20 Kasım 2006

Cimâ - Eşsinsellik - Fuhûş

Cimâ: Cinsi Temas. / Eşcinsellik: Kişinin cinsel ilgi ve isteğinin kendisiyle ayni cinsten kişilere dönük olduğu cinsel yönelimin adıdır. / Fuhûş: Çirkin hareketler, büyük günahlar. Haddini aşma; kötülük; namusa aykırı hareket.

Kelime anlamlarını ifade ettikten sonra konuya başlayalım, zira neden bahsetiğimiz de daha bir anlaşılır olsun.

İnsan doğası, türün devamlılığını sağlamak adına özelleşmiş bir yaratıkdır. Bu konuda erkekler farklı ve bayanlar da farklı bir şekilde tasarlanmışlardır. Erkek birey sperm denilen hücrelerin üretimi, bayan birey ise yumurta denilen üreme hücrelerinin üretilmesinden sorumludur.

Üretilen hücreler cinsi temas münasebetiyle bir araya gelirler, nihayetinde her iki tarafın genetik kodları birleşir, ve yeni bir insanın fiziksel varoluşunun temelleri atılmış olunur.

Cinsi münasebet cimâ olarak bilinir.

İslâm bu eylemi helâl dairede meşrulaştırmıştır, harâm dairede ise gayri meşru olarak kabul etmiştir. Bu açıdan konuya yaklaştığımızda, cimânın yasaklanmamış olduğunu anlıyoruz. Çünkü türün devâmlılığını sağlamak bir bakıma ibadet şeklinde değerlendirilmektedir.

Cimâyı yasak hâlâ getiren sebepler de vardır. Gayri meşru ilişkiler bu grup içersinde ele alınır. Bir bayan ya da erkek; nikahı altında olmayan kimse ile cinsi münasebette bulunamaz; bırakın böyle bir eylemde bulunmayı göz ile taciz etmek dahi harâm kılınmıştır.

Toplumun düzeni, sağlığı, refahı düşünülünce gayet mantıklı görülüyor açıklama.

Şimdi cimâ ne için var onu düşünelim. Türün devâmlılığını sağlamak için!!! Zevk için mi, hayır!!! Peki zevk bu işin nesi??? Şükre vesile bir ikrâmıdır!!!!!!

Şimdi, eşcinselliğin konu ile alâkasını irdeleyelim.

Eşcinsellik bu işin fuhuş dairesindedir!!! Zira eylem tamamen nefsi bir yönelim ile gerçekleşmektedir, amaç türün devâmlılığı değildir!!! Zevk almak, haz duymaktır amaç!!!

Fuhuş denilince, akla halk dilindeki mana gelmesin diye yukarıya kelime anlamı yazılmıştır. Bi zahmet okuyun..

Konuyu kısa ve öz kesiyorum, soru gelirse kendi düşüncelerimi ifade etmek adına yanıtlarım. Ve şunu da ekliyorum; sataşma yok hiç kimseye; gayemiz bildiklerimizi paylaşmaktır...

Kâzım Mızrak

19 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

eşcinselliğin de bir imtihan olabileceğini hiç düşündün mü? ya birgün bir Yusuf'a aşık olursan ne yapacaksın?

20 Kasım 2006 19:12  
Blogger zalim ve cahil dedi ki...

imtihan varsayalım, ve problemlerimizi çözmeye hevesli olalım. bilmediklerimiz var, öğrenelim.

eşcinselliği psikolojik bir durumun eğilimi olarak görüyor ve bu konunun her ayrıntısı ile konuşulmasını diliyorum.

ben de içinde bulunmaya çalışcam yazışmaların

saygılar

20 Kasım 2006 22:23  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Debra

Neye muhalefet ettiğinizi anlayamadım efendim.

Ben eşcinselliğe karşıyım, fakat vuralım kıralım demiyorum. Konuya karşı hassasiyetimi gösteren, ve ilgimi ifade eden bir yazı hazırladım.

Bu yazıda, kardeşlerimize nasıl yardımcı olabilirim sorusuna cevap arıyordum.

Bakış açınızı biraz değiştirirmenizi bekliyorum sizden.

Yoksa iletişim kazası yaşamamız an meselesi!!!

