20 Kasım 2008

Yaşam, içinde siyahın da bulunduğu bir gökkuşağıdır.

Yevgeni Yevtuşenko

18 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Peki içinde bulunan siyahlık.. Sanki tamamı gibi gelir ya bazen.. Bu durumda ne yapmak gerekir?

zm

20 Kasım 2008 15:10  
Blogger hayatvereninkulu dedi ki...

hemde simsiyah ve kapkaranlık.

20 Kasım 2008 18:08  
Anonymous Adsız dedi ki...

gökkuşağı...
rengarenk...
bakan gözlerin kafasını çevirip bir daha baktığı renk çemberi...
hep de öyle kalacak gökkuşağı ve bilirsiniz ki gökkuşağı; yağmurdan sonra çıkar... yağmur yağar; yıkanır ortalık, küçük melekler dökülürler damla damla,rahmet olur düşerler birer birer toprağa ve işte o anda belirirse bir güneş ve aydınlanırsa ortalık, gökyüzü bağlar en güzel kuşağını;adına der:gökkuşağı...

cümbüş cümbüş renklerde bir de siyah olmuş ne farkeder ?! hem siyah olmasaydı beyazın kıymetini anlamazdık değil mi? böylelikle diğer renklerin de kıymeti belli olmuyor mu?
şükür sebebi bence o siyah, inanlar için kurtuluşa vesile..
-----------------
“Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıklarla deneriz. Sen sabredenleri müjdele! Onlar öyle kimselerdir ki, başlarına musibet geldiğinde, ‘Biz Allah’a aidiz ve vakti geldiğinde elbette ona döneceğiz’ derler. İşte Rableri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlardır. Hidayete erenler de ancak onlardır”(Bakara, 155-157).
------------------
hayat da başımıza gelen herşeyin bir cezası ya da mükafatı vardır; öyleyse siyahlarda sabredelim ki inşallah mükafatlanan biz olalım..
ya hayatımız da hiç siyah olmasaydı; eskilerden sahabe efendilerimiz başlarına bir sıkıntılı hal gelmediğinde üzülür "bir hata mı ettik" derlermiş (tam doğru ifade edememiş olabilirim), aynen böyle bizler de hayatı her rengiyle yaşamalıyız.her renge karşı genişlik göstermeliyiz...

her rengin hakkını vererek yaşamak nasip olsun bizlere.
karanlıklarda da aydınlıklarda da sabredenlerden olmak duasıyla...

KeLeBeK...

20 Kasım 2008 19:47  
Anonymous Adsız dedi ki...

KeLeBeK,

Allah (CC)razı olsun..
o gökkuşağının içerisindeki siyahlıktan, üzüntü duyanlardandım ben de. bu açıklamayla hafızamızı yenileyip, bizlerin bu mükafattan yararlanmamız gerektiğini hatırlattığın için teşekkürler..

"her rengin hakkını vererek yaşamak nasip olsun bizlere."
AMİN..
Abdullah

20 Kasım 2008 23:21  
Blogger hayatvereninkulu dedi ki...

amîn inşâllah

21 Kasım 2008 00:58  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Altının değerini sarraftan sormalı."
Karanlığın ne demek olduğunu da karanlığı bilenden sormak lazım.çünkü o bilir ki; karanlık örter herşeyi,gizler bütün renkleri.Ama sabır etmek var derse; kâr eder; hem bu dünyada hem ahirette nimete kavuşur.
bizde geçmişizdir karanlıklardan ve geçmekteyizdir. düşünmekteyizdir ; her karanlık gecenin bir sabahı olduğunu.işte böyle anlarda uzanan bir el;söylenen bir çift söz vesile olur bazen bir ışık hüzmesini görmeye...görebilmek..Görmeyi nasip eyleyen nereye vesile kılmıştır bilinmez...
Karanlık gecelerin aydınlık sabahlara dönüşmesi, siyahın beyaza dönmesi dileğiyle..
teşekkür ederim.
KeLeBeK...

