26 Ağustos 2005

Yaratılış, Ebu Leheb, Tasavvuf, Enel Hakk !?

"Nefs olmasaydı melek olurduk ve bu soruları soramazdık!"

Bu önerme bardak olsaydık kırılırdık, taş olsaydık çatlardık, çiçek olsaydık açardık, eşşek olsaydık anırırdık tarzında bişey!

Yani melek olsaydık, sual sormazdık gibi...

Mesele buradaki inceliği anlamak.

Kuran-ı Kerim'de "Nankör İnsanlar" diye bir itham vardır (...mış, öyle diyorlar). Bu itham bir ilahın ifadesi olamaz diye bir sorgulama sürecindeyim.

Hem nankör bir tür yaratacaksın, hem de "Sizi gidi nankör insanlar sizi! Demek benim dediklerimi yapmazsınız; ben şimdi sizin üzerinize taş yağdırayım da görün gücümü."

Bunu söyleyen bir Tanrı değil; insan gibi yaşayıp insan gibi düşünen bir varklık olabilir ancak.

Allah neden, nankör bir tür yaratıp, o türü cehenneme atmakla tehdit eder ki? Bu davranışın bir örneği; gece yarısı uyumayıp huzursuzluk çıkaran çocuklara, anneleri tarafından "öcü geliyor hemen uyu" tarzında yapılıyor.

Bir ilah, neden yarattığı aciz kullarını korkutarak sevgisini kazanma davranışında bulunsun ki? Bizler bilgisayarların çalışması için programlar yazıyoruz ve bu bilgisayarlar biz ne istersek onu yapıyorlar. Allah, bizlere verdiği aklı neden ona itaat edeceğimiz şekilde programlamamış ki?

Allah bizleri Şeytan'la mücadele etmemizi istiyor! Neden? Yoksa Şeytan'ın Hz. Adem'e secde etmemesi saygısızlığını hazmedemediği için bir intikam alma yarışında mıdır???

Neden bu savaşına bizi alet ediyor ki? Kendi meselesini kendisi çözsün, bizi İblis ile muhatap etmesin!!!

Adı Allah olsun ya da başka bir varlık; ben bunların hesabını sorarım arkadaş!!!

Benim cennete girmem mevzu bahis olamaz, bütün insanlar cennete girecek! Hem de bütün hayvanlar, hem de bütün o güzelim bitkiler. Ben yaptığım ibadetler ile Allah'ın sevgili kulu olacam; inanmamış gerizekalılar da sırf akılları hakikati idrak edemedikleri için cehennemde yanacaklar, öyle mi?

HAYIR, HAYIR, HAYIR!

Peygambere tanınan ayrıcalıktan ben de istiyorum, ona verilen akıldan ben de istiyorum.

Peygamber düşmanı olan Ebu Leheb neden cehenneme gitmekle yargılandı! Söyliyim, ona verilen idrak yeteneği o kadardı! Aptaldı yani, Allah'ı anlayamadı, ÇÜNKÜ YARATICI KENDİSİNİ ANLAYAYACAK AKLI ONA VERMEDİ! Bu yüzden Ebu Lehep, Ebu Leheb'lik yaparak peygamber düşmanı oldu.

Akıl verdim deyip sorumluluğu insanlara bırakıyor Allah!

Diyor ki, düşünüp okusaydınız, yanlış yapmasaydınız! Ben size peygamber gönderdim, kitap gönderdim, falan filan...

Ya iyi de bizi yaratan sensin, azıcık daha akıl vermeye gücün yokmuydu???

Bizi neden imansız olmakla suçluyorsun? Biraz daha akıl verseydin, biz de bülbül gibi Allah derdik . Aptalız, anlamıyoruz, seni de tanımıyoruz, peygamberini de!!!

Ben alemleri yarattım, ezelim, ebedim diyen bir yaratıcıya en harbisinden böyle bir hesap sorma hakkım vardır! İşte bunu düşünmeye yetiyor aklım, namaz kılmaya değill!

Tasavvufun ana teması Vahtedi Vücud'dur. Yani herşeyin özü birdir; herşey O'nda başlar ve O'nda biter. O Rahman ve Rahim olan Allah'tır!

İşte bu çerçevede, bu yolun yolcuları yolda yürürken önlerine çıkan bir taşa ayaklarıyla vurup o taşla eğlenmezler.

O küçük taş Rabbin bir tecellisidir. Bu zihniyeti özümsemiş kimseler, "Yaradılanı sev, yaratandan ötürü." öğretisini yaşarlar ve en cahil aptal insanın kabahatlerine yanlışlarına büyük bir şevkatle cevap verirler.

Hz Eyyup gibi, gelen hastalıkları Rabb'in nimeti olarak görüp şükrederler!

İş bu halde, EĞER HERŞEY TANRININ TECELLİSİ ise, olup biten herşeyden de O sorumludur. Bizde ki bu akıl tesadüfi oluşmadı, onu da veren Allah'dı; fazla verseydi de günaha girmeseydik!!!

