8 Kasım 2008

...

9 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Levh-i Mahfuzdan odan olsa yine boş.. yine boş..

zm

9 Kasım 2008 11:20  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ ZM

Ne demek istediğini anlayamadım ZM. Levh-i Mahfuz kavramını da açıklarsan, sayende öğrenmiş olacağız.


.: Ps .:

Bir umutsuzluk tuzağı bu ? Çok geçtim bu yoldan, bilirim. Her seferinde düşüp, bir yanımı incittim. Bir umutsuzluk tuzağı bu? Tanırım onu. Yakinen tanırım. Bir umutsuzluk tuzağı bu: Ruhun yalnızlık hisi ile kıvranır. Sanki koskoca âlemde bir unutulmuş sen kalmışsındır. Bir umutsuzluk tuzağı bu. Ona takılıp düşmeyen hiç yok gibir. Çoğu.. düşüp, kalkamaz yerinden. Düştüğü yerde feryad figan ömrünü tüketir. Pek azı da, kalkıp; ardına bakmadan yoluna devâm eder. Bir umutsuzluk tuzağı bu. Hayata küsersin. İsyan edersin. Kendi varlığını delil sayıp, varlığın kudretini idrak edemezsin.

9 Kasım 2008 14:34  
Anonymous Adsız dedi ki...

Levh-i mahfuz,olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programı.. ( Bir diğer ismi de yaz-boz tahtası) Allah c.c. dilediğini buradan siler, değiştirir, yazar..
Şu linkten :http://www.sorularlaislamiyet.com/subpage.php?s=article&aid=2513 ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz..

zm

9 Kasım 2008 14:55  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Kendi varlığını delil sayıp, varlığın kudretini idrak edemezsin."

"Levh-i Mahfuzdan odan olsa yine boş.. yine boş.."

Üç nokta, "hiçbirşey söyleyemiyorum" ifadesi gibi geldi bir an.. Hiçbirşey söyleyememenin altındaki hikmetti bu..

Muazzam Kudretin varlığı idrak olunduğunda; Levh-i Mahfuzun içerisinde olup da, olayları ayan beyan görsen dahi; değişen hiçbir şey olmayacaktır çünkü..

Çünkü işte o zaman hiç birşey ve hiçbir şey söyleyemeyecektir insan.. Söyletildiğinin bilincinde olsan da, önce ne söyleyeceğini şaşıracak, sonra O'na bırakacak ve yine O'na bırakacaksın.. Sonra..

Sonra kimi kime bıraktığını göreceksin. Utanacaksın..

İllâ hiçlik..
ve sadece O c.c

zm

9 Kasım 2008 15:08  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Üç nokta, "hiç bir şey söyleyemiyorum" ifadesi gibi geldi bir an.. Hiç bir şey söyleyememenin altındaki hikmetti bu..

@ ZM

- Harika bir ilişiklendirme ! Ders alabileceğimiz bir anlatım. Bu meseleyi, böyle bir kapsamda değerlendirmemiştim.

- Ekrana bakıp da, benim burada ne işim var yaa Hû şeklinde içlendiğim zamanlara işaret eder üç nokta 'lar.

- Öyle zamanlarda, sükûneti tercih edip, söylenecek çok söz varsa da; susmalı diyorum kendi kendime.

- Susmalı. Olup bitenleri anlamak için susmalı. Hep biz konuşursak, başkalarınca konuşulanları dinleyemeyiz, duyamayız. Öyle olunca da; hatalarımızı, yanlışlarımızı göremeyiz.

- Buna basîretli olabilmek diyelim. İleride bizi neyin beklediğini sezebilmek için, ardımızda bıraktıklarımızı çözümlememiz gerekir. Yoksa, yürüdüğümü zyolda; ardımızda bıraktıklarımız karşımıaz çıkıp ayağımıza dolanabilir.

- Ve, hiç hesapta yok iken düşebiliriz.

- Eğer.. durup; ne hâlde olduğumuza bakmaz isek; ne yöne gittiğimizi de bilemeyiz.

- Farz-ı misal.. karşımızda bir ayna var; bu aynayı da, dünya olarak tasvir edelim. Durup.. aynaya, yâni dünya mekânına baktığımızda; karşımızda, kendi varlığımızı görürüz.

- Böyle zamanlar, halvet zamanlarıdır; inziva zamanlarıdır.

- İnsan, seyru sülûkunda böylesi iç hesaplaşma süreçlerini yaşamalıdır derim.


