18 Temmuz 2005

Tanrının Olmadığını Anlama Gayreti

Milyonlarca yıl önce; tesadüf eseri olarak; bir enerji yığını halindeki çekirdek yapının patlayası gelmiş ve Big Bang diye bilinen Büyük Patlama olayı yaşanmıştır.

Sonra etrafa saçılan toz ve gaz bulutları; tesadüfi olarak meydana gelen kütle çekim kanunu sayesinde topaklaşmaya başlamıştır!

Bu topaklaşma sürerken; maddenin dışardan içe göçü sırasında; bütün parçacıkların aynı yöne dönesi gelmiş ve küresel cisimler oluşmuştur.

Dünya denilen bir gezegen, güneş diye bildiğimiz bir yıldızın çevresinde dönmeye başlamışdır.

Toz ve gaz bulutu içersindeki hareketli sirkülasyonlar sırasında; atomlar arasındaki sürtüşme sayesinde; elektron alış verişleri ile oluşan; yüksek gerilimlere sahip elektrik akımlarının etkisiyle H2O molekülü birden bire peydah olur.

Bu öyle bir işdir ki, patlama sonrasındaki yüksek sıcaklarda kaynayan madde; 100 derece gibi düşük bir sıcaklıkda kaynayan Su gibi bir bileşiği meydana getirmiştir.

Aynı olayla, diğer atomlar sırayla varlık kazanırlar. Ve atomlar arasında; uygun geometrik çarpışmalar ile meydana gelen tepkimeler sırasında; DNA yapısında bulunan Amino Asitler oluşur. Yine bu Amino Asitler bir araya gelip DNA denilen genetik yaşam kodunu oluştururlar.

DNA kodu öyle akıl doludur ki; güneş ışınlarından nasıl istifade edebileceğini; matematik, fizik, kimya, biyoloji, geometri bilimlerini icat ederek öğrenir. Ve "Ben bi fotosentez yapayım da Oksijen üreteyim" der.

Oluşan O2 sudan havaya geçer; güneş ışınlarının etkisiyle; Oksijenin bir türevi olan; O3 diye bilinen; Ozon'a dönüşür.

Bu Ozon kendine hayat veren güneş ışınlarının önüne geçerek; güneşde hidrojenin helyuma dönüşmesi sırasında yaşanan patlamalarda oluşan Radyasyonun; dünya yüzeyine ulaşmasına mani olur.

Suda yaşar hale gelen bitkimsi varlıklardan; karaya vuran bazıları; havadaki O2 nimetini keşfederler.

Ve bir tur atıp geleyim diyen kimi meraklı otların yapısındaki DNA sarmalında; güneş ışınlarının etkisiyle bir takım değişiklikler olur. Öyle ki bitkicik kendisini yürür halde bir hayvan olarak görmeye başlar!?

Gel zaman, git zaman; ilk insan hayvanlar arasından türer.

Bu insan denilen yaratık; nasıl bir tesadüfle varlık kazandığını anlayamaz ve Tanrı deyip hayalinde uydurduğu bir varlığa inanmaya başlar; güya bütün bunları yapan oymuş.

Şu Tanrı denilen şeye inanan insanlar ne gerizekalı varlıklardır yahu, hiç öyle şey olur mu?

Herşey bir raslantı ile meydana gelmiştir; Tanrı yoktur, Muhammmed yoktur, Kuran-ı Kerim yoktur, Allah yoktur...

Dengesiz ve Gerizekalı, Kâzım Mızrak

10 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Yolcu yolunda gerek,
geldim gidiyorum.

Yerim kara toprak dediğimde,
bana deli diyenlere;
şimdi gülüp geçiyorum!"

%100 Ölecekmiş,
Kâzım Mızrak

19 Temmuz 2005 19:35  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Aptal insanlar cesur olurlarmış ve o kıt akıllarıyla dünyayı karşılarına alarak imkansıza meydan okurlarmış.

Onlar, yaptıkları salaklıklarla ağlayanı güldürmek için yaşarlarmış...

Hadi gülümse, yok öyle sevmeye küsmek :)

Bir Don Kişot,
Kâzım Mızrak

20 Temmuz 2005 01:47  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Postanın içeriği ile ilgili,
önemli bir düzeltme!

Yazıda sudan karaya çıkan varlıkların bitkiler olduğu üzerinde durulmuş.

Ancak orada anlatmaya çalıştığım sudan karaya doğru hareket eden canlılar olduğudur.

Bu canlılar, Evrim Biliminde, balık formunda yaşayan sürüngenler olarak bilinir.

Edebi bir yazı yazma kaygımın olması yönüyle, gözden kaçmış olan bu yanlışı, dikatinizi çekerek düzeltmiş olayım.

Saygılarımla,
Kâzım Mızrak

20 Temmuz 2005 02:40  
Anonymous Adsız dedi ki...

Dudaklarla kalbler arasındaki mesafeden, her akşam başına yorganı çeker çekmez uyuyuveren nefs muhasebesi yoksunu eyyamgüder politikacıdan, tecrit kampı ve iman zindanı haline getirdikleri camilere hissizce girip çıkan marka müslümanlarından iğreniyorum! Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!

..............................

Ötesi var mı?...

Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur'anda "belhüm adal-Hayvandan aşağı" diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!

