14 Temmuz 2005

20. Yüzyıl ve Şehirleşme Sancıları

Menfaat çerçevesinde süren dostlukları olağan karşılayabilir miyiz? Nihayetinde karşılıklı çıkar ilişkisine dayanmayan pek az dostluk ilişkisi var günümüzde; belki dün de öyleydi ama geçmişi yaşamamış bir kimse olarak kesin tespitler yapmayı istemem.

Yaptığım değerlendirmelerde, bugünün de yarın için bir geçmiş haline geleceği düşüncesine ulaştım.

Bu fikirle yola çıkarsak geçmiş hakkında kolaylıkla yorum yapabileceğimiz gerçeği ile karşı karşıya kalırız, şimdi geçmişte yaşamamış olma eksikliğimizden kurtulmuş olduk.

Günümüzdeki arkadaşlık ve dostluk ilşkilerinin nasıl yaşandığı hakkında konuşuyorduk.

"Köyden indim şehire" tarzında bir gelişme gösteren kültür yapımız; gelişimi sırasında olumlu değişimlerle birlikte olumsuz istenmeyen sorunlarla da yüz yüze kaldı.

İş imkanlarının şehir bölgelerinde yoğunlaşmış olması köylü halkı cezbetti, zira toprakla çalışmak dışardan göründüğü gibi kolay gelmiyordu onlara. Ekmek kavgası diyerek yola düşen köylü şehir yaşamının her türlü imkanı ayaklarına getirdiğini gördüğünde mesele bir başka boyut daha kazandı! Ve gurbete gidenler ailelerini de yanlarına aldılar.

Artık şehir yaşamı moda olmuştu; şehre göçenler köylü gözünde kaçıp başlarını kurtaranlar şeklinde algılanıyorken; şehirli için köylü efradı statü sıralamasında yerine göre ikinci, üçüncü sırada yer alabiliyordu.

Devletin yatırım politikaları insanların kalabalık olduğu yerlere yönelik olduğu üzere; teknolojik ve kültürel gelişme, şehir bölgelerinde kendisini göstermekteydi. Bu vaziyet, gelişimde gerilerde kalmış doğu coğrafyası merkezlerinde, bir batıya yöneliş hareketini doğurdu. Batı coğrafyası için ise Avrupa ve Amerika kıtası esas hedef haline geldi.

Bu yolda; "daha iyisine sahip olabilme" yarışında dostluk kavramı değer kazandı. Amaçların ortak olması noktasında bir araya gelen insanlar; arkadaşlık ve dostluk ruhuyla hayallerine ulaşma utkusunda güç birliği yaptılar.

İşte bu cümle bize kritik eldeye ulaştırıyor; arkadaşlık ve dostluk ilişkileri aynı hedefe yönelmiş kimseler için söz konusudur.

Her iki taraf için de bir menfaat vardır; bu bağlamda amaçların paralellik halinden zıtlaşmalara meyil vermeye başlaması anlaşmazlıklara sebep olur. Maddi ya da manevi yarar sağlayamayan taraf yeni arayışlar içersine girer ki, hayalerinde yaşattığı mutluluğa ulaşabilsin!

Böyle sonlarla yaşanıp bitmiş dostluklar da var; esas gayeleri Hâkk olup ölüme değin süren dostluklar da var, bilmem anlatabildim mi?..

Ağlayıp Gülen, Kâzım Mızrak

0 Yorum:

Yorum Gönder