16 Kasım 2006

Sonsuzluk

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlarım,

-:- Sonsuzluk -:-

Onu anlamayı artık çok önceleri bıraktım, aklımın yetmediğini gördüm çünkü.

Sürekli O'nu düşünüyordum, nasıl bir şekli şemali olduğunu sorguluyor akıl terazimle onu tartmaya anlamaya çabalıyordum.

İsyan ediyordum; hem kendime, hem de aileme; hem de çevreme zararım dokunuyordu.

"Rabbim, bana niye bu kadar uzaksın? Sana şimdi ihtiyacım var, ama şimdi! Yarın çok geç olabilir..."

***

Sürekli O'nu konuşurdum; fırsat buldukça arkadaşlarımla hep onu tartışırdım. Bir ataist kimliği ile "Hani, o inanıp güvendiğiniz Allah nerede?" derdim.

Onlar, sadece "Evet, var." diyebiliyorlardı..

Ama, bu bana yetmiyordu.

Çok düşündüm, bu işe bir çare bulmalıydım; yaşamak bu kadar anlamsız olamazdı benim için.

Bir kelime imdadıma yetişti...

Sonsuzluk!

***

Ben sonsuz bir varlığı algılamaya, bulmaya, görmeye çalışıyormuşum meğerse. Sonsuz bir kudreti, şu zavallı aklım nasıl algılayabilirdi ki?

İşte tüyleri ürperten nokta, işte Sırat köprüsü!

O'nu lâyık olduğunca anlamak, ancak Allah olmayı gerektirir, ki bu vahdet-i vücut ilkesine göre yine kendisi tarafından mümkün olabilir.

İnsan ise cüzi aklıyla, Allah'ın isim ve sıfatlarını düşünmek suretiyle O'nu ancak ve ancak kısmen tanıyabilir.

***

İnsan insanlığından sıyrılmadıkça, Allah'ı idrak edemez. Ve insan, ene sıfatından kurtulsa bile; Allah'ı yine de tam anlamıyla idrak edemez!

Çünkü Allah (c.c.) sonsuzluğun matematiksel limitinde gizlidir, ve asla keşfi de mümkün değildir.

O'na yaklaştığımız her bir adım ile, O sınırsız ilim ve kudretiyle bizim buldu sandımıza bürünür..

Kâzım Mızrak


.:.: Kaynak :.:.

http://kainatamektup.blogspot.com/2006/11/sonsuzluk.html

1 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

16.11.06 tarihinde ve 06:41
sularında posta içeriğinde
düzenleme yapılmıştır.

Bilginize!

16 Kasım 2006 06:46  

Yorum Gönder