28 Temmuz 2005

Uzay, Yıldız, Işık, Foton, Dünya, İnsan, Sonsuzluk!

- Problem: Balkondaydım az önce, gökyüzüne gözüm ilişti. Sonsuzluk hissi beni korkuttu; yıldızlar! Eğer sonsuz sayıda yıldız olsaydı gökyüzünde siyah karanlık yerine ışıklardan oluşmuş bir gök kubbe görmemiz lazımdı. Demekki sonzuzluk yok. Biz de gökyüzündeki üç beş yıldızı böyle görüyoruz işte, gerisi hikaye.

- Cevap: Evrenin herhangi bir yerindeki ışık demeti, saniyede 300.o00 km yol alıyor halde yer değiştirir. Bu durumda bizim görüyor olduğumuz yıldızlar; yıldızların o anki durumu değildir; yalnızca resimleridir. Biz o yıldızlardan kopan Foton Parçacıklarının uzay boşluğunda her hangi bir uzay nesnesine çarpıp kaybolmamış olması sayesinde dünyamıza ulaşabilenlerini görebiliyoruz.

Bu bilgiyi özümsemekle beraber, şuan görünen bir yıldızın, içinde bulunduğumuz zamandan önceki bir zamanda yok olup olmadığı konusunda; kesin bir bilgiye sahip olamayacağımızı da anlayabiliriz.

Yani hacim artışı sonucu kendini bitirip içe çökerken parlama etkinliğini yok eden bir yıldızın Fotonları; eğer hala başka bir enerji formuna geçmemişse şuanda uzay boşluğunda seyahat halindedir! Bu noktada söyleyebileceğimiz; yok olmuş olan kimi yıldızların ışıkları dünyamıza doğru hala geliyor olabilir.

Tam tersi de mümkündür: Uzayda herhangi bir konumdaki yıldızın veya yıldızların ışıkları bize hala ulaşamamış olabilir. "Ulaşamamış olabilir!" ne demektir? Zihninizde ölçüp biçin ve evrenin sonsuzluğu hakkında bir kez daha düşünün; bu sefer laf olsun diye konuşmayın derim...

17 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Düşünüyorum; düşündüklerimi yazıyorum: yazdıklarımı okuyorum; okuduklarım üzerine tekrar düşünüyorum ve düşündüklerim üzerine tekrar yazıyorum!

Çok bilmiyorum ama çok düşünüyorum; düşündükçe de sorularıma cevap buluyorum.

Sorduğum sorular evreni anlamaya yönelik; insanı anlamaya yönelik; kendimi anlamaya yönelik.

Bu anlayış Tanrıya nasıl iman etmem gerektiğini bana öğretecek ve ben öğrendiklerimi yine yazacağım; yine okuyup, düşündüklerimle sonsuzluğun neresinde olduğumu anlamaya çalışacağım.

Yolcu Yolunda Gerek,
Kâzım Mızrak

28 Temmuz 2005 04:54  
Blogger Erol dedi ki...

Gözle görülebilen en büyük yıldıza bakarken aslında 4 milyar yıl geriye bakmış oluyoruz..
Bir nevi Şimdiki zamanın geçmişine gidiyouz.Yıldız için ise onun şimdiki zamanının geleceğine yansıması durumu tabi o yıldız halen var ise dediğin gibi..

30 Temmuz 2005 12:42  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Merhaba Erol,

Bilgi ve düşüncelerini bizimle paylaşmış olduğun için teşekkür ederim.

30 Temmuz 2005 15:07  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Erol,

Seyahatnamede Mim'in köşesinde yazdığın yoruma bugün bir cevap yazdım, haberin olsun!

Seyahatname, Seyr-u Blog

30 Temmuz 2005 22:18  
Anonymous Adsız dedi ki...

Eğer hayatı yaşamı tiğe alıyorsan neden düşünmeye zahmet ediyorsun .düşünmeden hayatını devam ettiren canlılarda var.onlardan farklı olduğumuza inanıyorsak.düşünür öyle hareket ederiz.sende düşündüğüne göre farklısın.öyleyse insanca yaşamın ve dünyaya getiriliş sebeplerini de düşün öldükten sonra bir kenara bir leş misali atılmayı değilde arkamızdan iyi anılar bırakmayı düşün.yaratanı düşün bize bu vatanı canları uğruna bırakanları düşün.ve en en önemlisi bize bu hayatı bahşeden karşılıksız bize bütün nimetleri sunan yüce yaradanı düşün ve ona layık olabilmeye çalışmayı düşün.senden dünyaya gelecek yavrularına neler verceksin ot gibi geldik ot gibi gideceğizmi diyeceksin yoksa yaradana şükür diye bir duygunun varlığınımı öğreteceksin..düşünmenin sonunda iyi sonuçlara varabilmen dileğimle...

