5 Ekim 2008

Çetin Yollar

"Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" Hz. Ömer

@ EsMaLâLe

Yıkılan Kâbe'yi tekrar tekrar yapabiliriz. Ama, bir kalp incindin mi: Onu geri kazanması gerçekten de zor oluyor. Ve şu çağda, onu geri kazanması hemen hemen imkansız gibi. Çünkü.. hiç kimse, başka birisini vazgeçilmez bir kıymette görmüyor: Vazgeçilmez, ve kıymetli olan kendisi!

Bir de benim dikkatimi çeken konu şu: Cehâlet!

Cahil insanımız, öncelikle kendi hatâlarını görmekten ziyâde, karşıyı suçlu görüyor. Artık, birilerine; ben de, hatâlarını göstermek yerine.. onları kendi hâline bırakıyorum. Çünkü.. geçmişte, bu tarz insanlar için o kadar zaman harcadım ki; ve, maalesef sonuç alamadım ki; ben de usandım. Anlamak istemiyorlarsa, zâten anlamazlar (!) Bu meâldeki bir sözü, Zinnure yazmıştı bloğuma.

Yâni. Bazı kalpler kırılmaya müstehaktır efendim. Bunu bilir, bunu söylerim. Evet, teoride; sağ yanağımıza tokat atana, diğer yanağımızı dönelim diyoruz. Lâkin.. muhafaza etmek zorunda olduğumuz bir onurumuz var. Müslüman kimse.. şerefini, nâmusunu, onurunu, haysiyetini düşünen kimsedir aynı zamanda. "Kibre karşı kibir, sadakadır." şeklinde bir hadis olduğunu duymuştum.

Birileri bizim kalbimizi kırmaya kast ediyorsa, düşüncesiz davranışlarda bulunuyorsa: Bizim de kendimizi korumak durumunda olduğumuzu, hatırlatırım ! Aman da ayıp olacak, arkadaşın kalbi kırılacak diye hareket edersek: Sonumuzun hayra ereceğinden şüphe duyarım.

Kitabî bilgiden haberdar olalım.. ancak, pratik yaşamdan habersiz kalmayalım. Yaşam çok acımasız, bugün yanımızda olan bir kimse; yarın karşımıza geçebiliyor. Bu üzüntü verici duruma, gayri ihtiyarî olarak; kimi zaman bizler de düşebiliyoruz.

Şu hadîs ne güzeldir: "Allah'ım.. sevgini, ve seni sevenin sevgisini, ve seni sevmeye beni yaklaştıranın sevgisini bana nasip et." Böylesi sevgilerin incinmesinden korkuyorum. Dünyevî menfaatler üzerine kurulu sevgiler ise, bana kalıcı görünmüyorlar. Bitmeleri an meselesi; ve ardı sıra üzülmeye değmiyorlar.

Diğer bir konu da.. özür dilemenin, kimi insanlarca hakîr görülmesi. Bir özür mâzeretiyle karşımıza geleni, bin pişman bırakıyoruz. Öfkemizi yenip, o kimseyi affedemiyoruz. Yenemediğimiz öfkemiz mi, yoksa; o kimseden bir tehlike gelmesinden mi korkuyoruz acaba ? Ya da, artık; umurumuzda olmuyordur muhâtabımız: Ne hâli varsa görsün, diyoruzdur.. sitem ettiğimizi düşünerek.

Doğru olanın hangi tavır olduğunu buradan söylemek zor. Çünkü, insan davranışları o kadar karmaşık ki; bir kişinin, neler düşündüğünü anlayabilmemiz için, onunla aynı hayatı yaşamamız gerekmekte. Hangi sebeplerin, bizi; bir insanın kalbini kırmaya ittiğini, bir tek kendimiz biliyoruzdur. Vicdânımız ile, kendi aramızda olan bir hesaplaşma bu: Eğer, mâkûl bir açıklamamız varsa; ne âla.. aksi hâlde, pişmanlık duymak bir kaçınılmaz (!)

Kalp kırgınlıkları konusunu inceledik.

İçinden çıkılması güç bir konu olduğu âşikâr. Bendeniz karalanmış sayfaları çeviriyorum şu günlerde. Umut ediyorum ki, bir sayfada dâim kalayım artık. Günler geçiyor, elimdeki temiz sayfalar da bitmek üzere. Bir yandan, yorgunluk çöktü üzerime. Fakat.. henüz erken, pes etmek için! Güçlü olmalıyım. Hüseyin Nihâl Atsız'ın dediği gibi: "Yufka yüreklilerle, çetin yollar aşılmaz."

Kalpler kırılabilir, eğer öyle gerekiyorsa. Bir kalp de kırılabiliyorsa, zâten; olgunlaşmış değildir. Olgunlaşmamış ise, onu dikkate değer de bulamayız.. demek ki, daha; öğrenmesi gereken çok şey vardır.

M. Kâzım Mızrak

Şurada: www.esmalale.blogcu.com

4 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

"Yufka yüreklilerle, çetin yollar aşılmaz."

bu sözle yanılmıyorsam gidişnizin yaklaştığını ifade etmek istemişsiniz

semih

5 Ekim 2008 15:25  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Semih

Merhaba, hoş geldiniz.

Gidişim, ya da gelişim gündem olmamalı. Ben, bu blogda yıllardır gidiyorum da; bir türlü gitmesini başaramadım :o)

O konu, bir yılan hikâyesi :)

Adımdan çok, yazdıklarımın önemi olmalıdır derim.

Bir de sizinkisi fal bakıyor gibi olmuş :)) Bir cümleden, ya da yazıdan hareketle, hakkımda kanaat ihsan etmişsiniz :)

Hımmm.. Üç vakte kadar bir yolculuk görünüyor :D

Belkim de öyledir ;)

Tebessümle, sevgiyle efendim.. .

Artı Bir
Mızrak

5 Ekim 2008 17:38  
Anonymous Adsız dedi ki...

Esmalale

5 Ekim 2008 23:21  
Anonymous Adsız dedi ki...

-"Çünkü.. hiç kimse, başka birisini vazgeçilmez bir kıymette görmüyor: Vazgeçilmez, ve kıymetli olan kendisi!"

"Vazgeçilmez olmadığını kabul et." (Yunus Sûresi 12)
böyle uyarıyor...böyle tanıyor bizi Yaradan...

Câhil kimseye gelince insanlardan evvel onlar kırarlar, demişler ki:

"Âlimin her kelâm-ı lal-i mercan incidir
Cahilin her kelâmı günde bir can incitir"

Cahil olmadığımız ne malum? (biz derken bendeniz)

Kırarken aslında bizlerde yara alıyoruz.Bazen haklı oldugumuzu bilsekte kırmış olduğumuz kalbin elemini duyuyoruz.Ve bazende kırmadan edemiyoruz(!)
Yine'de tatlı dilli yumuşak ve sert arası olmaya calışmak sanırım en iyi cözüm.

-"Bir kalp de kırılabiliyorsa, zâten; olgunlaşmış değildir."

Kalp güçlüyse, sağlamsa insanda güçlüdür,diyorum.

**bir önceki link yanlışlıkla oldu yorumu buraya alacaktım...

5 Ekim 2008 23:25  

Yorum Gönder