Necip Fazıl Kısakürek

20 Temmuz 2005 18:35  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Dengesiz ve Gerikalı Kazım Mızrak "

kendini iyi tanıyorsun ...

20 Temmuz 2005 18:50  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bak zat-ı muhterem gel burada içini boşalt, harbi harbi konuş, edepli edepli ağzına geleni say, iğrendiğin iğrençlikleri bizimle paylaş...

Kimin yanlışda olduğunu konuşa konuşa bulalım; eline taşı sopayı alan rezil insanlara burada hakikati anlatmaya çalışalım.

Sakın yazdıklarına kızdığımı düşünüp de bir daha gelmemezlik etmeyesin; madem sen doğrusunu bilirsin, bize yol göster!

Hem de Kendini Bilmez,
Kâzım Mızrak


DipNot:

İsimsiz bir yorum yapmış olmanız problem değil de, bir daha yazarsanız lütfen ben şuyum buyum diye bir Nick belirtin.

He-Man, She-La, Pinokyo, Pamuk Prenses, Peter Pan, Kırmızı Başlıklı Kız örneklerinde olduğu gibi.

20 Temmuz 2005 19:45  
Blogger Erol dedi ki...

Merhaba,

Cenk Sumbaş'ın bahsettiklerine katıldıgımı soylemeden gecemeyeceğim.

Sorular sorulur ve cevaplar bulunur ancak cevap kabul edilmez olduğu takdir de kendilerin de bir eksiklik hissedilir. Bunu belki de gurur denilen o ham meyva ya yediremezler. Ve her insan birbirinden faklı iken, bazıları her insandan daha farklı bir akıl çerçevesinde doğru cevabı es geçip, kendilerine başka bir cevap ararlar.

Bir taraf ta yolumuz diğer tarafta yolları denir. Yolumuz dendiği takdirde düşünülecek ve kafa yorulacak yeni sorular vardır ve Neden leri denecektir.

Lakin, girmekten çekindikleri öteki yolda, sorular ve cevaplar mevcut. ve zaten düşünülecek sorular ve neticesinde cevaplar ortaya cıkacaktır.

Nereye Baksam, Seni görüyorum Ey Rahman..

İslamiyeti benimseyip sorularıma cevaplar bulabildiğim ve bu sebepten ötürü iman ederek, müslüman olduğum için aynı gururu yaşıyorum..

"Kim ne ederse, kendine eder"

Saygılar,
Erol Simsek

22 Temmuz 2005 15:58  
Blogger mer dedi ki...

kim ne ederse kendine eder...

başka hiç bir şey değil...
herkes kendinden sorumludur.
"senin dinin sana,benim ki banadır"

gurur duyarım dinimden, şeklimden..
kim ne derse desin müslümanım ezelden.

22 Temmuz 2005 19:56  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Kim ne ederse, kendine eder!"

Bu düşünceyi ben de savunuyorum!

Adalet bir bütünün herkese eşit olarak pay edilmesi değildir.

Adalet herkesin layık olduğu ve hak ettiği kadarını alabilmesine denilir.

Bu bakımdan her birey kendi yaptığından sorumludur ve yaptıklarının hesabı sorularak pastadan payına düşeni alacakdır.

Bunu bir kehânet olarak ele alanlarınız böyle düşünmeye devam edebilirler, iradenin özgürlüğüne saygı duymak durumundayız.

Burada hiç kimseye zorla düşünce dayatması yapmayız; sadece konuşur ve anlattırız.

Düşünen anlar, anlamayan sorar, bilen konuşur...

Sevgi ve Saygılarımla,
Kâzım Mızrak


DipNot:

Bu bloğu misafir olup yorum yapmayanlar da okumakta veya burunlarının ucuyla göz atmaktalar.

Yazılarımın geniş bir kitleyi muhatap alacak şekilde biçimlenmiş olduğuna dikkatinizi çekerim.

23 Temmuz 2005 16:41  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bilmiyor, Bilse Yapmazdı!

Sorumluluk ve insiyatif sahibi insanlar kainat dilindeki erdem kavramı ile tanıtılabilirler.

Bu insanlar ben yaptım işim bitti diyerek kenara çekilmezler; olup biten her olumsuzlukta kendilerine pay çıkartarak sorumluluk kazanmaya çalışırlar.

Sonra insiyatif denilen atılımcı karakterleriyle daha iyisi ve güzeli için mücadeleye girişirler.

İşte bu insanlar, bizim toplum yapımızda pek sevilmeyip şevki direnci bilerek ya da bilinmeyerek kırılan gönül dostu insanlardır.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesini çoluk çocuğuna aşılayan neme lazımcı zihniyet sahibi kimseler yüzünden, toplumumuzda bu güzel insanlar da gün geçdikçe azalmakta.

Bireyin kendisine yardım etmesinin bir yolu da, başkasına yardımcı olmasıdır; burada bana necilik yoktur.

Acılar paylaştıkça azalır, sevgiler de paylaşdıkça artar de mi ama!

"O ne güzel yar ve yardımcıdır,
Size de yardım etmesi duasıyla..."


İnşallah Şekerpare :)

Sevgiyle Kalın,
Kâzım Mızrak

23 Temmuz 2005 17:10  

Yorum Gönder