Bıraktığınız yorumu tamamen posta ile alakasız buluyorum, ve bu meyanda şöyle cevap veriyorum size:

***

Evet, eşcinsellik de bir tekamül sürecidir. Tanrı kullarını sizin imâ ettiğiniz gibi sınava tabi tutmaz.

Tekamül denilen bir mekanizma ile karşı karşıyayız, yani bilineni yaşama süreci. İnsan yaşadıkça öğrenir, ve öğrendikçe olgunlaşır.

Evreler arasında basamak atladıkça da ilâhi sistemin gerçeklerine yaklaşır...

Her insanın tekamül süreci farklı farklıdır; kimisi gay olur, kimisi lezbiyen..

Hiç kimseye sözümüz yok kardeş, bize anlatmak düşüyor!

Afferin, iyi yapıyorsunuz mu diyelim. Yanlışa yanlış diyeceksin, doğruya doğru...

Şu Yusuf bensetmesine de söyleyecek sözüm yok; duygusal bir somutlaştırma, bugünü konuşalım.

Eğer tartışmayı duygusal edebiyata dökecekseniz, bu işin içinden çıkamayız!

Şiir de yazarız kardeş, ama burası yeri değil... Başka bir zaman....

20 Kasım 2006 22:39  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Alıntı

[Bağlantı]

###############################

@ Gay Kedi

Efendim, bloğumda eşcinsellik konusuna ilişkin bir yazı var.

İlginizi bekliyorum sizden.


.:.: Bağlantı :.:.

"Cimâ - Eşsinsellik - Fuhûş"

Konuyu savunmak mı istersiniz, yoksa realite çerçevesinde mi kalacaksınız bilemem.

Lâkin, tartışma konusu hakkında bilinç kazanabilmemiz adına bir yorumda bulunursanız şahsen memnun olurum.

***

Buradaki yorumlardan bir derleme yapabilirsiniz bizim için meselâ. Tabi bu durumu, her zaman olduğu gibi kaynak göstermek suretiyle ifade edin lütfen...

Üslubumuza karşı da ayrı bir eleştiri getirebilirsiniz.

Kimi misafirlerim sataşma olarak algılıyor olabilir başlığı, ve işlediğim konuyu.

Zamanlamayı size bırakıyorum..

Saygılarımla,

####################################

[Bağlantı]

Alıntı

20 Kasım 2006 22:57  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Dünyadan

Hoş geldiniz efendim, katkınız için teşekkür ederim.

Yorumunuzu çok beğendim, harika!

***

Diyorsunuz ki, problemi çözmeye hevesli olalım.

Bilmediklerimiz var, öğrenelim!

Aynen biz de öyle düşünüyoruz.

***

Psikolojik bir durumun eğilimi demişsiniz, burada farklı bilgileri savunmaktayız sanırım.

Ben öteden beri problemi hormonlara bağlıyordum...

***

Bu yazı, esas olarak bir çözüm önerisi olarak ortaya çıktı. İmân etmiş bir insan, eşcinselliğin yanlış bir yol olduğunu kabullenir, savunmaz.

Savunsa da, biliyorum ve yanlış yapıyorum diyerek savunur.

Ama, Allah bizi de böyle yaratmış, bizler de üçüncü bir türüz diye savunuyorsa eyvah!!

Yani, kardeşlerimizin vicdanına hitap etmeyi bir metod olarak benimsemekteyim efendim..

***

Gay Kedi kardeşimiz konu hakkında kültürü ve birikimiyle konuyu bloğunda sürekli tartışmakta.

Ben de onu kendime dost bir rakip olarak görüyorum. Hiç kimse birbirini ikna etmek durumunda değil, tartışalım; herkes fikrini beyân etsin.

Kişi kendi içinde kabullenmelidir gerçeği, aksi halde bir zorlama dayatma olur ki; bu da zorbalığa zulme girer.

Biz Müslümanlara da zorbalık yakışmaz, hoş görü yakışır..

Sevgi ve duâ ile..

