Nasıl Anlatsam, Nereden Başlasam...

Dedim ya yanlışı en başta karşılık bekleyerek yapmışdı, sevgi denilen şey verdikçe alınan şeydir diye öğrenmişdi çocuk yaşlarında, oysa bu hayatta farklıymış; kaçan kovalanmaktaydı?
Kovalananın zeki, kovalayanın ahmak olduğunu zor günler geçirdikten sonra öğrendi tabi. Elinde kalan yerine bir damla merhamet göremediği gözyaşları oldu. Damla damla yanaklarımdan süzüldü gözlerinin yaşları. Buğulu bakışlarla aşkı satın alamayacağını bilmiyordu, ama daha dün çocukken her ağladığında annesi en anlamsız isteklerini bile yerine getirirdi. Aşk annesi kadar şefkatli olamadı ona, dedim ya mutluluktan ziyade acıyı tattı bu kavgada.
Ben seninim sen de benim masalları bir günden sonra anlamını kaybederek yerini nefret ediyorum senden gibi haykırışlara bırakıyordu. Hep mutlu olunacağını düşünmesi çocukluk yıllarında, anılarındaki sokak oyunlarından kalan bir alışkanlıkdı; hayatın çileli olduğuna alışması güç oldu. Büyük bir sevdayı toprağa gömmesine mani olacak kadar, alışamamıştı aşkın karşılık beklemeksizin sevmek demek olduğuna?
Hoş, kaçmak acı çekmek kadar zor değildi. İçindeki yaramaz çocuk karşısında bir engel, sorun gördüğünde kaçıp sıvışmasını fısıldıyordu kulaklarına. O ufaklık sıkıntılarla dertlerle mücadele edecek kadar güçlü değildi çünkü. Hassas ruhu duygularını kontrol edemeyecek kadar zayıf ve narindi. İnsanların inceliklerini göremeyecek kadar hayalciydi bu ruh, öyle ki anlamak değil anlaşılamamak bir sorundu.

3 Yorum:
Bu posta, Kâzım Mızrak'ın www.mizrak.blogspot.com adresindeki, 07 Haziran 2005 Salı tarihli yazısıdır.
Lütfen Bilginize !
Aşk tehlikelidir bayım!
Bilmem,
hiç yaşamadım,
dermişim :o)
Sevgiyle...
Yorum Gönder