25 Temmuz 2005

Fırtına, Bulut, Köy, Sıcak, Soğuk, Yağmur!

İki hafta kadar önce kardeşlerimle beraber köydeydim. Yine hava olabildiğine sıcakdı. İkindi vaktine doğru, hava birden bire bozdu. Önce uzaklardan gökgürültüleri duyulmaya başlandı, karartı halindeki bulutlar ufukta gözle görünür bir hal almıştı. Bu karartı hızla bizim köye doğru yolunu tutmuşdu ve biraz sonra da köyümüzün üzerine tüneyecekti.

Yağmur denilince; gökyüzünden yere doğru azar azar düşerek başlayan su damlaları aklıma gelir. Bizim köye yağan yağmur da başka türlü değildi tabi de; benim ilk kez şahid olup şaşırdığım bir vaziyette geldi yağmur.

Fırtına hızla yol alıyorken, yağan yağmur da bu fırtına ile beraber mesafe kat ediyordu. Yani yağmur bu sefer gökyüzünden değil, ufuktan doğru gelmişdi; bir çizgi halinde hareket eden fırtına ve yağmurdan oluşan tufanın içinde bulmuştuk kendimizi.

Böyle bir şey nasıl olmuştu? Yağmurun görünür bir çizgi halinde ilerlemesi beni çok şaşırmıştı.

Bu olayı düşünürken aklıma fırtına ve soğuk hava geldi, köydeki havanın sıcak olması da bir veriydi. Su buharının soğuk hava karşısında yoğunlaşma eğiliminde olduğu bilgisini hatırladım.

Bulmaca yavaş yavaş çözülüyordu...

Yüksek basınç, ve alçak basınç kavramlarını sorguladım; fırtınanın yönü yüksek basınç merkezli bir yerden alçak basınç merkezli bir yere doğru olmalıydı.

Yüksek basınç havanın soğuk olduğu bir coğrafyadır ki; havanın soğuk olması; havanın ağırlaşlaşmasına sebep olur; bu ağırlaşma havanın yeryüzüne doğru çökelmesine neden olur. Fiziksel ifadeyle havanın özkütlesi, soğuma karşısında artmışdır.

Sıcak olan coğrafyada olay tam tersine bir değişim gösterir.

Havanın ısınmasıyla beraber, havayı oluşturan moleküller arasındaki mesafe artar.

Mesafedeki değişim, sıcaklık sayesinde kinetik enerji kazanan atomların hızındaki artışın momentum (P=mV) artışına sebep olmasıyla ortaya çıkan kuvvet neticesinde; moleküller arasındaki çarpışmaların daha tesirli bir hal almasından ileri gelir.

Bu etkili çarpışmalar sonucunda havayı oluşturan moleküller her çarpışmada birbirlerinden daha da uzaklaşırlar.

Isınan gaz bu halde genleşme gösteririr ve özkütlesi azalır. Özkütledeki azalış, havanın gökyüzüne doğru yükselmesine sebep olur; aynı zamanda diğer tarafda özkütlesi büyük olan soğuk hava da yeryüzüne doğru çökelme halindedir.

Bu iki olayın birbirini tetikler niteklikte olduğuna dikkat çekelim; birinin olması, kesinlikle diğerinin olmasına bağlıdır!

Bu halde soğuk ve sıcak havanın birbirini takip eden bir döngü içersinde hareket ediyor olduklarını hatırlayalım. Soğuk hava fırtına ile sıcak havaya doğru yönelmiştir, bu yöneliş yağmuru nasıl doğurur?

Önce sıcak havadaki nem miktarının fazlalığını anlayalım!

Soğuk hava neme doymuştur, bu haliyle soğuk hava çok az miktarda su buharı tutabilir niteliktedir. Sıcak havada ise buharlaşmış su miktarı fazladır; çünkü suyun yoğunlaşması için bir sebep yoktur ortada, bu bakımdan sıcak hava neme doygun değildir.

Toprakdaki ve bitkilerdeki su da buharlaşarak sıcak havanın neme doymasını sağlama eğilimindedir. Bu eğilim teorik olarak; yaşayan organizmardaki hücrelerin, dışardan madde alış verişlerini ifade eden Osmoz kavramı ile açıklanabilir. Ancak yeryüzündeki suyun buharlaşması konusunda güneşin etkisi unutulmamalıdır!

Netice itibariyle!

İki hava kütlesinin hareketi; köyümüz ya da coğrafyamız üzerindeki sıcak hava ile fırtınanın getirdiği soğuk havanın karşı karşıya gelmelerine yol açtı!

Bu karşılaşma neticesinde, havanın nemi soğumayla yoğunlaşarak, su damlalarından oluşan bir yağmur halini aldı!

Dalga halinde gelen fırtınanın etkisiyle; yağmurun yağışı, bir çizgi şeklinde göründü bize!!!

1 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Ben bu mucizenin bir parçasıyım; bensiz, bu sistemin varlığı söz konusu olamaz!

Ve sistemi oluşturan her parçaya kendi varlığımı borçluyum!

İnsan Dediğin,
Kâzım Mızrak

28 Temmuz 2005 04:51  

Yorum Gönder