20 Kasım 2006 23:15  
Blogger gaykedi dedi ki...

sevgili Mızrak Bey, sizinle hemen hemen genel hatlarıyla konuyu konuştuk fazla söyleyecek şeyim kalmadı.....Çocuk yapmak ve neslin devamı konusunda benim söyleyebileceklerim, insanlık hangi devirde sadece çocuk yapmak için seks yapmıştır ki ? Hetoroseksüellere gördüğümüz zaten çoğunlukla üreme amacı dışında yapılan seks yapma hakkını eşcinsellere çok görmeyelim çünkü bizde de tanrının verdiği sizinle aynı nefs var (ah o yokmu o) ...buradan başka bir konu açılır ki buda seksin eşcinsel olsun, heteroseksüel olsun aşkten sevgiden öte sadece hayvani şehveti duygularla her önüne gelenle mi yapıldığı noktasına geliriz ve karşımız da zina tanımını buluruz...

sitenizden tıkladığım link beni Ahmet Hulisi Bey'in sitesine götürdü...Duymuşluğum vardı ama genelde islam için benim güvendiğim referansım Yaşar Nuri Öztürk oluyordu, gerçekten etkilendim* (konuyu biraz dağıtıyorum ama kusura bakmayın) zinanın kul hakkından, kalp kırmaktan, dedikodu ve fesattan ve daha pekçok günahtan daha az günah olduğunu kaynaklarıyla** okudum...Yani eşcinsellik islama göre en fazla günah olarak zinaya giriyor***...

nisa suresi

15-) Kadınlarınızdan (eşcinsel) fuhuş yapanların aleyhlerine sizden dört şahid getirin... Şayet (o fuhşu yaptıklarına dair) şahidlik ederlerse, ölüm onları vefat ettirinceye kadar yahut Allah onlara (çıkar) bir yol oluşturuncaya kadar onları evlerde tutun.

16-) Onu (eşcinselliği) sizden iki erkek işlerse, onlara eziyyet**** edin... Şayet tevbe edip (hallerini) ıslah ederlerse, artık onlardan vazgeçin... Muhakkak ki Allah Tevvab?dır, Rahıym?dir.


Allah hem eşcinsel olarak bizleri, hemde bizim üzerimizden sizleri deniyor Mızrak bey...sevgiyle kalın, nice muhabbette görüşmek üzere....


*Özellikle Tanrıya inanan birisi olarak mantığımda beni götüren nokta tekamül-reenkarnasyon...(kafamda birsürü oturdamadığım tek yaşam- tek sınav, eşittir sonuç, ya cennet yada cehennem)...Biraz daha bu konuyu araştırmak isteyince karşıma çıkan oldukça dağınık ve karmaşık hint-budist-modern ruhçuluk inancı...Diyeceğim Ahmet Hulisi Bey bu konuda oldukça etkileyici toparlayıcı, üstelik ortada bir dağınıklık yok çünkü Kuran var....

**?Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz.? [İbni Ebid-Dünya, Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ. Şarani, İ. Gazali.......(çok kısa olarak alıntılıyorum, konu oarada çok daha teferruatlı işlenmiş)

***eğer bazı hadislere güvenirsek ki hadisler ve islam zaten başlı başına derin bir konu bu konuda idama kadar giden daha sert ifadeler çıkarabiliriz...

****burada ki eziyeti islamın işkenceye onayı olarak tabiki düşünmüyorum, psikolojik baskı telkin olarak algılamak istiyorum....(yada psikolojik tedavi ama daha bulunmadı)

ve bir ekleme, islam ve eşcinsellik konusunda Heraklese verdiğim cevap, belki sitemde gözünüzden kaçmıştır...

-----------------------

islamda eşcinsellik günah mıdır evet bir kesim müslümana göre çok büyük günahlardan birisidir ama bunlara görede günahın oluşması için cinsel ilişki yada türevleri gerekir yoksa bir erkeğin bir erkeğe aşık olması günah değildir,

bir diğer kesim eğer sadece şehveti duygularla değilde aşkla sevgiyle tek eşli yaşayarak cinsel ilişki dahil eşcinsel ilişkilerin günah olmadığını iddia etmektedir ( hemen bir parantez sizinde belirttiğiniz gibi evet açık açık genelde çoğu kuran tefsirlerinde yazıyor günah olduğu, ama etrafta o kadar değişik hocalar ve tefsirlerde varki, her insan aradığı yada inanmak istediği bir konuda istediği gibi bir yorum bulabiliyor bulamasa da kendi yorumluyor yada işine gelmeyenleri görmezden geliyor ),

bir diğer kesim günah olduğunu bildiğini ama nefsine hakim olamadığını söyleyerek tanrının inşallah belki onu affedeceğini dileyerek yaşıyor eşcinselliğini...bu söylediğim üç görüşte müslümanlar içindi..

