19 Mayıs 2007

Şimdi, 23 Temmuz senaryoları yazılıyor.

AKP partizanı değil hiç kimse diye düşünüyorum, sadece büyük ve sinsi bir Tehlikenin Farkında 'lar. Gelecek kaygısını yaşıyorlar.. son 4 yıldır Türkiye dünyaya açılıyordu, ağır aksak medeniyet yolunda yürüyorduk.

Yine beş sene önceki 28 şubat senaryosunu oynamaya başladılar. Bu partileri meclise gönderen halk olmasına rağmen, iradeye saygısızlık var. Bir de TBMM'ye "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye koca koca yazmışlar.

Anayasa mahkemesinin hukuk kurallarına taraf olarak karar alması, bu toplumun hukuk anlayışını da dinamitleyebilir. Kimi köşe yazarları ve de aydınların, halk 'a örnek olacakları yerde.. seçim sonrasında orduya iş düşebilir imâlarında bulunmaları da bu felaketin ayak sesleridir.

Herkes hukuku kendisi yazmaya başlarsa Erkan Mumcu - Deniz Baykal - Mehmet Ağar üçlüsünü bulamazsınız yarın sokaklarda. Çak kipriti, samanlığı ateşe ver.. suçu da karşıya at.. ohh ne âlâ ne âlâ.

Karmaşayı arzulayan ve bu karmaşadan medet uman bir kasıt vardır. Kaostan rant sağlamayı düşünenler, sözde cumhuriyet mitinglerini düzenlediler ve arka çıktılar, kenardan köşeden sahiplendiler; kendilerini cumhuriyetin ve laikliğin yegane bekçisi ilan ettiler, şeriata hayır sloganlarıyla iktidar olan AKP hükümetini hedef hâline getirdiler.

Benim izlenimlerim de bunlar.. umarım, 23 Temmuz sabahı 70 milyon olarak sonuçları sindirebiliriz. Ankara - İstanbul - İzmir mitinglerinde gövde gösterisi yapanların karşısında.. isyan etmeye bahane bekleyen muhafazakar bir kesim olduğu unutulmamalı.

Bu belirsizlik problemi ile mücadele edilmesi gerekir.. seçim sonuçları kaale alınmaz ise, 22 Temmuz 'un da bir anlamı kalmaz. Belirsizlik, devâm eder. Böyle olunca.. ordu, siyasi istikrarsızlığı bahane ederek yine bir darbe girişiminde bulunabilir.

Muhtemelen CHP yöneticileri ve taraftarları.. halk 'ı sükunete davet etmek yerine, (Deniz Baykal'a deli gömleğini giydirerek) Türkiye Karışabilir Karışacaktır Tehlikenin Farkında mısınız laf oyunlarıyla hileler ile medya 'yı - kapital sahiplerini - dernek ve sivil teşkilatlanmaları - toplumu ayaklandıracaklar.. benim olmuyorsa, hiç kimsenin olamaz mantığı ile; Türkiye'yi siyasi bir bunalıma sürükleyerek, orduyu darbeye dâvet edecekler.

Görünen köy kılavuz istemez.. 27 Nisan günü ben görmem gerekenleri gördüm. Yine de umudum, böylesi çirkinliklerin yaşanmamasına dair.

Mustafa Yürekli imzasını taşıyan ve "Türkiye yarınlara gerici CHP ile değil, demokratik AK Parti'yle yola çıkacak." sözüyle biten bir makaleyi de şu adresten inceleyebilirsiniz. [ Demokrasiyle darbe arasındaki Türkiye'de seçim atmosferi ]
[ Şuraya yazmışım: www.mustafaakyol.org ]

0 Yorum:

Yorum Gönder