Enel Hâkk, Kâzım Mızrak

Uyarı: Yazarı bir yazısı veya bir kaç tespiti ile önyargılarda bulunarak değerlendirmeyiniz. Onun edebi uslubunda ironi diye bilinen alaycı temalar sık sık kullanılır. Zihnindeki karşıt düşünceler ile oynayarak doğruyu arayış sürecini yaşamaktadır.

Dip Not: Ben inancı zayıf olan bir insanım, eğer siz bu konuda işin doğrusunu biliyorsanız ben ölmeden önce bana bişeyler anlatın da aklım başıma gelsin. Bilmiyorsanız gidin de öğrenin kardeşim, böyle cahil cahil yaşamayın yaa...

11 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"sen ikisini de idrak edebilmiş birisin"

:-)

28 Ağustos 2005 16:00  
Anonymous Adsız dedi ki...

kazım
daha ne kadar kusacaksın
bulanıklık mideni altüst ettiği gibi beynini de bulandırmış

10 Eylül 2005 11:43  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bugün 10 Ekim 2005

Sayın Anonymous, cevabınız gecikmiş kusura bakmayın.

Olur ya, rüzgar yine savurursa bu yana, yazınızı okuduğumdan haberiniz olur.

Tespitinizde ne denli haklı olduğunuzu hicap duyarak kabul ediyorum. Zatem beyni bulanık birisi olduğumu inkar da etmiyorum.

Beni tanıyorsanız eğer, bir topluma kazandırma rehabilitasyonuna ihtiyacı olan birisi olduğumu zaten biliyorsunuzdur.

Yazınızla beraber beni düşündüğünüzü anlıyorum, biraz da sitem dolusunuz bana karşı sanırım. Öyle ya, kendisini yaşamın dikenli yollarına bile bile savuran bu çocuğa kim acımaz ki :)

Bulanık beynimle bu kadar yazabiliyorum, sevgi ve şefkatinizi benden mahrum etmeyiniz.

Allaha emanet olasın kardeşim :-/

Soyut Gerçek,
Kâzım Mızrak

10 Ekim 2005 21:13  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Nefs olmasaydı melek olurduk ve bu soruları soramazdık!"

"Bu önerme bardak olsaydık kırılırdık, taş olsaydık çatlardık, çiçek olsaydık açardık, eşşek olsaydık anırırdık tarzında bişey!"

Bu kıyas saçma çünkü kırılmak için bardak olmak mı gerekiyor. Melek olmanın olmusuz yanı soru sormamak mı bardak olmanın olmusuz yanın kırılma tehlikeisı olması gibi?

Böyle bir mantıkla çıkarsak sonuçlar anlamsız olur.

Püp noktası şu sahibi olmadığın varlığının sınırlarını ve onun sahibini bil sana sonsuz fayda üretecek çalışmaları yap çünkü ben diyerek konuştuğun varlık üzerinde hiçbir hakkın yok zaman çok kısa

31 Ocak 2006 15:36  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Anonymous

Yaz mevsiminden kalan bir postaya yorum bırakmışsınız.

Yorumunuzla beraber değindiğiniz konu üzerine şunları söyleyebirilim.

Ben bu postada insana tebelleş edilen nefs üzerinde durmuş olduğumu hatırlıyorum.

Bu kavramı izah ederken; bardak olsaydık kırılırdık benzetmesiyle, ki bardak bardaklığını bilir ve kırılır, açıklamaya çalıştım.

Biz insanlarda nefs denilen zevk ve şehvet meraklısı bir dürtü vardır. İşte bu dürtü Sebep - Sonuç ilişkisi nazariyle biz insanları yanlış hal ve hareketlere sevketmekte.

Eğer nefs olmasaydı, biz insanlar da günahı arzulamazdık gün boyu.

Sebep - Sonuç bağlantısını benim zihnimde olduğu gibi kurarsanız yapılan kıyasın saçma olmadığını görürsünüz.

Ateist anlayışa bizleri sürükleyen karmaşa da burada başlıyor.

Tanrı yarattığı masum insanlara, onları günaha davet edecek dürtüleri neden veriyor?!

Bir imtahan dünyasında yaşıyoruz savunması çok, hem de çok komik.

Çünkü, Tanrı kendi yaratıyor doğruyu ve yanlışı ve kendi kendisini hem Cennet ile ödüllendiriyor hem de Cehennem ile cezalandırıyor.

Madem Tanrı denilen varlık bize akıl vermiş; benim aklım bu hesapları yapıyor. Diğer bir alternatif de Tanrının benim doğruları görmemi arzu etmeyip yaptığım yanlışlar nedeniyle kalbimi mühürlemiş olması!

Birinci durumda ben bir akıl sahibi olarak anlayabildiğim kadarını anlayarak kendim için doğru olanı düşünüyor, Tanrı diye bir varlık yoktur kararını alıyorum.