ben kendimi tanrıya inansamda dinler konusunda agnostik (şüpheci) hissettiğim için,ne müslüman değilim diyebilirim nede müslümanım...aynı zamanda ne tam hristiyanım nede değilim...benim bütün dinlere yaklaşımım böyle...bütün dinler konusunda meraklı şüpheci ve sorgulayıcıyım..ama tabi müslüman değilim diyebilirim*,zaten bu fikirlerimle dışarıdan bir müslüman gözüyle bakınca müslüman olarak gözükmediğimin de farkındayım, hem bu sizin için kafanızda beni tanımlamanızda daha yardımcı olur...yani benim bu konuları kurcalamam daha çok meraklı kişiliğimden ve öğrenmeye olan açlığımdan...yoksa benim yargılarım düşüncelerim için din bir kriter değil..umarım yeterince açık olmuşumdur bu sefer...görüşmek üzere...

* Tanrıya yada herhangi bir dine inanmanın yada inanmanın ( ateist,agnostik, yada herhangi bir dinin) tanrının gözünde önemli olduğunu bunun için insanları cezalandıracağını düşünmüyorum, bence tanrının insanlar için daha önemli kıstasları kriterleri var diye düşünüyorum...

not...evet nur cemaati şu an ülkemizdeki en örgütlü en çalışkan en eğitimli entellektüel islami grubu oluşturuyor...gittikçe daha da yumuşuyorlar demokrasiyi özümsüyorlar sanki...bu konuda bir yazım vardı işte link mutlaka okumalısınız..

http://gaykedi.blogspot.com/2006/08/zaman-gazetesi-ve-gayler-kac-sene.html

21 Kasım 2006 00:38  
Blogger zalim ve cahil dedi ki...

Mutlak doğru ne "o"dur ne "bu"dur, Mutlak doğru "Kuran"dır, "Hak"tır ve eşcinsellik Kuran'da açık ve net yasaklanmıştır.


Sayın Gaykedi, günahlarımızı terazilerle tartıp üç gram oraya beş gram buraya hesabıyla, neleri işlesek hangisinden az, neleri işlesek hangisinden fazla diye yaşamımızı sürdüremeyiz.


Doğru olduğuna inanıyorsanız niçin ölçütlere sıkıştırıyorsunuz? yaşayın gitsin..

ama değil, bunu siz de biliyorsunuz. o zaman ben bildiklerimi anlatayım siz de bize bilmediklerimizi açıklayın ki bilelim.

İnsanlık tarihi böyle bir meylin bir topluluğu naıl felakete uğrattığını gösteriyor.

Yaratılan şey insan fıtratı ve Yaratan da Rab dir. Terbiye eden Rab, bedene huzur bulacağı meyil duygularını da koymuş ama aynı zamanda hayvani hislerle iradesiz bir şekilde yanlış yaklaşımları da insanın yaşayabileceğine ihtimal vererek bunların önüne geçmek için helal dairesinde fıtrata lazım olan her şeyi meydana getirmiştr.

eşcinselliği yaşayan ve yaşadıkça savunmak zorunda olan bir çok kişinin demeçlerini okudum. yürekten inandığım bir şey var.

"yapılarındaki bu yanlış meyil kesinlikle ve kesinlikle (kendilerine itiraf edemeseler de) derinlerinde saklı ve devamlı olarak onları huzursuz eden bir sıkıntı ve düşkünlükle ve hatta boşluk duygusu olarak ortaya çıkmakta.

dikkat edin! genellikle bir güven duygusu ve hatta sevmek sevilmek sadakat gibi duygular çift!leri birbirine bağlayan ya da bağladıklarını düşündükleri vazgeçilmez şey oluyor.

hepsi biliyor ki içlerindeki birçok şeye karşı duydukları nefret ve kin onları yoldan çıkarmaya sebeptir.



