Bilmiyorum, aslında biliyorum ama söylemem demekti. Söylemem, söyleyemem, söyletme işte der gibi kırık dökük bir şeyler.
28 Kasım 2012
26 Kasım 2012
Yarım
Sessizlik, bilgeliktir; evet bu doğrudur....!
Ben, o zaman şimdi çok mu bilge oluyorumdur.?
Yok, sen şimdi bu durumda çok ukala oluyorsundur..!
Hımmm, anladım; demek ki ben, o zaman çok ukala bir bilgeyim.?!
Kelime oyunu yapma....
Hem ukalayım, hem bilgeyim diyorum sana, ikisi de olamam mı.!? Ben ukala bir bilge olmak istiyorum; sana ne.!
Olur, tabi ki olur, ama o zaman yarım bilge olursun ve yarım ukala.
Hımmmmm....
Yaa, hımmmmm...!
15 Kasım 2012
10 Kasım 2012
İki arkadaş.
Birisi gözlerini kapatır, ayakta. Gözleri bağlı değil, kapalı. Yâni istediği zaman açabiliyor, ama mahsus kapatmış; hiç bir şey görmüyor. İki kolu havada, yanlara açık vaziyette.
Diğeri, gözleri kapalı olanın arkasında.
Gözleri kapalı olanı düşmek üzereyken tutacak.!?
Gözleri kapalı olan, kendisini, kolları açık vaziyette, geriye doğru bırakıyor. Arkasında kimse olmasa, küt diye düşecek, belki ciddi düzeyde bir beyin travması geçirip hayatından olacak; şakaya gelmez ciddi bir mesele bu.!
Ama, güvendiği arkadaşı orada.
Arka(daş) ! o....
O'nu, yere düşerken, incinmeden incitmeden tutuyor.
Not .:
Bu deneyi, veya güven testini diyelim, adı arkadaş olan her kimseyle yapmamanız önemle tavsiye olunur.
4 Kasım 2012
Hayat defterinde sanıldığı gibi yeni ve temiz sayfalar yoktur, sayfa tek ve eskidir hep.
Bakkal defteri mi bu.!?
Bakkal defteri mi bu.!?