21 Kasım 2008 13:41  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Karanlık gecelerin aydınlık sabahlara dönüşmesi, siyahın beyaza dönmesi dileğiyle.." Yazdıklarınız okudum. İstifade denlerden olurum inşaallah. Allah Razı Olsun.. Amin..

zm

21 Kasım 2008 16:27  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

İşte, O an.

Kaç gündür bu sözü düşünüp durdum. Bloğa yazmak için not almıştım, günler önce. Nasip, düneymiş. İyi ki de yazmışım diyorum şimdi. Bu kadar güzel yorumlar ile karşılaşacağımı ummuyordum doğrusu.

Hayatın neşesi, belki de böylesi bir beklentisizlikte gizlidir dostlar.

Hiç ummadığınız bir anda, beklemediğiniz bir anda; hayat karşınıza bir sürpriz ile çıka gelir. Onu, uzaklardan hissetmişsinizdir; kalbinizin bir yarısında, o varmıştı sanki de, yoktu önceden gibi olursunuz, onunla karşılaşınca.

Sevinirsiniz !

Hayatın güzelliği, işte bu olsa gerek dostlar.

İki yanağımız, ellerimizin arasında mâtem tutuyorken.. yalnız.. ve, yine bahtsız bir gurûb vakti.. karanlığa karışmakta iken, mâbedimiz.. birden bire, zaman durmuştur bizim için.

Dün, bugün, yarın kalmamıştır artık. Mutluyuzdur, çünkü.. .

Yedi Renk
K. Mızrak

21 Kasım 2008 18:09  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ ZM, Melek Özbaş, KeLeBeK, Abdullah

Kıymetli yorumlarınız için, mukabelede bulunamdan önce, ben de bir yorum yazayım dedimdi :))

Sizlere şuân itibariyle cevap yazamayacak durumda olduğum için beni affedin lütfen.

Eğer affetmiyorum diyorsanız :) siz bilirsiniz tabii :P

Şimdilik, huzûrlarınızdan ayrılıyorken, hepinize de; gök kuşağı ile bezenmiş gönüşli bir bir gök kubbe diliyorum efendim.

Duâlarım kabul olur, inşâ âllah :)

Âmin.. .

Artı Bir
Mızrak


-:- -:- -:-

Ps .1

Abdullah bey, ev sahibi olarak, ben de bir teşekkürü hak etmiyor muyum acep :)

Ps .2

KeLeBeK.. cevabımı okudun mu, bir not bırak lütfen ?

[ Klik ]

Ps 3.

Melek hanım.. ya siz ?

[ Klik ]

21 Kasım 2008 18:19  
Anonymous Adsız dedi ki...

kazim bey,
her halukarda teşekkürün en büyüğü sizedir.
KeLeBeK,
bir tane teşekkür alıyorsa, siz zincirleme alıyorsunuzdur;)

ama ne yazık ki, bu teşekkürler size azgeliyor olmalı ki, hep gitmekten bahsediyorsunuz..
yoksa başka yerlerde çok yoğun teşekkürler mi, yada büyük şahısların mı, teşekkürlerine nail oluyorsunuzda, burayı terkketmeyi düşünüyorsunuz..? :)

21 Kasım 2008 19:33  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Peki içinde bulunan siyahlık.. Sanki tamamı gibi gelir ya bazen.. Bu durumda ne yapmak gerekir?"

"hem de simsiyah ve kapkaranlık."

@ ZM, Melek Özbaş

Bir gün, öleceğimi düşünüp, karanlığa büs bütün bırakıyorum kendimi. Daha ne kadar, istiyorsun diye soruyorum Tanrıya ? Daha ne kadar bedel ödemeliyim ? Ben buradayım, yetmiyorsa hâlâ, ben buradayım. Karanlıkta kalmamı istiyorsa Tanrı, ve aydınlığa çıkmama izin vermiyorsa; bundan, kendisi utanmalı !!! Ben utanmıyorum... .. .