******aykırı olanı yapmak kişiye meydan okuma hissi ile beraber güç katar. zayıf düştüğü hayat yolunda onları ayakta tutan nefret ve bu nefrete bağlı olarak tabuları yok saymak ve yanlış olduğunu bile bile ruhlarına eziyet etmek onlara geçici bir haz yaşatır, sonra da o hazzı yakalamaya çabalar insan hayat boyu.*****

eşcinselller dahil herkes yaratılışa aykırı bu hareketin yanlış olduğunu ve hatta rahatsız edici olduğunu ve hatta daha da uçuruma ittiğine inanır diye düşünüyorum .

eğer yanlış olduğunu herkesten evvel kendiniz kabul ederseniz, işte ogün, bunu kendinize itiraf edebildiğiniz gün eminim fikirlerinizi tazelemek ve müthiş bir dönüşüm yaşamak isteyeceksiniz.

HİÇBİR İNSAN, HİÇBİR YAŞAM, HİÇBİR CEMAAAT, HİÇBİR FELAKET, HİÇBİR ACI, hAK OLANDAN SAPMAYA GEREKÇE OLARAK SUNULAMAYACAK,birbirimize bunu sıksık ifade edelm, ve düştüğümüzde birbirimizi ayağa kaldıralım.


hormonlarla alakalıdır derken Sayın Mızrak, yani bozuk bir hormonal yapıları mı var diyorsunuz ben anlayamadım o noktayı.(açıklayabilir misiniz)

21 Kasım 2006 10:46  
Anonymous Adsız dedi ki...

boşver..
bu konuda iletişmek istemiyorum.

21 Kasım 2006 11:17  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Dünyadan

Paylaşımınız için teşekkür ederim öncelikle. Bana göre mantıklı görünen, yerli yerinde savuncalar ile örülü bir yazı hazırlamışsınız.

Sağolun,

***

Efendim, hatırı sayılı bir tıbbi birikimim olmadığı için sorduğunuz soruya cevap vermeyi uygun bulmuyorum.

Geçmişdeki diyaloglardan bir kaç satır alıntılıyorum, tartışmaya bir bilgi birikimi katsın bizim için.

Buyrun,

***

Gay Kedi'ye yazdığım bir cevap şöyleydi,

"Muhtemelen kendi iradenizle böyle bir kimlik ile yaşamayı kabullenmiş değilsinizdir; vücut kimyanızla, hormonlar ile alakalı gelişimin bir neticesi olsa gerek içinde bulunmuş olduğunuz durum."

...bir de şöyle demişim,

"Eşcinselliği normal bir yaratılış olarak görmüyorum; bu durum insanların bir türlü görmek istemedikleri biyolojik bir hastalık halidir.

Nezle, grip, tifo, diyabet, kanser, aids, veba, hemoroid, migren ve sair hastalıklar gibi homoseksüel eğilim gösteren kimseler de bir nevi hastadırlar.

Tedavi etmek gerekirken, kabullenmek yanlış olandır. Yaratıcı (ya da ateistler için doğa diyelim) insana kanser hastalığını veriyorken, ben kanser oldum ohh ne iyi mi diyoruz.

Hayır, o illetten kurtulmak için kapı kapı dolaşıp derdimize çareler arıyoruz."


***

Bu satırlar konuya hangi açıdan baktığımı ifade edebilir. Psikolojik yönelim, vücut kimyasıyla alakalıdır diyorum.

Fakat bu "bozuk hormonal yapı" şeklinde ifâde edilmez, buna da dikkat edelim; onur kırıcı bir ifade, diye düşünmekteyim..

Saygılarımla,


.:.: Dip Not :.:.

Bu posta içeriğindeki yazı, esas olarak Gay Kedi'ye hitaben hazırlanmıştı; dolaylı olarak tabi.

Fakat kendisine sataşmada bulunmayı hiç düşünmedim, o da farkındadır inşâallah.

Farkına vardınız mı bilemiyorum, söylemeliyim ki mevzu burada başlamadı kardeş; yani kısmen de olsa biz bitirdik aslında.

Yine de düşün savuncalarını paylaşmak isteyenler buyursun devâm edelim. Dinliyoruz, anlamaya çalışıyoruz..

Şu sayfayı da hızlı okuma tekniği ile gözden geçirin, derim.

21 Kasım 2006 11:40  
Blogger herackles dedi ki...

Öncelikle herkese merhaba.Gaykedi'nin sayfasında mevzuyu İslamiyet boyutu ile ele almaya çalışmıştım.
İzninizle, burada konuyu biraz daha farklı bir şekilde ele almak istiyorum.

