15 Temmuz 2008

...

11 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

iki tür nokta vardır. Bir önüne ve ardına bakan.
Bir ardına bakmaz ardını noktalar...

15 Temmuz 2008 20:52  
Blogger deepness dedi ki...

söylenecek çok şey var...

16 Temmuz 2008 22:49  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Önemli, ve ivedi !

@ Gül-i Ahsen

Seni anlayamadım :)

iki tür noktadan biri, önüne ve ardına bakıyor.. diğeri ise; ardına bakmıyor, ama ardını noktalıyor.

İnan hiç bişey anlamadım, örneklersen; seni biraz daha iyi anlarız.

İnsanın, ardını noktalaması nasıl oluyor acaba; var mı öyle bişey!

Unutmak mı oluyor bu; yâni, insanın ardına bakmaması ?

Ve yahut, ne.. .

17 Temmuz 2008 19:41  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"söylenecek çok şey var..."

@ Deepness

Jane Eyre 'i okudum, biliyormusun :)

Bu kitabın takdir ile karşıladığım bölümü, kahramanımızın macera aramak uğruna yetimhaneden çıkması zamanına kadar geçen süreyi kapsıyor.

Bu bölümü okurken, tutamadım kendimi; ağladım da, ağladım.. .

Ama, sonra.. kitabı bitirinceye kadar; hadi ya, demelerden kendimi alamadım :)

Sen,

şimdi; bu kitap hakkında ne dersin?

Merak ediyorum da.. .

O kadar süre geçmiş, okumandan: O güne göre (kitabı okuduğun zaman), kitap hakkındaki görüşlerin değişti mi?

Ne idi, ne hale geldi ?

Evet efendim, anlayacağınız üzere; sizden bir kitap eleştirisi rica ediyoruz 'dur :)

17 Temmuz 2008 19:49  
Blogger deepness dedi ki...

:)
Seninle bu kitap hakkında hangi mahalde ve ne sebeple konuştuğumuzu düşünüyorum şimdi.

Diğer taraftan Jane Eyre in hem kitap hem de filmini keyifle izlediğimi anımsıyorum. Yazarı Charlotte Bronte, bir dizi keyifle okuduğum ve şiddetle zevk aldığım kadın yazarlardan biri. 1800 lerin İngilteresine ışık tutuyor olsa da kitap, asıl güzelliği ve coşkusu, bazen istediklerimizi içimizde yapmaya güç bulamasak da, kendimize inanıyor olmamız ve ardından yaşamı başardığımızı görebildiğimiz gerçeğini yansıtması. Hele bunu çocukluktan beri zorluklar yaşamış ve mücadele etmiş Jane Eyre in kimliğinde anlatması, (hal böyleyken bir kadını tercih etmesi de tesadüf değil, kendi yaşamından izler var) okurları bir maceraya sürüklemesi daha da müthiş. Yine de bu kitap hakkında edebi eleştiriler yapmak için ingiliz edebiyatı daha çok incelemiş olmak gerek diyebilirim.
Benimki sadece, mütevazı bir okur coşkusu ve sevgisi... :)

18 Temmuz 2008 23:44  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Seninle bu kitap hakkında hangi mahalde ve ne sebeple konuştuğumuzu düşünüyorum şimdi."

@ Deepness

Belki de şu yorum merakınıza cevap olur ;)

* * *

"Küçük öğrencisi, öğretmen Jane Eyre'e sorar; Matmazel, mutlu olacak mıyız? Bir an, geri dönerek cevap veren Jane'in kelimelerinde, yılların ve acı dolu çocukluğunun ağırlığı vardır: Mutlu olmak için çok çalışmalıyız. Hadi şimdi uyu, diyerek, onu sabırlı olmaya ve mücadeleye sevkeder."

Burada bahsi geçen çocuk, sonraları, hasta olup ölüyordu değil mi. Öyle kalmış aklımda..

Hani, Jane ile iyi anlaşan bi çocuktu o, herkes onunla alay ediyordu, yalnızdı.

Üzülüyordum onun için.. keşke, yaşasaydı :(

* * *

Film demişsin..

Nette, filme ait bazı resimler gördüm.. ilgimi çekti; fakat, hala izleyemedim. Bir fırsatını bulursam.. filmi de izlerim :)

Başrol oyucular, kitaptaki karakterleri iyi yasıtıyor gibi duruyorlar.

* * *

Keşke..

1800 'lerin Osmanlı günlerine de ışık tutan güzel filmler çekilse :) Mesela.. Son Osmanlı fena bir örnek değildi bu konuda. Yandım Ali tiplemesini hatırlarsın.. .

* * *

Ve..

Bu kitapla beni tanıştırdığın için sana teşekkür ediyorum Deepness, keyifle okuduğum kitaplar listemdedir kendileri :o)

Bak..

sana; okuyacağım demiştim ama, de mi :D

* * *

PS.

Söylen(me)miş
sözlerimiz var,

söylenmiş
olanlardan;

ne de fazla.

K. Mızrak

19 Temmuz 2008 14:24  
Blogger deepness dedi ki...

Tarihe bakarken biraz ürktüm doğrusu… zaman ne çabuk geçmiş ve o zamanlarda bunlardan konuşmuşuz diye keyifli bir nostaljiden de kendimi alamadım diğer yandan.