31 Temmuz 2005 16:16  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

İyilik Meleğim bana nasihatlerde bulunmuş sağolsun, o kadar da Allah diyoruz blogda; yetmiyo mu yoksa inandıramıyor muyum sizi?

Size iyilik meleği dediğim için alınmayın, belki de Gaddar bi Şeytansınızdır ne bilelim? Adınızı yazmadığınıza göre ben de istediğim gibi tanımlarım sizi :)

Şimdi meşgulüm ama sonra gene yazıcam buraya...

31 Temmuz 2005 19:45  
Anonymous Adsız dedi ki...

sevgili oğlum ben iyilik meleğide ,gaddar şeytanda değilim.sen yaşta oğlu olan bir anneyim.tesadüfen yazılarına rastladım çoğunu okudum.annen inşaallah iyileşmiştir.bazı bölümlerdeki yazıların benim inancıma ters geldiği için bir anne duygusallığıyla sana yazmak istedim.çünkü yüzündeki tertemiz ifaden beni yazmaya zorladı.sen o yazdıkların değilsin.annelik içgüdüsüyle görüyorum. söylüyorum ve inanıyorum. babanın yanlış ve cahil tutumu seni üzmesin oğlum oda babasından öyle görmüş size bunu uyguluyor.sen bu yanlışı farkettiğin için senin çocukların şanslı aynı hataya düşmeyeceksin.Tanrı değil Allah a inan oğlum yaratılış sebebimiz olan rabbime.bak herşeyin bir nedeni var.bizi bile şuanda karşılaştıran allah ı görmek istersen bir an tefekkür et kainata bak.bize bir bardak suyun bile hesabını isteyenlere karşılık şu kainatı bizim emrimize hiçbir karşılık beklemeden sunan rabbim bizden sadece bir teşekkür bekliyor.şükür bekliyor.bunuda esirgemeyelim diyorum.ben evhanımı bir anneyim bilgisayar bilgim fazla yok.birde taşrada oturduğum için ismimi yazamıyorum oğlum.bana taşralı bir anne olarak bak oldumu oğlum sende anadolu çocuğu olduğun için beni anlarsın.sana ve annene sevgilerimi gönderiyorum oğlum Allah yar ve yardımcın olsun...

31 Temmuz 2005 21:27  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Cevabınız üzerinde düşünüyorum, burada olmanız ve yazdıklarınız beni sevindirdi.

Ama bunu size söylemeyeceğim; yani hakkımdaki düşüncelerinizin beni mutlu ettiğini.

Eğer söylersem, bu huzuru benden çalmak için kalbimi kıracak sözler söyler beni üzersiniz; tabi bunu siz yapmazsınız, nefsiniz size yaptırır.

Bunları bildiğim için pek boynumu bükmem insanlara. Azıcık sevgi ve şefkat dilenmeye kalksam; iki gün sonra karşımdaki insana bi haller olup, kendisini kâf dağının ardında görmeye başlayası gelir!

İşte efendim hâl budur, biz de acı konuşuruz.

Hz. Ömer diye biri varmış bir zamanlar; valisi olduğu yerde, sefaletten biçare olmuş bir kadına sırtıyla yiyecek getirmiş.

O insan, nasıl böyle gaflete düşüp de; sorumlu olduğum insanların derdini unuturum diye ağlamış!

Allah'ın emanetine hıyanetlik saymış bu gâfletini. O adaletli halife dahi çaresiz kalıp nefsine mağlup olabilmekde.

...devam edecek!

31 Temmuz 2005 23:48  
Blogger Erol dedi ki...

Kâzim,

Cevabını okudum ve cevapladım.
Acıklaman için tekrar teşekkur ederim.

Sevgi ve Saygı bizden.

1 Ağustos 2005 01:04  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Yazını okudum Erol...

Allah anlayandan da râzı olsun, anlamayıp bizi düşündürenden de!

