21 Kasım 2011

yol bir yerde ikiye ayrılıyorsa iki yoldan birini terk etmelisin yoksa orada durur öyle beklersin beklediğin gibi değişen hiç bir şey de olmaz yürü yürü ki belki bir gün bıraktıklarını görmek için geriye dönersin yürümeye cesaretin beklemeye gücün yoksa en iyisi ölmektir biz buna kaçmak diyoruz yürüyemeyecek kadar tembel ve bekleyemeyecek kadar inançsızlar için

3 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

hele birde: bunca yolu birlikte yol almak için çıktığın birilerinin, seni unutup (ya da aldırmayıp) önden gidip, sen görmeden yola devam etmeleri.. bir de bakarsın ki iki yol ağzına gelmişsin beklersen feci bir trafik kazasına neden olmuş olursun. senle beraber canı yananlar hayatını bir hiç uğruna kaybedenler olur. ya "ya Allah" diyerek girersin bir yola. yada "eyvah" diyerek bekler kalırsın eyvahlara.. "eyvallah" dememek için "ya Allah" demek daha yararlı olur diyorsunuz yani.

o kişinin halini düşünüyorum ne acı değil mi?
belirli bir aşamadan sonra "bak başının çaresine" demek onun için yol tercihinden daha acı olmalı değil mi?

21 Kasım 2011 10:12  
Anonymous Adsız dedi ki...

hiç acı çekene gülünür mü?:(

21 Kasım 2011 20:03  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Eğer gülersen, sana kimse bak başının çaresine demez, diyemez. Ama böyle sürekli üzgün olursan, somurtursan, tutunduğun dala yük olmaktan başka bir şey yapmamış olursun.

Biraz gül, hatta, biraz değil, çok gül.! Olacak olan, zaten olacaktır.! Hâlâ bunu öğrenmedik mi.?

Dün gece yattığımda düşümdün ki, çok param olsa diye onca koştum koşturdum hayatta, peki hadi diyelim, çok param oldu, ne yapardım o parayla.! Sonra durdum kaldım.!

Çünkü aklıma gelen şeyler için çok paraya ihtiyacım olmadığını fark ettim. Bunu anlamam için de, demek ki o kadar koşup koşturmam gerekiyormuş.

Peki ya sen.!

Bütün ömrünü üzüntü ve korkuyla mı geçireceksin..?!

Sence insanın hüzünden başka neşeye ve mutluluğa da ihtiyacı yok mudur.?!

En yakınındaki insana göstermeyeceksen neşeni, sevincini.! Niye yaşıyorsun....!

Gülmek niye sadakadır biliyormusun, çünkü insanların paradan ziyade tebessüme ihtiyaçları vardır.

Acılar içinde olsan da, ve eğer böyle yaşamak bizim için bir yol ise, acı da olsa gülmek gülebilmek gerekiyor.

Bu da alaycı bir gülüş olsun.! Bak, onca sıkıntıya rağmen gülebiliyorum, çünkü ben çok güzel bir insanım, benim kalbim çok büyük.! İnadına gülüyorum...

Böyle düşün, böyle imân et, böyle inan. Çünkü hayat bir imândır, inançtır. Neye inanıyorsan o doğru ve gerçektir.

İnsan sevmediği kimselerin yanında somurtur, ki sevdiklerini düşündükçe ve onlardan uzak kaldığını gördükçe üzülür.

O halde ben sevmediğin birisiyim, beni sevmiyorsun ki, bana tebessüm etmiyor, beni mutlu etmiyorsun.!

Yapma bunu, daha fazla yapma, çünkü benim gücüme güç katan yakınımdaki insanların tebessümüdür gülümsemesidir.! Artık eskisi kadar güçlü değilim, şimdi kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar neşeli olmalısın.

Korkuyla, üzüntüyle bu ömrü tüketmeye hakkın yok, tekrar ediyorum, buna hakkın yok.! Bu can senin, bu ömür senin, kendine eziyet ettiğinin farkında olmadığına inanıyorum.

Hiç mi güzel şeyler olmuyor hayatta, bir kar tanesi sana nasıl zevk vermez, bahar bile gülümserken, sen nasıl hala dertlerini düşünüp üzülürsün.!

Evet, bu bir dönemdi, hüzün keder dönemi.! Hamdın, yandın, piştin..! Oldun....!

Olmadın mı hâlâ, hâlâ çiymisin..?

Lütfen, gülümse, bu acarlığına gülümse, kaderine gülümse.!

Fakat bütün bir ömrünü, umutsuz ümitsiz üzüntüyle geçirme...!

Unutma, ölüm dediğimiz şey tek kişiyi hedef alır. Yanında ben olmayacağım, o kapı sedece senin için açılıyor.

O hâlde, o iki yol karşısında, yürümek, ya da beklemek senin iradene kalmış bir şey.

Benim yürüdüğüm yoldan gelmek zorunda değilsin, bekleyip oradan beni seyredebilirsin :) Ben uçurumların kenarında yürüyen bir serseriyim.!

Neyse konumuzun özüne gelelim, gülümsemekti..!

Sevmek, gülmektir Adsız...!

Gülmek de, sevmek.

Lütfen, gül.. .

Yoksa burada bütün bu geçen zamanın boşa geçmiş olduğuna inanacağım.

Sana hiç bir şey öğretemedim mi..!

Anlattıklarım sana sevmeyi öğretmedi mi.................!

O hâlde, ben iyi bir öğretici değilim, iyi bir rehber değilim, ve sen burada değerli vaktini ziyan ediyorsun.

Ya da tembel ve inançsız birisin.

Sana verilenleri almıyor, sana gösterilen değere inanmıyorsun.

Ne yapıcaz.?

Söyle bakalım.

Yanlış bir şeyler yapıyorsun, şu bilgisayarın başından kalk ve rabbine teveccüh et.!

İşte sana kalbimin çizdiği yol.

21 Kasım 2011 20:27  

Yorum Gönder