"İnsanlık tarihi böyle bir meylin bir topluluğu nasıl felakete uğrattığını gösteriyor"

Öncelikle buradan kasıt Lût Kavmi ise bunun tarihi ve antropolojik kanıtlarını sormam lazım.Konu hakkında bilgi bulamadım.(zorlamalar dışında)

Bu iş bir inanç meselesidir.(Gaykedi'ye de dediğim gibi)
Zaten onun mücadelesi kendisi ve kendisi gibi yaşayan insanlara daha fazla özgürlük içindir.

Diğer tarafın mücadelesi ise onları hasta, günahkar görerek iyileştirme çabasıdır.
Öncelikle, bir müslümanın yapması gereken okumaktır.Sonra da tebliğ etmek ve uyarmaktır.Yani burada yapılanların temeli Kuran'dır.

Karşı tarafın ise dini inancı benzer olmadığı için sohbet bir sonuca varamaz.İnanç meselesi bir kabul ediştir.Aşık olmak gibidir ve ta kendisidir de aslında.Aşık olduğunuzda sorgulamazsınız artık, belki de anlamsız gelen onlarca şeyi de umursamazsınız.Oysa Kuran'ın anlamsızlığını düşünmek bir tarafa dünyevi duygulardan fazlasıyla uzak bir amaca hizmet eder ama dünyayı düzenleyen kurallara ağırlık verir.Basit bir gözle bunu, dünya kuralları ekseninde değerlendirirseniz o zaman eşitlik bahsinden başlarsınız ve her türlü "farklı" fikri meşru kılarsınız.Yok efendim olayı ahiret boyutuyla alırsanız, o zaman da rahat olamazsınız!

Esas konu ise bu olayın tüm mezheplere göre günah sayılmasıdır.Kuran'ı yorumlayanların üzerinde kesinlikle durduğu bir konudur.Bu sebeple de mevzunun, inanan insanlar boyutuyla kesinlikle GÜNAH olduğu gerçektir.Peki, bu kuralları kabul etmeyen birisi için anlamı nedir?
-Hiç

Hiçbir anlamı yoktur.Öyleyse tartışmaya buradan başlamak da anlamsızdır.Karşı fikir sizin temel varsayımlarınıza inanmadığı için onun üzerine kurduğunuz yapıyı da kabul edemez, anlayamaz.

---
-------

Günahın azı çoğu meselesine de yaklaşım bir müslüman açısından farklı, diğerleri açısından farklıdır.Said Bey, açıklamalarında şöyle der;
-Bu ufak zerreler birikerek nokta nokta halinde kalbi etkisi altına alır.Tek tek bakıldığında küçük noktalardır ama toplamı tehlikelidir.Gittikçe büyüyen günahlara vesile olur.Bir dönem sakındığınız yalan söylememeyi, gün gelir "ne olacak canım, küçük yalan" diyerek önemsemez ve sürekli günah işlemeyi meşru kılarsınız...

Bu sebeple mümin kişinin kendini sürekli olarak günahlardan koruması gerekir.Günah hesabı yapmak müminin işi değildir.Öyle olsaydı Allah da rahmetinde hesap yapardı...

-------
-------------

Bu fasıl için söyleyebileceklerim bunlar.
Saygı ve sevgi ile...

23 Kasım 2006 02:11  
Blogger zalim ve cahil dedi ki...

Gaykedi ye hitaben di yazım. cevabı ondan bekliyorum. kendi değer yargılarını ve bağlayıcı unsurlarını bildirebilr.
saygılar

23 Kasım 2006 09:54  
Anonymous Adsız dedi ki...

hepinizin götüne koyim serefsiz zavallılar.alayınızın kafasını taşa yatırıp balta ile kesmek gerek hemde islam adına.Hadi bi o.çocuğu çıksında bana, İslam bunu emretmez desin .sizinle tartışacak değilim yüzyüze gelirsek ananızı siker bırakırım haberiniz olsun

27 Kasım 2006 13:46  
Anonymous Adsız dedi ki...

ya böyle şeyler ince şeylerdir.konuşulan her kelime tartılarak,konuşulmalı,bilmedik konularda fetva vermeyin lütfen

6 Ekim 2007 16:22  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"ya böyle şeyler ince şeylerdir. konuşulan her kelime tartılarak, konuşulmalı, bilmedik konularda fetva vermeyin lütfen"

@ İsimsiz

Muhterem.. anladığım kadarı ile son yorumu kıstas alarak konuşmuşsunuz.. .