İkindi durumda ise, Tanrı denilen varlık keyfi olarak sanki onun iradesi dışında işlemiş olduğum suçlar yüzünden beni cezalandırıyor.

Biz onunla ezelden beri düşman mıydık yoksa; Tanrı ile aramızda bir husumet mi vardı öteden beri?!

Eğer beni var eden Tanrı ise; güzelliğimle çirkinliğimle beni bir bütün olarak yaratan kendisidir ve ben ben olduğum için beni asla yargılayamaz.

Her insan şüphe yok ki, cennet denilen güzel diyarda sonsuza dek yaşamayı ister.

Eğer biz insanlar böyle düşünüyor ve aklımızın yetmediği noktalarda yanlışlar yaparak bu güzellikten mahrum kalıyorsak bu ayıp Tanrınındır!

Hiç bir insan, cehennem zebanileri bana azap etsin diye hayal kurmaz.

Bu şekilde bir düşüncesi olan ve iradesi ile Tanrıdan böyle bir sondan esirgenmek dileyen bir kimseyi; Tanrı, zayıf karakterinden dolayı ibadetlerini yerine getirememiş olduğu suçlamasıyla cehennem ateşlerine atarsa ayıp Tanrının ayıbıdır!

Gelinen nokta şurası ki gerçekten bir Tanrı vardır ve bütün insanlar onun sevgisi merhamaetiyle şu ya da bu sebeple Cennete gideceklerdir.

Ya da bir Tanrı yoktur ve hepimiz sınırlarını algılayamadığımız kainatın derinliklerinde, enerji formlarından müteşekkil a acayip uzaylılarız...

Kazım Mızrak

31 Ocak 2006 16:51  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Yukardaki yorum "A Acayip Uzaylılar" başlığı ile anasayfaya taşınmıştır.

Link:

www.mizrak.web.tr

18 Mayıs 2007 22:07  
Anonymous Adsız dedi ki...

..nefs, irade ve aklın yaratıcısı Allah ise eger neden bunların terkibinden ibaret gordugumuz insan hareketlerinden sorumlu ve neden cehennem var..

sen yoksun bütün bunlar vemü gümanındır der şair.
yani aslında nefs ve aklın benlik iddiası bir vehimden ibarettir..
ebu cehil yada cehennem ehli aptal oldukları için değil O nun hakimiyetini hakkıyla tanımaya ve secde etmesine engel olan vehm i benlikleri sebebiyle cehennemdedir.
ve cehennem zeten O'nu tanıyamamanın ve O'na secde edememenin adıdır.
evet eger bardaksan kırılmalısn, dünya isen dönmelisin, günessen yanmalısın.
eger ısıgı guzel yansıtmaya talipsen(mutmain olmus huzura ermıs olarak) bu senin cennetin..
cehennem ise Allah atmayacak.. Oraya sen kendin bilerek gireceksin. O'ndan ayrı kalmak, O na nankörlük etmek, razı olunmamak acı bir azb(lezzet)tır sadece..

7 Ağustos 2007 16:36  
Blogger reml dedi ki...

..nefs, irade ve aklın yaratıcısı Allah ise eger neden bunların terkibinden ibaret gordugumuz insan hareketlerinden sorumlu ve neden cehennem var..

sen yoksun bütün bunlar vemü gümanındır der şair.
yani aslında nefs ve aklın benlik iddiası bir vehimden ibarettir..
ebu cehil yada cehennem ehli aptal oldukları için değil O nun hakimiyetini hakkıyla tanımaya ve secde etmesine engel olan vehm i benlikleri sebebiyle cehennemdedir.
ve cehennem zeten O'nu tanıyamamanın ve O'na secde edememenin adıdır.
evet eger bardaksan kırılmalısn, dünya isen dönmelisin, günessen yanmalısın.
eger ısıgı guzel yansıtmaya talipsen(mutmain olmus huzura ermıs olarak) bu senin cennetin..
cehennem ise Allah atmayacak.. Oraya sen kendin bilerek gireceksin. O'ndan ayrı kalmak, O na nankörlük etmek, razı olunmamak acı bir azb(lezzet)tır sadece..

7 Ağustos 2007 16:40  
Blogger reml dedi ki...

bisey daha..
burası cennetin krallığı ise bırakalım tanrı istediğini yapsın,

7 Ağustos 2007 16:50  
Anonymous Adsız dedi ki...

sn. kazım mızrak, üslubunuza ironi diyorsunuz; ama bu olsa olsa küfre girer...

kimi yerde ateist, kimi yerde dini bütün bir müslüman gibi yazılarınız.

hangi kimlik aslı? hangisi yansıması????

20 Eylül 2008 04:17  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"hangi kimlik aslı? hangisi yansıması????"

@ İsimsiz

Varligin sirlari sakli senden, benden;
Bir dügüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben.

Bizimki perde arkasinda dedikodu:
Bir indi mi perde, ne sen kalirsin, ne ben.

Ömer Hayyam

21 Eylül 2008 12:23  

Yorum Gönder