27 Temmuz 2009

Lâ Tahzen.

4 Yorum:

Blogger melek özbaş dedi ki...

La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün, düşmanı sevindirir, dostunu üzer, haset edenin diline düşürür.

La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün, kaybolanı geri getirmez, öleni diriltmez, kaderi değiştirmez, hiçbir fayda getirmez.

La-Tahzen / Üzülme Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kalbini yorar, gecelerini mahveder.

La-Tahzen / Üzülme eğer günah işlediysen tövbe et, istiğfarda bulun, yanlış yaptıysan düzelt, O'nun rahmeti sonsuz, kapısı hep açıktır.

La-Tahzen / Üzülme kaybettiğin şey için üzülme çünkü daha pek çok nimetlere sahipsin.Rabbi'nin sana bahşettiği diğer nimetleri düşün ve şükret.

Allah'u Tealâ'nın nimetlerini saymaya kalksanız buna güç yetiremezsiniz" buyurmuyor mu?

La-Tahzen / Üzülme ehli batılın sözlerinden dolayı üzülme, onların tenkitlerine sabrettiğin sürece mükafatlandırılacağını unutma.

La-Tahzen / Üzülme insanlara ihsanda bulunduğun sürece üzülme. Çünkü mutluluğun yolu insanlara ihsanda bulunmaktan geçer.

La-Tahzen / Üzülme Çünkü iyiliğin mükafatı on mislinden yedi yüz misline, kötülüğün karşılığı ise sadece mislince......

"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" /aménnâ ve saddaknâ...

28 Temmuz 2009 17:56  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@

En çok da, şu satırlar etkiledi beni:

"La-Tahzen / Üzülme ehli batılın sözlerinden dolayı üzülme, onların tenkitlerine sabrettiğin sürece mükafatlandırılacağını unutma."

Allah c.c. cahil ile birlikte yaşayan âlime merhamet etsin diyorum.

O kimse cahildir ki; sağırdır duymaz uydurur, kördür görmez karalar, düşünmez konuşur, yığmaz yıkar.

Böyle bir sözü söylüyor olmam, enaniyet midir diye düşündüm ?

Acaba dedim, kendimi âlim yerine mi koyuyorum. Oysa, ben bilirim demek ne büyük bir sorumluluktu.

El cevap.

Bazı vakalar vardır; sözü bilenin susması, suçtur !

Âlim kimsenin yerine göre tevazu göstermesi de, öyle bir susmaktır işte.

Kimi vakalar da vardır ki, susmak vacip olur.

Suskunluk, tahrik ile galeyana gelen kalbi yatıştırır.

Sen kendini kuru fasülye gibi nimetten mi sayıyorsun diyen birisine verilebilecek en makul cevap, susmaktır örneğin.

Orada, sizin, bu soru karşısında; ordinaryus olmanız ile, mısır püskülü olmanız arasında bir fark kalmamıştır çünkü.

Peki, mısır püskülü konuşur mu ?

K.M.

.: Dipnot .:

Ziyaretiniz, ve kıymetli paylaşımınız için teşekkür ederim.

1 Ağustos 2009 01:50  
Anonymous ilknur dedi ki...

Ahiret inanci, insanin kendi dünyasinda huzur yaratma yolunda büyük bir güc kazandiran muhtesem bir inanc sistemidir.. herhangi bi sekilde haksizliga magruz kalmis bir insanin, YARADAN'in adaletine siginarak, adaletin yerine gelecegi inanciyla kalbi sukunete kavusur..

innallahe meane.. ALLAH bizimle!

selam ve Dua ile..

4 Ağustos 2009 01:04  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"herhangi bi sekilde haksizliga magruz kalmis bir insanin, YARADAN'in adaletine siginarak, adaletin yerine gelecegi inanciyla kalbi sukunete kavusur.."

@ İlknur

Sözleriniz yüreğimize su serpti efendim.

El Hakk.

Allah râzı olsun.

Yine de;

biz kimsenin kötülüğünü istemiyoruz, hatta adalet yerini bulurken, kimselerin dert çile görmesine katlanamıyoruz.

Rabbimiz, hepimize de merhameti ile mukabelede buyursun inşâ Allah.

Siz de bu fikir ve düşüncedesinizdir muhakkak değil mi :)

Âmin diyelim öyleyse İlknur hanım, es selâmun aleykum.

K.M.

5 Ağustos 2009 19:44  

Yorum Gönder