- (Zaten herkes yaşıyordur. Fakat, bunu bilinçli yapmalı. Cehalet sahibi bir kimse, iç muhasebesini yapıyorken; ne derece doğru olan sonuçlara varabilir ki!)

- Aksi hâlde, bir gün, geri dönüp, mecburen hesaplaşması gerekebilir.

- Bu da, seyru sülûk yolundan, yâni kemâle erme yolundan alı konmak anlamına gelir diye düşünüyorum.

- Hülâsa ile.. .

- Emîn adımlar ile mesafe kat etmek istiyorsak ahir zamana, her adımda, ben ne yapıyorum diye fikrini ve zikrini yoklamalıdır insan (!)

- Acaba, bir uyum sorunu var mı ? Kalbinin söylediğini.. dil ile, ikrar edebiliyor mu ? Yoksa.. dili başka, kalbi başka mıdır ?

- Böylesi muhasebe zamanlarında, insan, susuyor; ve konuşası gelmiyor ZM.

- Hâl böyleyken.. vicdân, huzûr istiyordur: Kavga, değil.

- K. Mızrak

9 Kasım 2008 19:21  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Susmalı. Olup bitenleri anlamak için susmalı. Hep biz konuşursak, başkalarınca konuşulanları dinleyemeyiz, duyamayız"

Olup bitenleri anlamak da gerekmiyor.. Herşey zaten olmuş ve bitmiş.. Mesele yok ki anlamamız gereken..

Konuşursak, Allah'ın bize hâl dili ile konuşturduğu kainatı(başkalarınca konuşulanları)duyamayız.. Bu da Rahmetinden.. Yoksa bizim bilgilenmemiz, duymamız ya da duymamamız birşeyi değiştirmiyor.. Herkes bir plan yapıyor. Ancak geçerli olan ve işleyen tek plan var.. O'nun c.c planı.. Hepsi bu..

Belki de sadece 'aynaya bakmamız' gerekiyor. Ben ne yapıyorum dememiz, 'dilim ile söylediğim şeyi kalbime indirebilmiş miyim'i tefekkür hâlinde olmamız gerekiyor.. Kalpte ciddi tefekkürle hissetmediğimiz şey, yaşanmamışlık oluyor çünkü. Dilde kalıyor, sûrette kalıyor. Yapmacık kalıyor. İçten gelmiyorsa, oturmuyor üstüne.. Kabul görmüyor. Samimi bulunmuyor..

Yaşıyoruz ama, öyle işte.. 'Ben şunu hissettim, ben bunu biliyorum'lar ile cahilliğimizi ve rezilliğimizi ortaya koyuyoruz. Oysa ki; biz olmadan da bu devran dönüyor. Madem ki bizi yaratmış.. O halde, neden O'nun iradesi ile iş görmüyor bu kalp? ve neden O kulba kâh yapışıyor kâh bırakıyor?

Herşey zaten olmuş ve bitmiş.. Mesele yok ki anlamamız gereken..

İllâ hiçlik.
Hiçlikten de utanma belki de..

ve sadece O c.c

Sadece O c.c.

zm

10 Kasım 2008 02:08  
Anonymous Adsız dedi ki...

Belki güneş bi gün ikimiz için doğar
Belki korkuları hayallerimiz boğar
O masal günü gelinceye kadar
Susuyorum , susuyorum
Susadıkça yüzün düşer aklıma
Korkar oldum düşlemekten
Adını anarım çoğalır sesim
Konuşmaktan düşünmekten özlemekten

Gel bak bir elimde gökyüzü var hala
Ötekinde kayıp giden yıldızlar la la
Korkularda benim umutlarda
Beni bırakma

Kimse kimsenin herşeyi olamaz-mış
Di'li geçmişten tek yaramsın sen
Sensiz kimsemiyim kimsesizmiyim hiç bilmem ,
Bilmek istemem hatta düşünmem

Gel bak bir elimde gökyüzü var hala
Ötekinde kayıp giden yıldızlar la la
Korkularda benim umutlarda
Beni bırakma
..............
KeLeBeK...

11 Kasım 2008 15:56  
Anonymous Adsız dedi ki...

merhaba,
bir önceki yorumda söylemeyi unuttum; yukarıdaki sözler Feridun Düzağaç'a ait.. kimbilir belki de o bu sözleri yazarken,bu şarkıyı söylerken; üç noktayı düşünmüştür..
KeLeBeK...

11 Kasım 2008 16:06  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Belki, güneş bi gün ikimiz için doğar. Belki, korkuları hayâllerimiz boğar."

@ KeLeBek

Ya, umutlar da tükenirse ?

12 Kasım 2008 12:51  

Yorum Gönder