1 Ağustos 2005 01:29  
Anonymous Adsız dedi ki...

Sağol yavrum ben senden alacağım cevabı aldım teşekkür ederim.ben Allah tan başka hiç kimseden övgü bekliyerek birşey yapmıyorum.sanada onun için yazmadım kendi oğullarımın yerine koydum seni.onlarla konuşur gibi konuştum onlarda bana hiçbir zaman haklısın anne demedi senin gibi kaçamak cevaplar verdiler.onlarıda senide anlıyorum çünkü sizin bu yaştaki yaşadıklarınızı bende yaşadım.ama sizler gibi dışa vuramadan içimde yaşadım.kimseyi kırmadan hele hele anne ve babamı hiç kırmadan yanlış bile olsalar sustum sabrettim.sabrımın mükafatını yüce rabbim şimdilerde gösteriyor hamdolsun şükrolsun.bana adımı yazamadığım için gücenmedin cevap verdinya o bile yeter oğlum.sağol.Allah zihin açıklığı versin sana ve bütün yavrulara .Allah yar ve yardımcınız olsun .Bir anne nasihatı haddim olmayarak yazacağım.Bu dünyada Allah tan başka kimseden vefa ve yardım bekleme.ben öyle yaptım.kazandım.sevgiyle kal oğlum.
annenin sıhhatini yazmamışsın.ah ana yüreği sizler anlamazsınız ...

1 Ağustos 2005 11:32  
Anonymous Adsız dedi ki...

Sevgili oğlum belki tekrar yazamıyabilirim eğer seni kıracak birşey yazdıysam özür dilerim hakkını helal et.çocuklarını çok seven biraz çok çeneli bir annenin sözleri olarak düşün.Allah a emanet ol oğlum.Hayatta herşey gönlünce olsun...

1 Ağustos 2005 19:09  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Beni üzmediniz, ama biraz duygulandırdınız...

İnşallah bu yazdığım cevaptan haberiniz olur!

Size şirinlikler yaparak gönlünüzü almak istemem, zaten siz de böyle bir beklentide olmadığınızı yukarda yazmışsınız.

Gerçek hayatta olmasa bile, ahirette sizi bir anne olarak tanımak isterim, "Bana hayırlar dileyen insan!" diye.

Yazdıklarınızı tekrar tekrar okur anlamaya çalışırım.

Başka bir zamanda yine yasarsanız, şuanki samimiyeti bulamayabilirsiniz bende.

O vakit sabrınız suskunluğunuz olsun, biz düşünür hatamızı buluruz!

Sakin ve Duru,
Kazım Mızrak

1 Ağustos 2005 20:14  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Ya bulamazsam? Bu kadar ve net olamaz gelecek. Uykuya dalan insan; hep yarının hayallerini kuruyor. Oysa bir gecenin sabahı gündüzüne varmayacak...

Estağfurullah!

1 Ağustos 2005 22:24  
Blogger Hayâl dedi ki...

Yorumları okumak, eklediğiniz yazıyı okumak kadar hoşluk veriyor insana...Bu blog oku oku bitmez :). Yeniden merhaba...

1 Nisan 2008 08:35  
Anonymous Adsız dedi ki...

bencede hayal "oku oku bitmiyor"

9 Ekim 2009 00:48  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Yorumları okumak, eklediğiniz yazıyı okumak kadar hoşluk veriyor insana...Bu blog oku oku bitmez :). Yeniden merhaba..."

@ Hayâl

Kıymetli yorumunuza daha önce cevap yazamayışımızı, ilgili tarihte vatanî görevimizi yapıyor olmamıza veriniz efendim.

Hatırladığım kadarıyla o günler epey bi' meşakkatliydi. Yorumunuzu sonradan okumuş olduğumu anımsıyor gibiyim, ve lâkin cevap yazmamışım ne hikmetse.

Hüsn-ü zânnınız için teşekkür ederiz, Allah c.c. râzı olsun.

K.M.

~

bencede hayal "oku oku bitmiyor"

@ Adsız

Gönül görmese göz neyleye güzeli, sevmek göz ile değil gönülle ola.

..demeyeceğim sizin için. İnşâ Allah c.c. siz ziyâdesiyle görüyorsunuz.

İnsan gönül gözüyle bakmıyorsa hayata, hemen hemen her şeyi çirkin ve işe yaramaz görür.

Sevgi ile bakmak, gönülle bakmaktır. Hayata sevgi ile bakan insanın görüşüne ise çirkinlik iliş(e)mez.

Allah c.c. râzı olsun..

K.M.

Ecmâin.

Allahu âlem.

9 Ekim 2009 03:27  

Yorum Gönder