Aynıyla Vâki
Kâzım Mızrak

24 Kasım 2008 18:39  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ KeLeBek

Günahkar bir insan, benim gözümde, kıymetlidir. Öyle ki, günahlarına karşı üzüntü duymaktadır. Keşke demektedir, böyle olmasaydı. İşte bu insan, kötüyü görmüş, ve iyiyi aramaya koyulmuştur. Her kim, bu kimseyi hakir görürse, o kimse, alçaktır.

Bir de, iyiliğin içinde, iyi kalanlar vardır. Bu kimseler, kötülüğe meyl edebilirlerdi. Ama, kendilerini muhafaza etmişlerdir. Bu kimseler de, gözümde, güzel insanlardır. Sevgime lâyık kimselerdir.

Bir de, iyiliğin içinde olup, kötülüğün içinden geçmemiş kimseler vardır. Böyle kimseler, kötülüğü görse, kötülüğe karşı muhabbet beseyeceklerdir. Bu kimselerden olmamayı, o kadar isterim ki ! Ve, tabii, karşılaşmamayı.

Bir de, kötülüğün içinde yaşayıp, kötülüğe karşı mahkum olanlar vardır. Çıkamazlar da, kalamazlar da! İki arada, bi derede; debelenip dururlar. Böylelerine karşı da, bir şefkat hissi duyarım. Onlara, iyiliği hakıyla anlatan olmamıştır. Onlar da, iyiliğe küsmüşlerdir.

* * *

Gökkuşağından bahis açıldı ya ?

Kötülüğü, siyah olarak görürsek, iyiliği de renkler; ben de, böyle bir yazı yazarım işte :)

Bir sonuca çıkamadım ama :(

* * *

Ps.

Verdiğiniz âyet için, çok teşekkür ederim. Sineme nüfuz etti. Teselli buldum. Demek ki dedim: İnananlar ile, inanmayanlar; hiç bir olur mu ?

Sabredip, tevekkül kılanlar.. bir gün, göz yaşlarının karşılığını bulacaklardır inşâ Allah. Söyler misin.. onları, Tanrıdan başka kim anlayabilir ?

Öyleyse.. neden, niye, niçin bu anlatma ve anlaşılma kavgası. Bırak, herkes bizi kötü bilsin..

Şöyle bir söz hatırlıyorum: Bir kimse Allah'ı dost edinmişse, bütün dünya ona sırtını dönsün, ne çıkar!

İşte bu düstur ile, sabredenlerden olalım efendim. Başka dostlar edinmeye mecbur değiliz.

Bir karanlıkta kalmış isek, sesimizi duyacak, ilk kimdir ?

* * *

"her rengin hakkını vererek yaşamak nasip olsun bizlere."

Siyahın hakkı, tevekkül; beyazın hakkı, şükür olsa gerek.

Tevekkül
K. Mızrak

24 Kasım 2008 19:18  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Karanlık gecelerin aydınlık sabahlara dönüşmesi, siyahın beyaza dönmesi dileğiyle.."

@ KeLeBeK

Âmin, inşâ Allah.

24 Kasım 2008 19:23  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"ama ne yazık ki, bu teşekkürler size azgeliyor olmalı ki, hep gitmekten bahsediyorsunuz.."

@ İsmini, bize söylemeyi unutan misafire.

Hep gitmelerden bahsediyorum, değil mi?

Alışamadım buralara, ondandır. Bu dünya, bana göre bir yer değilmiş diyorum, her gece yastığa başımı koyduğumda.

Teselli buluyorum, yalnız olmadığıma inanıyor olmakta: Ve diyorum, bir gün.. vuslata ereceğim, inşâ Allah.

Yoksa, bu sabır niye (!)

