7 Haziran 2007

Hımar, ve Cilbab 'ın ne demek olduğu konusu..

"Nur Suresi 31'de geçen Hımar ve Ahzab Suresi 59'da geçen cilbab'ın ne demek olduğunu,"

@ ydmtd

Konu ile ilgili az çok bilgi görgü sahibi olduğunuzu tahmin ediyorum. Amacına hizmet eden her türlü tesettür hâli ! sizin yazınızda geçen Hımar ve Cilbab kavramlarına karşılık gelir diye düşünüyorum;

Başörtüsü kullanıp, mini etek giyenlerini gördünüz mü? Bakın bu durumun İslâmiyet ile bir alakası yoktur. Diğer yönden, başörtüsü kullanıp; iç çamaşırlarını belli edercesine bedenini ortaya çıkaran giyim tarzının da İslâmiyet ile bir alakası yoktur.

Bu tarz giyim, kişisel tercihlerin bir talebidir; ama İslâmiyet 'in değil. Dinimiz böyle bir başörtüsü kullanımını tasvip etmemektedir. Tesettür denilince, akla sadece başörtüsü gelmez: Ahlâk, ve edeb de bir tesettür hâli gerektirir.

İslâmiyet, kadına yabancı erkeklere karşı zinet 'lerini sakınmasını öğütler; erkeğe de yabancı kadınların baştan çıkarıcı (şehvete dâvet edici) hâl ve hareketlerine karşı yüz çevirmesini tavsiye eder.

Şimdi..

Hımarı 'rın veya Cilbab diye tabir edilen kıyafetlerin nasıl bir şekle şemâle sahip olduklarının bir anlamı kalıyor mu gerçekten de? Gaye 'si ile ters düşmeyen (çatışmayan) her türlü giyim, kuşam - örf, adet - hâl, hareket; İslâmiyet 'in bir kabulü olabilir !

Aksi hâlde din hükümlerine göre kişi günahkâr 'dır (yanlışta olan, hatâlı kimse). Kur'an, Sünnet, İcmâ, Kıyas ile belirlenen din hükümlerine muhalefet ederek inkar ediyor ise kâfir 'dir (bir mü'min olarak imân etmeyen kimse).

Bu din hükümlerinin doğruluğuna inanmadığı kabul etmediği halde, kendisini Müslüman gören; din hükümlerini inkara varır derecede eleştirip kendi işine geldiği gibi değiştirmek isteyen kimse de münâfık 'tır.

Münâfık kimse.. Müslüman olmadığını imâ ediyorsa kâfir (imânsız); din hükümlerinin doğruluğunu kabul ediyorsa günahkâr (hatâlı) olur.

Konu hakkındaki düşüncelerimiz, ve bilgimiz bu yöndedir.

Saygılarımla,

* * *

# Temenni

Bir münazaraya iştirak eden kimselerin, kullandıkları üslub ile yargılanması yerine göre hoş olmayan bir davranıştır.

Çünkü, diyaloğa tartışmaya iştirak edenler; zaten doğru olan bilgiye ulaşmak gayretindelerdir. Etiketlemek ile muhataplar birbirleri arasında görüş alışverişi yapamaz duruma gelebilirler..

Bu sebeple.. hiç kimse alenen kâfir olmakla, münâfık olmakla, veya günahkâr olmakla suçlanma(ma)lı yargılanmamalıdır. Bu durum güzel dinimizi (müslümanlığı) gayr-i ihtiyari çirkinleştirir.

Peygamber efendimiz: Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; sevdiriniz (müjdeleyiniz), nefret ettirmeyiniz.. şeklinde konuşuyor.

Din, dil, renk ve ırk ayrımı yapmaksızın.. bu ilkeye riayet edebilenlerden olabilmemiz dilegindeğim.

[ Şurada yazmışım: www.mustafaakyol.org ]

2 Yorum:

Anonymous çiğdem dedi ki...

teşekkür ederim bilgileriniz için Allah razı olsun...
(acaba hımar kelimesini daha ayrıntılı yazabilir misiniz?)

4 Ocak 2010 16:08  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Çiğdem

Öğrendiğim kadarıyla Hımar ve Cilbab Kur'an-ı Kerim'de geçen terimlerdir.

Bu bakımdan, bahsi geçen kavramların ne anlama gelebileceği konusunda bir takım tartışmalar çıkmakta.

Kimisi diyor ki bunlar arap adetidir, coğrafik ve sosyolojik alışkanlıklardır. Kimisi de bunların insanlığa seslenen evrensel kanunlar olduğu görüşünde.

Kur'an-ı Kerim'in sadece Araplara gelmediğini bildiğimize göre, Hımar ve Cilbab kavramları ile kastedilenin herkes için olduğu aşikardır.

Hımar bizim kültürümüzde ve dilimizde, görgü ve adetimizde bildiğimiz başörtüsüdür.

İşte.. Başörtüsü, Kur'an-ı Kerim'de Hımar diye niteleniyor.

Cilbab ise, Kitabullah'da bedeni örten elbise anlamında kullanılmakta. Siz deyin fistan, ben diyim entari veya pardüse.

Zamanın ve günün şartlarına göre ister gömlek altına etek giyinin, isterseniz T-Shirt altına pantolon giyinin, bunlar Cilbab'tır.

Fakat eteğin ve gömleğin vücudu belli etmesi yönüyle, bunlar tam da cilbab sayılmaz değil mi..!

İşte bunun için bayanlarımız pardesü kullanıyorlar ki, sokağa pazara çıktıklarında mahrem yerleri erkekler tarafından görünmesin belli olmasın.

Kimileri pardesü yerine çarşaf kullanır. Zamnında kara çarşaf eskilerde kiri göstermemesi yönüyle kullanılmıştır. Şimdi çarşafın yerini pardesü almış.

Hımar denilen başörtüsü de saçları, boynu, ve omuzları kapsar. Sadece saçları örten başörtüsü de, Kur'an nazarında tam bir hımar değildir. Boyun ve omuzların da örtünmesi gerekir ki, tam hımar olsun.

Omuz ve boyun kadının cinsel cazibe yerlerinden olup, erkekler tarafından dikkat çeker. Aynı arının güzel çiçeklerden cezbolması gibi.

Bir çiçeğe arı sürüsü dadanırsa ne olur peki?!. İşte kadın da, İslâm tarafından korunup kollanıyor, ve arı sürülerinin ona nazar verip onu rahatsız etmesi engelleniyor.

O'nun güzelliği ve lezzeti sadece helâline lâyık görülüyor.

Kimileri başörtüsünü karpuz ve kavuna benzetir, mandallina kabuğuna veya. Allahu teâla bu meyveleri yaratırken, onların lezzetini güzelliğini koruyup muhafaza eden bir de örtü yaratmıştır.

Kadın örtü ile köleliğini değil, âdeta erkeğe karşı kendi hükümrânlığını ilân etmektedir.

Anlaşılacağı üzere Hicab da, Hımar ve Cilbab ile temin edilmiş tesettür hâlidir.

Tesettür hâli hem kılık kıyafet, hem de davranış ölçüsünde vakar olmak demektir.

Sanırım şimdi taşlar yerine oturmuştur..?

Konu hakkında şu siteyi tavsiye ederim.

www.dinimizislam.com

Vakit ayırıp o sitede yer alan, şu sayfaya da bakın derim.

Kadınların Kıyafet Şekli

Ümit ederim ki yazdıklarımız sizin için faydalı olur. Rabbim hidâyet nasib eylesin.

Âmin.

Kâzım Mızrak

4 Ocak 2010 20:08  

Yorum Gönder