Yazdığın posta yorum olarak yazdığım ve filmden bir sahne olan o an, gözlerimde canlandı elbette. Masum ve duyarlı küçük kız çocuğunu, Jane Eyre in bakışlarındaki ifadeyi kelimelere döküşümü de… buruk ve düşündüren…
Evet, diğer hasta çocuk ölüyordu. Film sık sık tv de yayınlanıyor, TV 8 ve trt 2 özellikle.

Aradan uzun zaman geçmesine rağmen okuyacağım deyip okuman çok güzel. Buna benzer kitaplar veya filmlerden zaman zaman tavsiyede bulunmaya çalışırım yine…

Üç nokta yan yana neler anlattırdı ve yazdırdı bak… Anlamını bir kez daha ifade etti bana sayende. Zira üç noktayı kullanmak benim için çok edebi ve kişisel bir anlam taşır. Sayfamda sık sık bu konuda yazarım, yazdım.

Bazen susmak ve bazen söylemek. Yaşam bu. Yıllar geçtikçe bile söylenecek bir şeyler var üç nokta sayesinde.

19 Temmuz 2008 22:23  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Deepness

- "Tarihe bakarken biraz ürktüm doğrusu…"

29 Eylül 2006. Neredeyse iki sene olmuş :)

* * *

- "Yazdığın posta yorum olarak yazdığım ve filmden bir sahne olan o an, gözlerimde canlandı elbette."

Ben daha izleyemedim.. en kısa zamanda, inşâ Allah.

* * *

- "Aradan uzun zaman geçmesine rağmen okuyacağım deyip okuman çok güzel."

Okurken de, ah iyi ki bulmuşum bu kitabı, Deepnees 'e söz vermiştim.. ne güzel, sözümü yerine getiriyorum diyerek kulaklarını çınlatmış olduğumu hatırlıyorum :)

Mayıs 2008 'de okumuştum.. kitabı okurken, duygulanmış; seninle düşüncelerimi paylaşmak geçmişti içimden. Okur heyecanı, ve coşkusu dediğiniz şey olsa gerek bu :)

İşte, bu güne 'ymiş kısmet.

* * *

- "Üç nokta yan yana neler anlattırdı ve yazdırdı bak…"

Evet, şaşırtıcı :))

* * *

- "Anlamını bir kez daha ifade etti bana sayende."

Çok dolu olduğumda, ve düşüncelerimi yazamadığımda kullanırım ben de üç noktayı.

Boğulmak üzereyim anlamı mı taşıyordur yoksa, bu hâli ile.. söylenecek çok şey var :) ama, yazamıyorum; anla halimden demek gibi bişey :)

* * *

- "Zira üç noktayı kullanmak benim için çok edebi ve kişisel bir anlam taşır."

Kişiye özeldir, kişi; kim bilebilir ki, o üç noktada ne fırtınalar koparıyordur.. değil mi :(

* * *

- "Yıllar geçtikçe bile söylenecek bir şeyler var üç nokta sayesinde."

Yıllar geçse de ;)

* * *

PS.

Zaman,

acıları öğüten
bir değirmen.

Fakat:

Seviçleri de,
öyle..
öğütüyor.

Yazık ki !

20 Temmuz 2008 10:37  
Blogger deepness dedi ki...

Nefes aldıkça kelimelerimiz var olmaya dewam ediyor, söylemeye ve yazmaya dewam edeceğiz. Zaman bir gün bizleri tükettiğinde ise kalanlar, biz anlamına gelecek. Dün elime Elias Canetti nin Sözcüklerin Bilinci adlı kitabı geçti. Rastgele açtığım sayfada yazılanların özü buydu.
Şu ana kadar konuştuklarımız bu özü destekliyor.
Diğer yandan sayfalar dolusu kelime konuşabilirsin bir anda, ya da hiç birşey konuşmadan paylaşmadan yaşamı bitirebilirsin...
her ikisi de içimizden gelen sese bağlı...

20 Temmuz 2008 11:41  
Anonymous Adsız dedi ki...

Güzel dilek ve dualariniz icin cok tesekkür ederim.


"İki tür nokta var
Biri önüne ve ardına bakar.
Biri ardına bakmaz,
Ardını noktalar..!"
Özdemir Asaf

Böyle söylemis Yazar. Benim bakis acimsa sizinkine benzer. Simdi bu birinci nokta'yi bir Insan olarak düsünün. Önüne ve ardina bakan hem gelecege bakar hemde gecmisinde kalir kopamaz yani orayada bakar. O ikinci noktada yani diger Insan'da sadece önüne bakar, gelecege bakar gecmisinde takili kalmaz noktalar, bitirir.

28 Temmuz 2008 03:18  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Gül-i Ahsen

Şimdi meseleyi anladım..

Özdemir Asaf söylemiş demek ki bu dizeleri; bilmiyordum.

Ardını noktalayan birisi miyim ben diye düşündüm.. galiba, cevabı; hayır.

Geçmişimle, kuvvetli bağlarım var.

Koparmaya çalışıyorum, bu da kolay olmuyor.

Kendi haline bırakmalı sanırım.

Kendiliğinden kopsun.

* * *
"Güzel dilek ve dualariniz icin cok tesekkür ederim."

Ecmâin.. .

3 Ağustos 2008 12:04  

Yorum Gönder