten çıkmadır diye...
- He ya, bak bu hiç fena fikir değil.. olur ya, beyin travması felan geçirirsem, ölürüm belki...
- Bırak zevzekliği, nereden çıktı bu ölüm merakın; bak bir şeyi kırk defa söylersen başına gelirmiş..
- Keşke... Ölüm konusunda bir sorun yok da, şekli beni düşündürüyor. Yâni, nasıl desem.. Boğularak mı, yanarak mı..? İlginç değil mi..? İnsan nasıl öleceğini kendisi seçebilmeli.. Gerçi hepsi de çok korkunç.. Kalp krizi nasıl acaba, bu aralar çok moda..?
- Seni kanser paklar azizim..!? Şöyle pankreas kanserine ne dersin, üç beş sene süründürür.. yaşarken öl derler ya, hah aynen öyle işte; yaşayan ölü olursun.. benim bir teyzem vardı, garibim bir deri bir kemik kaldı.. zavallı, dünya dostları tek tek sırtını döndüler.. öldü..!
- Üzgünüm.. sana.. bunları hatırlattığım için..!
- Sorun değil, bunları da hatırlamalıyız, belki de en çok bunu..! Ölümü..
- Ben biraz abartıyorum galiba, ne yapayımm.. elimde değil..! Yaşamak istemiyorsa insan, başka bir seçeneği kalmıyor. Hayatı tanıdıkça, insanları tanıdıkça korkuyorum... Neresi güzel, anlamlı bu hayatın.. ? Niye yaşamak istiyeyim ki...
- Haklısın...
- Ne yâni, ölüyim mi şimdi ..? Sen de yaa, biraz moral ver diye konuşuyoruz şunun şurasında... Amma, moral veriyorsun.. Helâlin var..!
- Aslına bakarsan, ben de çok düşündüm bu konuyu, ben de ölmek istiyorumm..!
- Haydaaa... Olmaz kardeşim, olmazzz.. Bir tabuta iki ölü sığmaz...
- Ya huu, öldük de, tabut derdine mi düştün hemen..?
- Senin derdin ne peki..? Sen niye yaşamak istemiyorsun.. Derin mevzu..! Çok karışık... ben bile çözemedim hâlâ...
- Vay, bilim kurgu romanı gibi, çok esrarengiz.... Demek çözemedin... Vay vay vay...
- Sen dalganı geç, ne oldu, ölmekten vaz mı geçtin...?
- Düşündüm de, belki sen ölürsen ömür boyu rahat ederim.. Öyle yaaa, bütün dünya bana kalacak, gezer tozarım.. Uçar kaçarım...
- Hımmm, olmaz.. o zaman önce sen öl; hem tabutta sana kalır..!
- Yaaa, yola gel böyle...
- Hep öyle söylerler, nedendir bilmiyorum, ölürken de yaşamak için kırk takla atıyorsunuz.?
- Benim fikrim değişmedi.. Ben ciddi manada yaşamak istemiyorum, hatta desenki bana, hanlar saraylar vericem sana, istemiyorum.. Üstüne altın elmas para vericem de..! Söylesene bana, nedir onlar, ne işe yararlar..? İstemiyorum, istemiyorum...
- Sen temiz bir dayak istiyorsun aslında, boşuna dememişler, dayak cennetten çıkmadır diye...
- He ya, bak bu hiç fena fikir değil.. olur ya, beyin travması felan geçirirsem, ölürüm belki...
- Bırak zevzekliği, nereden çıktı bu ölüm merakın; bak bir şeyi kırk defa söylersen başına gelirmiş..
- Keşke... Ölüm konusunda bir sorun yok da, şekli beni düşündürüyor. Yâni, nasıl desem.. Boğularak mı, yanarak mı..? İlginç değil mi..? İnsan nasıl öleceğini kendisi seçebilmeli.. Gerçi hepsi de çok korkunç.. Kalp krizi nasıl acaba, bu aralar çok moda..?
- Seni kanser paklar azizim..!? Şöyle pankreas kanserine ne dersin, üç beş sene süründürür.. yaşarken öl derler ya, hah aynen öyle işte; yaşayan ölü olursun.. benim bir teyzem vardı, garibim bir deri bir kemik kaldı.. zavallı, dünya dostları tek tek sırtını döndüler.. öldü..!
- Üzgünüm.. sana.. bunları hatırlattığım için..!
- Sorun değil, bunları da hatırlamalıyız, belki de en çok bunu..! Ölümü..
- Ben biraz abartıyorum galiba, ne yapayımm.. elimde değil..! Yaşamak istemiyorsa insan, başka bir seçeneği kalmıyor. Hayatı tanıdıkça, insanları tanıdıkça korkuyorum... Neresi güzel, anlamlı bu hayatın.. ? Niye yaşamak istiyeyim ki...
- Haklısın...
- Ne yâni, ölüyim mi şimdi ..? Sen de yaa, biraz moral ver diye konuşuyoruz şunun şurasında... Amma, moral veriyorsun.. Helâlin var..!
- Aslına bakarsan, ben de çok düşündüm bu konuyu, ben de ölmek istiyorumm..!
- Haydaaa... Olmaz kardeşim, olmazzz.. Bir tabuta iki ölü sığmaz...
- Ya huu, öldük de, tabut derdine mi düştün hemen..?
- Senin derdin ne peki..? Sen niye yaşamak istemiyorsun.. Derin mevzu..! Çok karışık... ben bile çözemedim hâlâ...
- Vay, bilim kurgu romanı gibi, çok esrarengiz.... Demek çözemedin... Vay vay vay...
- Sen dalganı geç, ne oldu, ölmekten vaz mı geçtin...?
- Düşündüm de, belki sen ölürsen ömür boyu rahat ederim.. Öyle yaaa, bütün dünya bana kalacak, gezer tozarım.. Uçar kaçarım...
- Hımmm, olmaz.. o zaman önce sen öl; hem tabutta sana kalır..!
- Yaaa, yola gel böyle...
18 Mayıs 2013
16 Mayıs 2013
14 Mayıs 2013
12 Mayıs 2013
11 Mayıs 2013
Dinle
sözümü sana direm,
özge edâdır
.!
?
Derviş
olana lâzım olan,
aşk-ı hüdâdır
.!
?
Aşıkın
nesi var ise,
mâşuka
fedâdır
.?
!