4 Kasım 2006

Birileri

Sözlerimiz bin bir parçaya bölünerek serpilir toprağa, ve bize cömert davranır Tanrı, her bir parça söz geri gelir gittiği gibi.

İşte bu anda hiç bir söz eskisi gibi değildir, yani bizden koptuğu halde! Artık yeni bir çehre kazanmışlardır..

Mi'de bulandıran fâhişe, bizim için mukaddes bir aşk olmuştur uğruna ölünebilecek; nefret sözcüğü, yerini sevgi kelimesine bırakmak zorunda kalmıştır ister istemez.

Çünkü Tanrı, nefreti sevmez.

Ölüm, sen de böyle yalansın işte; bir varsın, bir yoksun misâli...

Gece yarısı uykusundan uyandırılmak pahasına aranan dost insan, İstanbul sokaklarındaki bir arka mahallede toplanan Diyarbakır'lı gençlerin içki sofrasına daha başka nasıl meze yapılabilirdi ki!?

Ölüm korkusu mu bu, yoksa ölüme meydan okuyuş mu; hangisi daha bir gerçek, ölümden kaçış mı yoksa ona susayış mı?

Bir dostun özlenişi...

Kavgalar yalan oldu...

5 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Arkadaşların mahallesi
gül gibiymiş...

İlân oluna!

7 Kasım 2006 20:33  
Anonymous Adsız dedi ki...

nerden anladınız?

7 Kasım 2006 21:11  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Anonymous

Efendim, arkadaşa yazıyı okuttum; bir anı mahiyetinde yazdığımı söyledim kendisine.

Yazıda arka mahalle demişim ya; arkadaş o ifadeyi imâ ederek, bizim gül gibi mahalleye nasıl arka mahalle dersin meâlinde konuştu :)

Öyle bir espirisi var bu yorumun, ben de buradan düzeltme yaparak gönlünü almak istedim..

***

"Kavgalar yalan oldu." şeklinde bir anlatım var posta içeriğinde:

Mevzu bahis arkadaşla bir yılı aşkın süredir konuşmuyorduk; merhabamız bile yoktu anlayacağınız..

Zamanla nefretler, sevgiye veya en azından özleme dönüşebiliyor(muş)...

Bu posta içeriğinde böyle bir konuyu işlemiştik, aklımız yettiğince.

Ümit ederim ki, cevabımız sorunuza muhatap olabilir kardeş...

8 Kasım 2006 01:11  
Anonymous Adsız dedi ki...

Teşekürler.

açıklama için.

hayırlı geceler:)

8 Kasım 2006 01:25  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

- Her şey insanlık için kardeşim ;)

8 Kasım 2006 03:02  

Yorum Gönder