5 Temmuz 2008

Yirminci Mektub

Kat'iyen bil ki:

Hilkatin en yüksek gayesi
ve fıtratın en yüce neticesi
Îman-ı Billahtır.

Ve insaniyetin en âlî mertebesi
ve beşeriyetin en büyük makamı,
Îman-ı Billah içindeki
Marifetullahtır.

Cinn ve insin en parlak saadeti
ve en tatlı nimeti,
o Marifetullah içindeki
Muhabbetullahtır.

Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur
ve kalb-i insan için en safi sevinç,
o Muhabbetullah içindeki
lezzet-i ruhaniyedir.

Evet bütün hakikî saadet
ve hâlis sürur
ve şirin nimet
ve safi lezzet
elbette Marifetullah
ve Muhabbetullahtadır.

Onlar, onsuz olamaz.

Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven,
nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrâra;
ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır.

Onu hakikî tanımayan, sevmeyen;
nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama
mânen ve maddeten mübtela olur.

Evet şu perişan dünyada,
âvâre nev'-i beşer içinde,
semeresiz bir hayatta;
sahipsiz, hâmîsiz bir surette;
âciz, miskin bir insan,
bütün dünyanın sultanı da olsa
kaç para eder.

İşte bu âvâre nev'-i beşer içinde,
bu perişan fâni dünyada;
insan, sahibini tanımazsa,
mâlikini bulmazsa,
ne kadar bîçare sergerdan olduğunu
herkes anlar.

Eğer sahibini bulsa,
mâlikini tanısa,
o vakit rahmetine iltica eder,
kudretine istinad eder.

O vahşetgâh dünya,
bir tenezzühgâha döner
ve bir ticaretgâh olur.

Risale-i Nûr

6 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

"O vahşetgâh dünya,
bir teneazzühgâh döner
ve bir ticaretgâh olur."

üzüldüğüm nokta da, , hemen hemen hepimiz dünyayı "vahşetgâh" görüyor, ama "teneazzühgâh" ve "ticaretgâh " olarak göremiyoruz.
demek oluyor ki, çoğumuz O nu tanımıyoruz.
rabb im,kendisini tanıyanlardan eylesin.
esin

5 Temmuz 2008 13:01  
Blogger zinnure dedi ki...

"Cinn ve insin en parlak saadeti
ve en tatlı nimeti,
o Marifetullah içindeki
Muhabbetullahtır."

mükemmel.

6 Temmuz 2008 13:55  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Onu hakikî tanımayan, sevmeyen;
nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten mübtela olur."
Rabb'im idrak etmekte olduğumuz bu kutlu zaman dilimini ve teşrif edecek olan ramazan ayını kendisini daha çok tanımamıza, sevmemize ve kendisine karşı daha saygılı olmamıza vesile kılsın.... amin

hayal111

7 Temmuz 2008 12:07  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Esin

Öncelikle, şu hatayı düzeltelim: bir "teneazzühgâh döner" diye yazmışsın, "teneazzühgâha döner" şeklinde olacaktı. Zaten eski kelimelere yabınca olan bir kimse, böyle bir harf hatası ile hiç anlayamaz olur meseleyi.

Tespitine gelince: Seni haklı görüyorum.

Hepimiz için ızdırap dolu görünen dünya hayatını, kusur ve pislikten uzak mevki anlamına gelen bir tenezzühgâh hâline dönüştüremiyoruz.

* * *

"demek oluyor ki, çoğumuz O nu tanımıyoruz."

Bu satırı okuyunca, tüylerim ürperdi :( bir ihtar gibi çarptı yüzüme sözcükler.

!
.
.
.

12 Temmuz 2008 11:26  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Zinnure

Bir de:

Marifetullah ile hâsıl olur, Muhabbetullah.

Diyoruz.

12 Temmuz 2008 11:28  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Onu hakikî tanımayan, sevmeyen;
nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten mübtela olur."


@ Hayal111

Birbirimize karşı uyarıcı olabildiğimizi görüyorum.

Elhamdülillah..

* * *

"Rabb'im idrak etmekte olduğumuz bu kutlu zaman dilimini, ve teşrif edecek olan ramazan ayını; kendisini daha çok tanımamıza.. sevmemize, ve kendisine karşı daha saygılı olmamıza vesile kılsın."

Âmin.. .

12 Temmuz 2008 11:36  

Yorum Gönder