24 Ağustos 2005

"Bulutların Üzerindeki Allah" Modeline Eleştiri

Az önce bir vurgun gibi geldi aşk, sonra geldiği gibi gitti. Hayıflandım hala günahlarda olduğuma. Namazımı kılamıyorum, daha doğrusu tembellik ediyor yarını var diyorum. Az önceki duygusal yoğunluğu kaybettim, nasıl öyle oluyorsa; bazı bazı yaşıyorum bu yoğunluğu. Allah var diyorum, adı o değilse bile var bişey; bütün sistemleri vareden bir varlık.

Hayatta acı çekmemek için şeklen de olsa, O varlığa yalakalık edeyim diyorum. Hani kalbimiz kirli de olsa; "Ya Rabbi sen çok büyüksün, yaşa varol, helal olsun!" diye elimi açıp yakarayım diyorum.

Belki bi kıyak çeker de, hiç görmediğim nimetler ihsan eder bana. Dünyada da, ahiretde de çok çok mutlu olurum. Madem ki yaratmış ihtiyaçlarımıza da cevap versin. Yok öyle bulutların üstüne kurulup; sen cehenneme, sen cennete diye ahkam kesmek!

İçsel Kavgam,
Kazım Mızrak

5 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Herkes istediği gibi, ya da anlayabildiği kadar düşünsün,
de mi efendim :)

24 Ağustos 2005 23:34  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

En zor duruma düştüğün anlarda dahi yılma dostum, sen yoktan var edildin.

Yok olduğun zamanlarda dert, çile, acı, yaşam mücadelesi de yoktu. Seninle beraber bu kavramlar da varlık kazandı.

Evrensel bilinç hayatının hiç bir safhasında yanlış yapmaz, buna inan.

Eğer aç kalmışsan, öyle istenmiştir. Eğer parasız kalmışsan, öyle layık görülmüştür. Eğer paranın içinde yüzüyorsan, öyle izin verilmiştir.

Sevdiğini sevdiren de O, birilerine seni sevdirmeyen de O!

Sana bu aklı veren de O, yarım akıllı yaratan da O!

Seni cahil bırakan da O, alim yapıp kürsülere çıkaran da O!

Hangi zeka ben düşündüm de Allah'ı buldum diyorsa, kendi nefsine aldanmakta olduğuna uyansın diye tavsiye ederim.

Dünyayı güneşin etrafında dündürmeye hakim güç, dilerse sana akıl verir de hidayete erersin; yoksa bizim algı boyutlarımızla tabir edilen cehennem deryasını boylarsın.

Her ikisi de ilahi takdirin tecellisidir.

Hiç kimse aklıyla, güzelliği ile övünmesin kardeşim! "O imkanları yaradan sen misin be geri zekalı ahmak!" diye sorarlar adama!

Mesela yani :)

25 Ağustos 2005 00:02  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Şimdi işin özüne inelim?

Soru 1:

Neden bizlere nefsimizle mücadele edebileceğimiz güç verilmemiştir?

Soru 2:

Allah madem ki sonsuz güç sahibidir; neden insanları yarım akıllı olarak dünyaya salmıştır.

Soru 3:

Kitabında "İnsanlar Pek Nankördürler." diyen Allah, nankör olamayan bir tür neden yaratmamıştır?

Soru 4:

İnsanın yüreğine, Nefs denilen fitneyi yerleştirip sonra; "Eğer Nefsine Uyarsan Seni Ateşlerde Yakarım." demenin adaleti nerdedir?

Ölmezden evvel, İnşalllah bu soruların cevabını bulabilirim :)

İçsel Kavgam,
Kazım Mızrak

25 Ağustos 2005 00:20  
Blogger Erol dedi ki...

Nefs olmasaydı, melek olurduk ve bu soruları soramazdık.

topun ağzında,
Erol Şimşek

25 Ağustos 2005 22:39  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Merhaba Erol.

Hoşgeldin, yorumuna ana sayfada bir yazı yazarak cevap vermek istedim; daha doğrusu düşüncelerimi ifade etmeye çalıştım.

Ekvatorda Aurora,
Kâzım Mızrak

26 Ağustos 2005 05:26  

Yorum Gönder