30 Ağustos 2005

Hayata Karşı Kendini İspatlama Sevdasına Rest!

Beni terbiyesiz, ahlaksız, nankör, aptal ve salak bir insan olarak tanımış; tanıyan; tanıyacak olan insanlar.

Ben aslında sizin bilmediğiniz kadar pislik bir kimseyimdir;
karşınıza çıkıp, durup durduk yerde bunu söyleyemem, ama burada yazıyorum; sizler de okuyorsunuz.

Hadi şimdi bunun böyle olduğunu; yani Kâzım Mızrak'ın zır cahil, adi ve gaddar olduğunu burada hep beraber ikrar edelim.

Ve benimle karşı karşıya kaldığınızda bana "Sen böyle böyle bir kimseymişsin!" deyin.

Bunu yüzüme karşı söyleyin ve gerçekten de böylesi beş para etmez bir insan olduğumu bilerek benimle muhatap olmayacağınızı, cesaretle gözlerimin içine bakarak söyleyin!

Ya da "Sen çok problem bir insansın, ama seni böyle de kabul ederiz dost!" deyip bana kalbinizde bir yer açın!!!

Aynı şeyi benden beklemeyin, ben sevmediğim insanların yüzlerine gülebilecek kadar adi bir insanımdır ne yazık ki; hem çok beceriksiz ve cahilimdir de.

Huzuru Arayış,
Kâzım Mızrak


Açıklama: İnsanın huzur hissiyatına ulaşabilmesi, ancak ve ancak özgür olabilmesi ile mümkündür. Özgürlük hayata karşı kendini ispatlama sevdasına sırt çevirmekle yaşanabilir.

3 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"İnsanlar bizi rezil bilsinler, biz onların rızasını kazanmak için yaşıyor değiliz..."

Bu söz postanın içeriği ile paralel olsa da bana eksik gibi geldi.

Evet bir köle gibi insanları memnun etmek için yaşamayı kabullenmiyorum.

Ancak bu sözü söylerken de bazı hususları göz önünde bulundurmak da lazım.

Yaşam boyuca bir evlat anne va babasının gönül hoşnutluğunu kazanmak durumundadır diye düşünüyorum.

Aynı şekilde çevremizde yaşayan insanları da birer meta gibi görmek yerine onların mutlulukları için birşeyler yapmamız gerekiyor diye inanıyorum.

İşte bu noktada bizler, aynı zamanda birileri için yaşama misyonunu da kendimize görev olarak atfetmiş oluyoruz.

Böylesi ince bir ayrıntıya da deyinmeden geçemedim.

Bu açıklamayı yaparken yukarda söylemiş olduğum sözü hiçe saymış mı oluyoruz?

Biraz evet.

Yine de yaşama varlığımızın anlamı, çevremizdeki insanların bize biçecekleri değerler çerçevesine sınırlandırılamaz diye de ekliyorum.

Hakkımızda düşünülen olumsuz yarglamaları gözümüzde büyülterek kendimizi üzmeyelim derim.

30 Ağustos 2005 17:20  
Blogger mer dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş. okurken seni değilde kendimi düşününce nefs muhasebesi yaptım farkında olmadan. Allah razı olsun...

bazen insanlarında rızasını kazanmak olabiliyor gayemiz.ama hiçbirzaman "O" nun rızasını insanların ki ile değiştirecek,"O"nun rızasını es geçecek değiliz.bunu biliyoruz... şükür ediyoruz...

saygılar...

(UYANIŞLAR HAYR OLA... )

4 Eylül 2005 00:28  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

İnsanların beni olumsuz düşünceleriyle yargılamasından bıktım usandım Mercan.

"Ben harika bir insanım" savuncalarıyla ortaya çıkmaktansa, herkes beni deli bilsin; umrumda değil.

Birinin söylediği diğerini tumuyor. Ben kime inanacam yaa?!

Biri diyor sen iyi bir insansın, diğeri diyor çok ahmaksın; bunlardan hangisi doğru bir yargı?!

İnsanlar işlerine geldiği gibi konuşuyorlar. Evet ben de öyleyim; ben de bir benliğe sahip olan bir insanım, benimde bu konuda yanlışlarım yok değil; bunun farkındayım...

Mesele nerede hata yaptığımızı idrak edebilmek; buna uğraşıyorum; problemin nerede doğduğunu anlamaya!

Her insanın kendine dair güzellikleri vardır; işimize yaramayan insanlara "sen şöylesin, böylesin" demek işin kolaylığına kaçmak gibi geliyor bana.

Karşımızdaki insanların güzelliklerini keşfetmek için olumlu şeyler düşünmeye çalışsak daha iyi olmaz mı :-/

İçsel Kavgam,
Kazım Mızrak

4 Eylül 2005 22:21  

Yorum Gönder