10 Mayıs 2009

İçimizdeki Çocuk

Altı yaşında bir çocuğum, hâlâ.

Sokaklar benim, kaldırımlar benim. Hâlâ, insanların yüzünde o tarif edemediğim donuk bakışlara şahit oluyorum. Donuk, öfkeli, kırgın bakışlar bunlar. Aradığını, umduğunu bulamayıp hayata küsen bakışlar bunlar.

Uçuşan sigara dumanları, bir çare gibi mi görünüyor onlara bilemiyorum. Hepsinin ortak direği olması bakımındandır belki de, öyle olması. Yak bir sigara diyor, hâlden anlayanı. Diğeri, eyvallah diyor. Umut mu çektiği her nefes, yoksa kahır mı. Onu da yine içen, zifiri dumanı içine çeken biliyor.

Hâlâ çocuğum ben, sokaklar benim. Dut ağaçlarına tüneyen bir serçe misali, yaramazım hâlâ. Olmadı, bir asmanın üzerine konuyorum. Güller benim. Kırmızı, beyaz, sarı. Sonu görünmeyen kırlar benim. Yeni açmış çiğdemlere hayretle bakıyorum hâlâ. Dokunasım geliyor, okşamak istiyorum narin yapraklarını. Kıyamıyor, vazgeçiyorum.

Çocuğum, ama insan değilim ?

Çocuk olmak ayrı, insan olmak ayrı gibi bir şey sanki. Mutlu olduğumu hissedebiliyorum. Mutluluk; bir çocuğum bakışlarındaki masumiyet, bir çocuğun korkusuzca bulutlara doğru kanat çırpan özgürlüğü, ertesi sabah uyandığında unutması bir çocuğun her türlü dünde kalan gönül yılgınlığını.

Daha ne olsun.

0 Yorum:

Yorum Gönder