Ben, site yönetici olarak, ve bu yazıyı hazırlayan kimse olarak, ve bir müslüman olarak.. bu kimsenin görüşünü benimsemiyorum.

Aman.. siz de, bu zavallının sözüne bakıp İslamı yanlış tartmayın.

Öyle kesip biçme, taşa yatırıp bata ile adam doğrama işi yoktur İslamiyet'in doğasından.

Böyle olsa, adı İslamiyet değil, satanizm olurdu.

Yorumunuza karşı üzüntü duydum, buna mahal vermiş olduğumu düşünerek.

Şimdi bir açıklama yapmış olarak, bu hatamızı bertaraf ettiğimi düşünerek avuntu duyacağım.

O arkadaş ile bu sitenin bir alakası yoktur.

* * *

Diğer yönden..

Kadın kadına Lezbiyen ilişki, veya erkek erkeğe Eşcinsel ilişki.. veya aynı kefede olan kişinin kendi kendisini tatmin etmesine yönelik olan Masturbasyonun.. . islam dininde yeri yurdu yoktur.

İslamiyet.. aileyi esas alır; ve fıkıh ilmi ile de.. bu çatıyı adaletli olarak kokrumaya çabalar.

Yukarıda saydığım türden ilişki yolları.. sapkın yollardır; ve aileyi tehdit eder.

Evvel zaman içinde.. insanlar genç yaşta evleniyorlar, ev bark sahibi oluyorlardı.. ancak günümüzde, evlenme yaşı neredeyse yirmibeşleri, otuzları buldu..

Haliyle.. insanlar, düşürdüğü her fırsatı kollayıp aşkı da bahane edip kullanarak gayri meşru yollardan ilişkiler yaşamaktadırlar.

Neticede.. toplum bireyleri; birbirlerine hayvan muamelesi yapar duruma gelmiştir.

Bu iş böyle olmaz, böyle de devam etmez. Eğer böyle giderse; bir gün, ne güvenebileceğiniz bir eş bulabileleceksiniz.. ne de, çocuğunuza sahip çıkacak bir anne veya baba.

Meseleyi bu dairede değerlendirmenizi bekliyorum sizden..

Alkolun nasıl fazlası haramsa, azı da haramdır; ameller niyete göredir.

Siz yolun sonuna gitmek istemiyor olsanızda, o yolda bulunmakla.. bir adım atmakla.. yolcu konumuna düşmüş oluyorsunuzudur. İşte bir yudum alkolün de hükmü budur; söz gelimi, sigaraya bir fırt çekmekle başlarsınız.

Size onu bunu yapmayın demiyorum, her ne yapıyorsanız; doğru mu, yanlış mı olduğunu aklen bilerek yapın diyorum. Sonuçlarını önceden hesap edebilmeniz adına !

* * *

İslamiyet 'te zorlama yoktur meselesini de işleyelim.. .

Birileri evinde içki sofrası kurup alem yapabilir, ama bunu milletin gözü önünde sokakta yaparsa.. sonra efradın huzunu tehdit edecek şekilde hal ve haraketlerde bulunursa.. artık bu iş özel daireden çıkmak anlamına gelir.

İslam.. özgürlükler, bir başka kimsenin özgürlüğünün başladığı yerde biter esasına göre çalışır.

Bu durumda.. olaya zorla, kasten ve isteyerek müdahale etmek sorumluluğu o mahalle sakinlerine düşer;

ki, ailelerine, çoöuklarına bir zarar gelmesin.

Bu eşcinsellik meselesi de böyledir.

Eğer iş aleniyata düşmüşse; kişi günahını özel dairede yaşamaktan ziyade toplumun ahlak yapısını tehdit eder derecede sokağa dökmüşse..

burada, bir ölçüden sonra - buyur edercesine - anlayış gösterilemez. Aksi halde.. sorumluluk, vebal; toplumun üzerine kalır. Ama demiyoruz ki, asalım keselim; konuşalım, anlatalım !!!

Haksızlık karşısında nasıl susmuyorsanız, bir edebsizlik görünce de; bana dokunmayan yılan bin yaşasın denilmemelidir.. bir gün, o yılan gelir senin de ayağına dolaşır.

