17 Ekim 2008

Ben, Sen, ve İkimiz.

(1) Değer mi.. bir avuç toprak için can yakmaya, kalp kırmaya? Seninle mi gelecek mezara, malın mülkün? Hepsi birer yolcuydu, dünya ise bir durak: Söyle değer mi kalmaya, bu zahir durakta ebedî?

(2) Değer mi.. kaybedilenin arkasından üzülüp dövünmeye.? Eninde sonunda yitip gitmeyecek miydi ? O seni bırakmasa, sen onu bırakmayacak mıydın, bir soluk nefes ile? Değer mi, o benim diyerek sahiplenmeye? Sanıyor musun ki, sen sana aitsin? Söyle, başkası sana nasıl ait olsun?

(3) Değer mi.. sevinmeye, galib gelince bir savaşta? Kaybeden olmayacak mı sen kazanınca? Bir ocak sönüyorken, başkaları yanıyorsa; değer mi, kazanması? Senin gülüşün, başkaları için azap oluyorsa; değer mi mutlu olmaya?

(4) Değer mi.. zinâ yolunda harcanan zamana? Hayvanların da yaptığı bu değil mi? İnsan gibi hak hukuk gözeterek yaşamak varken, hayvanlar gibi edepsiz olmaya değer mi? Yine acıkmayacak mısın, kendini doyurunca? Değer mi, yürek aç duruyorken; bedenin yarım kalmış tokluğuna?

Madrup K. Mızrak

8 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

haklısın "değer mi"..deymez..

"değer" demek
ölümsüzlük vadedilirken, ölümü kabullenmek gibi bir şey olur, değil mi?

17 Ekim 2008 22:47  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Sayın ilgili..

İsminizi yazmadan, yorum göndermenizi rica etmiyoruz.

-: İdari İşler Şeysi :-

* * *

"ölümsüzlük vadedilirken, ölümü kabullenmek gibi bir şey olur, değil mi?"

Bazen, ipler kopar Adsız.

Ölümsüzlük varken, ölümlü olmayı seçeriz. Tıp, bu konuda çaresiz bir seyirci.

Artı Bir
Mızrak

19 Ekim 2008 11:49  
Anonymous Adsız dedi ki...

merhaba,
yazınızı okurken aklıma candan erçetin'in "yalan" şarkısı geldi... aynı tatta / aynı kıvamda. insana "yalancı dünyayı" bir kere daha hatırlatıyor.
------
"Sanıyor musun ki, sen sana aitsin? Söyle, başkası sana nasıl ait olsun?"
çok beğendim. tebrik ederim. ellerinize, yüreğize, kaleminize sağlık..
sevgiyle kalın.
KeLeBeK...

19 Ekim 2008 11:51  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ KeLeBeK

Hoş geldiniz sayın KeLeBeK. Lütfen, uçuşlarınız bitmesin.

Sizi burada görmekten mutluluk duyuyorum. Görebilen gözlere, muhtâcız !!!

-:- -:- -:-

"Sanıyor musun ki, sen sana aitsin? Söyle, başkası sana nasıl ait olsun?"

Fevkalâde :)

Böyle düşününce, üzüntü duymuyor insan. Aksi hâlde, hâli perişan ki, ne perişan.. .

-:- -:- -:-

Ps.

Blogda cevaplanmamış, cevaplanması gecikmiş, cevaplanmasını beklediğiniz yorumalrınız varsa.. beni, her hangi bir yorum ile ikâz edebilirsiniz.

Bu, herkes için geçerli bir blog prensibimizdir.

İlginize !

19 Ekim 2008 12:48  
Anonymous Adsız dedi ki...

merhaba,
aslında hep buralardayım,
yazmak için doğru zamanı belirleyemedim.burda herşey yolunda ama bende bir eksiklik var klavyemden dökülmüyor satırlar...
"karşılıksız sev-e-mez insan" postanıza da defalarca yorum yazdım sildim,yazdım sildim, ama ifade edemedim. insanın bazen ifade edemediği anlar olur ya sanırım işte öyle... klavyem suskun bu aralar..
ama ben buralardayım.uçuyorum site semalarında ;)
varlığıma dikkat etmenize, yokluğumu hissetmenize sevindim.
teşekkür ederim...
sevgiyle kalın.
KeLeBeK...

20 Ekim 2008 20:50  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ KeLeBeK

Zorlama kendini, içinden gelmiyorsa yazma: Kendini dinle, böyle zamanlarda.

Odaklandığımız zaman bir vakâya, kimi ayrıntılar dikkatimizi celbeder. Parçalara odaklandığımız için de, bütünü lâyıkiyle göremeyiz.

Bu sebeple, kimileyin.. ötelere gitmeliyiz; nerede, ve nasıl bir yerde durup dolaştığımızın farkına varabilmek için :)

Böylelikle: Daha önce görmekte yetersiz kaldığımız pek çok ince nüktenin bilincine, uyanabiliriz.

K. Mızrak

22 Ekim 2008 19:07  
Anonymous Adsız dedi ki...

merhaba,
irtibata geçemezmiyiz_?

KeLeBeK...

22 Ekim 2008 22:39  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Kelebek

İrtibat için, profil sayfasında belirtilen e-posta adresini kullanabilirsiniz.

[ Profil Sayfası ]

Farkında olmalısınız ki, Blogger'a Türkiye'den erişim yasağı olması sebebiyle, size yazılması mevzu bahis olan cevap bugün 'e değin gecikmiştir.

Bloğa erişim sağlanabiliyorduysa da.. yorum yazabilmek için kullanılan sayfalar açılmıyordu, yazık ki.

Ve sair,

29 Ekim 2008 18:09  

Yorum Gönder