Artı Bir
Mızrak

24 Kasım 2008 19:48  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Siyahın hakkı, tevekkül; beyazın hakkı, şükür olsa gerek"

Bir dostum dedi ki gecenlerde; "İnsan yalnızca sabır ile imtihan olunuyorken, aynı zamanda şükür ile de olunuyordur. Çünkü sabretmesi gerekn şeyden daha kötü durumda bir sabır imtihanı içinde olanlar vardır ve şükretmelidir.."
......
İnşaallah dua edelim.. Allah c.c tüm sıkıntıda olanları bu halden berrak bir ferahlığa eriştirsin..
"Neyse ki bir silahımız var şeytan karşı" dedi bir Allah dostu.. "Dua!"

zm

24 Kasım 2008 19:55  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Bu dünya, bana göre bir yer değilmiş diyorum,"

bende aynen öyle düşünüyorum.. sizinle tek farkım; O yüce varlığa serzenişte bulunamam.. bulunacak duruma gelebilmek için, daha çok çaba harcamam gerektiğini bilmemdir.
rabim cümlemize hayırlı vuslatlar nail eylesin ..

Ps .1
bu arada ben abdullah


"; bundan, kendisi utanmalı !!! "

herkesin tanrıyla arasındaki diyalog samimiyet farklıdır ..;)(bunu bildiğimi zanediyorum)ama şunu da belirtmeden edemiyorum.. çoğu zaman ben, kültürüme kültür katmayı borç bilirim ..:)ve diyorum ki, sizinki de ağır bir serzeniş olmuyor mu? ;)

Abdullah

25 Kasım 2008 00:10  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"..ve diyorum ki, sizinki de ağır bir serzeniş olmuyor mu?"

@ Abdullah

Hoş geldiniz efendim :))

Kantarın topuzunu biraz kaçırmışım gibi görünüyor :) Affedin, ki, kalplerinizi, benim bu isyânvari sözlerimle meşgul ediyorum :)

Bir yönden tamamen haklısınız. Diğer yönden diye söze başlayayım mı diye de düşünüyorum açıkcası. Kendimi savunmayayım diyorum :)

Size karşı, kendimi savunma(ma) gerek var mı acaba Abdullah bey :)

Bu blog, eğer, hep, güzel ve şatafatlı yazılar ile dolu olsaydı, bir destan olurdu :) herkes de, muhabbet beslerdi zât-ı âlî 'me :)

Aralara, böylesi, necâsetten mütevellid yazılar serpiştiriyoruz ki; dost, düşman belli olsun ;)

Dost dediğiniz, gelir ikâz eder, düşman dediğiniz, gelir bahâne eder :)

İş bu hâlde, beni, nefsî davrandığım münasebetiyle uyardığınız için teşekkür ederim.

"De ki: Ey kendilerini aleyhinde aşırı giden kullarım , Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü o çok bağışlayan, ve çok esirgeyendir." (Zümer Sûresi ayet:53)

Ellebette.. isyân çare değildir efendim, bize bunu hatırlattığınız için, Allah sizden râzı olsun.

Allah'ın hesabı, bütün hesapların üzerindedir. Biz böyle inanıyor; bu düstûr ile de, gücümüz yettiğince sabrediyoruz.

Âmin.. .

Tevekkül
K. Mızrak

25 Kasım 2008 18:38  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ ZM

Genellikle sağlığın kıymetini bilmeyiz, ZM. Sigara, alkol, ve sair kötü alışkanlıklar ile onu yıpratırız

Çok uyumak, tembellik de öyle. Bedeni.. hem madden, hem de manen yıpratır.

Şimdi, her şey kötü olabilir. Ve lâkin, yarın? Her şey değişebilir hayatımızda.

İşte bu sebepten dolayı, sağlığımızı korumalıyız. Yarın, her şey güzel olduğunda, biz, güzel olandan mahrum kalma(ma)lıyız.

Şükür, böyle bir şey olsa gerek: Düne kızıp, yarını harap etme 'mek ! Mâziye kızıp, âtiyi yakma 'mak.

İleri Bakış
K. Mızrak

27 Kasım 2008 18:26  

Yorum Gönder