5 Ocak 2006

Birey Olabilme Kavgası, Hiç Biter mi?

Mevsimin son yağmurlarıyla ıslanan penceremden derinlere, caddelerin çok ötelerine bakıyorum. Bakışlarım sonsuz uzaklığa doğru süzülüyor, kaybettiği bireyselliğini arıyor olmanın bilinciyle sakin ve kararlı; istediğine ulaşmak için tüm çocuksu çaresizliğinin umutsuzluğuna aldırmaksızın sosyal otorite simgesi topluma isyan edercesine azimle sessiz çığlıklarını atıyor; belki görünesi olmayan uzaklardaki asi gezgin ruhu onu duyar ve geri döner diye düşünürken.

O özgürlük delisi ruhu tüm çıkarcı oyunlarıyla çaresizliğine sebep arayan bu toplum sürgüne göndermemişimiydi, bu sosyal yapıyı böylesi bir canavar haline getiren her bir parçaya nefret ve öfke besliyordu bu dipsiz bakışlar.

Resim: Birey Olabilme Kavgası, Hiç Biter mi?Zincirlere vurulan özgürlük elbette ölmeyi; yokluğu tercih etmekteydi. Çünkü yukarıdakilerin denetimiyle onların mutlulukları uğruna varolmak bir hiç olmakla aynı anlamı taşımaktaydı. Tanrı Evreni yaratırken toplum denilen bu karşı konulmaz gücün bir zaman sonra kendi varlığını gölgeleyebilenciğini düşünmüş olmalı ki bireysel bütünlüğü; kişisel iradeyi savunmuştu kitaplarında, biz insanların sosyal toplum denilen canavarı yaratırken.

Buna göre her birey sosyal toplumun bir parçasıydı. Parçalar bir araya geldikçe gücü Tanrısal yargılamaya kadar varan çok güçlü bir toplum kavramını oluşturmuştu. Yönetilen konumuna biz insanlar düşmüştük; hem de kendi kendimize yarattığımız, Tanrı yerine koyduğumuz sosyal toplum karşısında. Gerçekte varlığı, ölçüleri, şekli şemalı belli olmayan sanal bir tanrıya boyun eymek zorunda kalmak insanın onursuz bir yaşam sürmesiyle mümkün olabilirdi ancak.

Görüyorum ki bu konuda hiç de şikayetçi değiliz. Bir şeyleri değiştirmek yerine; tembellikle, iradesiz olarak hazırdan kabul etme kolaylığı işimize geliyor olsa gerek. Düşünme yetimizi bile kullanmadan birilerinin hakkımızda kararlar almasına sessiz sedasız; hatta bizim iyiliğimizi düşündükleri, menfaatlerimize yağ çaldıkları inancıyla eyvallah çekiyoruz?

Kendi hür irademize zincir vuranlara; sosyal yapının kölesi olmuş insanlara; toplum hegemonyası kurallarını kendi çıkarlarını korumak için uyduranlara eyvallah, mezara kadar eyvallah. Öyle mi?!

0 Yorum:

Yorum Gönder