6 Ocak 2006

Melek Şeytana Gülünce

Sakin sessizliği dinlemek nasıl da huzur veriyor, gözlerimiz kapalı; siyah bir düşün kendimizi kandırmasına izin veriyoruz.

Resim: Melek Şeytana GülünceGözümüz kapalı olsa da olmasa da, biz yine de karanlık bir düşün içersinde yalan bir hayatı yaşıyoruz. Doğruların neye göre doğru olduğu konusunda bile düşünmeden kendi menfaatlerimize uygun olan eylemleri ve düşünceleri doğrudur diye değerlendiriyoruz. Ama neye göre doğru? Hangi amacın gerçekleşmesine hizmet ediyor bu doğrular?

İktidarımızı daha da yüceltmek için kendi kendimize yeni yeni kuramlar kurallar icat ediyor; kendi ülkemizin yaşamsal özgürlüğüne saygısızca savaş açıyoruz kazanmak uğruna!

Yoksa yenilmek içten bile değil öyle değil mi? Bahanemiz nasıl da hazır; kaybetmemek için yanı başımızda duran masum insanı onun da bir varolma hakkının olduğunu düşünmeden onu dalından hoyratça kopartmaktayız, yalan mı?

Bize de bir zamanlar aynı yanlışı yapmışlardı; nefret yönlendirilebilirdi, ve biz bu öfkeyi hayattan onu vareden çiçeklerden, ağaçlardan, güneşten ve insanlardan çıkartmaya çalıştık. Çalınan sevgimizin yerine konan korkusuz intikam duygusuyla.

Size de komik gelmiyor mu bu adaletsizlik, bazen öyle bir noktaya geliyoruz ki Tanrıya bile savaş açarak onun kurallarını çiğneyerek bir doyuma; bir iktidar hazzına ulaşmaya çalışıyoruz.

Hadi hadi itiraf edin, bana söylediğiniz yalanları kendinize de söylemeyi bırakın ve benim yaptığım gibi siz de kötü kalpli bir insan olduğunuzu; çözüm yerine hep sorun bulmak için uğraşıp durduğunuzu; elinizdekiyle yetinmek yerine dahasını aradığınızı; o dahanın bile sizi doyurmaya yetmeyeceğini bildiğinizi görmezden geldiğinizi kendinize itiraf edin.

Biran için Tanrının olmadığını düşünüp aynanın karşısına geçin ve kendinize dürüstçe itirafta bulunun içinizdeki o çirkin karanlığı!

0 Yorum:

Yorum Gönder