Gücünüz yettiğince.. aklen fikren iyiliğin, ve güzelliğin yanında olmanız dileğindeyim.

Saygılarımla,

6 Ekim 2007 19:45  
Anonymous Adsız dedi ki...

Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

23 Ekim 2007 21:02  
Anonymous Adsız dedi ki...

bende şu eşcinslerdenin bana yardım edin lütfen ben sizle msnde konulşmak istiyorum

23 Ekim 2007 21:04  
Anonymous Adsız dedi ki...

slm kazım bey yine ben yani,başınızın belası murat sizle iletişime geçmek istiyorum ama nasıl telefon numaramı size nasıl ulaştırayım bilmemki bana e posta yollamışsınız ilk önce ilginiz için saolun bi e posta daha atsanız tel numaramı size nasıl ulaştırayım diye tekrar öz diiyorum ama sizinle konuşmam lazım

24 Ekim 2007 20:12  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Murat bey..

Merhaba,

Evet.. size bir e-posta gönderdim dün; siz de bir cevap yazmışsınız. Ve şimdi.. ben de, bir cevap yazıyorum size :)

Murat bey..

Buraya yazdığınız yorumlar; yazı ile, konu ile aslında pek alakası olmayan türden şeyler.

Yani..

fikir, bilgi paylaşımı, ve düşünce açılımından uzak gibi duruyorlar.

Sizden izin alarak; her üç yorumunuzu; ve muhtemelen bu sayfaya bırakacak olduğunuz son yorumu da.. sayfadan sileyim.

Bu arada..

sizinle telefon ile konuşmak istememdeki gaye; birbirimizi daha iyi anlayabileceğimi düşünmemden kaynaklanıyordu.

Yarım doktor candan, yarım hoca imândan eder demişler; bu sebeple, derdinizin ne olduğunu anlamam lâzım ki.. size aklım erdiğince yardımcı olabileyim.

Diğer yönden..

Dikkatinize arz ederim ki; ben ne bir doktorum, ne de bir hoca.. ne de bir akademisyen. Okur yazar hüvviyetinde olan alelâde bir kimseyim..

Sizin iletişim talebinizi kabul ediyor olmam.. konuya hakim bir duayyen olduğum anlamına gelmiyor yâni.

Bu durum.. tamamen, insancıl yaklaşımda bulunmama bağlı diye düşünmenizi ümit ediyorum.

Bu bağlamda..

Benimle iletişimde bulunduğunuzda (telefon, veya MSN) konu hakkında; aslında..

kendi kişisel düşüncelerimden başka hatırı sayılı bir birikimim olmadığını göreceksiniz; ve, iletişim talebinizin red edilmiş olmadığını düşünerek.. kendinizi kötü hissetmeyeceksiniz.

şeklinde düşünüyorum.

* * *

Şimdi e-posta kutunuzu kontrol edin efendim.. orada bir telefon numarası göreceksiniz; ve aramanız için uygun olan saatler hakkında malumat.

Hakkınızda iyilik, güzellik temenni ediyorum.

Saygılarımla,
Kâzım Mızrak

25 Ekim 2007 19:53  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Murat bey,

10/23/2007 09:02:00 PM tarihinde bu sayfaya bıraktığınız; ve e-posta adresinizi beyân etmiş olduğunuz yorumu, güvenliğiniz için sayfadan siliyorum.

Mezkur yorumu (veya yazı 'yı), daha sonra spekülasyonlara maruz kalmaması adına.. buraya, e-posta adresinizi örterek tekrar yayınlıyorum:

"ben murat kazım bey size msn adresimi veriyorum yalvarırım ekleyin ********@hotmail.com çünkü sizle paylaşacak çokd erdim var yalvarırım"

&

Bu arada,

Size göndermiş olduğumuz e-posta 'yı cevaplamamış, ya da cevaplayamamış olduğunuzu görüyorum.

Bu da bilinsin,

Şu günlerde oldukça meşgulüm, bloğa da vakit ayıramıyorum; size ayırdığım 5 - 6 günlük süreyi de bilerek, veya bilmeyerek bir şekilde harcadınız.

Bu konuda..

artık size yardımcı olamayacağım, durumu anlayışla karşılayacağınızı ümit ederim.

Saygılarımla,

30 Ekim 2007 18:36  

Yorum Gönder