3 Ağustos 2006

Dün gibi değilim, Bugün oldum.

4 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

bu tam benlik bir laf olmuş.
:)
lafınız çalınmıştır duyurula:)

3 Ağustos 2006 11:37  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Hoşgeldin Suveyda,

İzin alma gibi bir durum ortada yok gibi; ben de olmaz çalamazsınız diyorum, mahkeme-i kübra'da görüşürüz nasıl olsa.

Şöyle yapalım, düşünceler paylaştıkça artar cihetiyle, buraya bir fikir veya düşünce ifaddesi yazın ya da alıntılayın.

Bu halde size hased etmemiş olurum. Mesela kin, nefret, hased, kıskançlık ile ilgili bir söz bulup yazabilirsiniz..

Rabbim yüreğinize huzur ve ferahlık versin, eğer bu yanıtımızı okuyamazsanız hakkımız da helal olsun.

Okursanız da sorumlu olduğunuzu hatırlatırım..

3 Ağustos 2006 22:54  
Anonymous Adsız dedi ki...

?Hasetle iman bir kalbde beraber bulunmaz.?1

?Ateş odunu yakıp kül ettiği gibi haset de iyilikleri öyle yer bitirir.?2

?Benim ümmetime de geçmiş milletlerin hastalıkları bulaşacaktır; o hastalıklar, şımarıklık, küstahlık, servet çokluğuyla övünme, birbirine sırt dönüp uzaklaşma ve çekememezlikti.?3

?Hasede girmedikleri sürece insanlar hep hayırla oturur-kalkarlar.?4


1- Nesâî, Cihad, 8.
2- Ebû Davud, Edeb, 44; İbn Mâce, Zühd, 22.
3- Taberânî, el-Mu?cemü?l-Evsat, 9/23; Hâkim, Müstedrek, 4/185.
4- Taberânî, el-Mu?cemü?l-Kebîr, 8/309.

............................

Kalbim tut elimi buna ihtiyacım var...
Rabbim kalbimi tut...
etrafımı saran uçurumlara düşmemem için,
düşüncelerin oluşturduğu bilinmemezlik denizinde kaybolmamam için,
nefsimin ve şeytanın gönlümü esir almaması için,
ellerimden tut Rabbim,
Rabbim,geçici ve boş şeylerle yorulan kalbimi sevginle doldur.
ve herşeye senin sevginle bakabilmeyi öğret.
(amin)

..............
birde şiir armağan ediyorum size.
.....................

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisini de vermeyebilirsen eğer
söylediğin gerçeği büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin
bırakıp gittiği noktaya
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşmanda incitemezse seni
ne küçümser nede büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum ADAM OLDUN demektir.

Rudyard Kipling

.......................

...bir an samimi bir hava sezmiş bulundum heralde.o sebeple kolayca lafınıza göz diktim.ama işleri mahkeme-i kübraya bırakmadan burda halledelim.o ağır yükü taşımak daha zor.
umarım sorumluluktan çıkmışımdır.
her yapılan güzel eylemin üçe katlandığı mübarek üç aylarda hayırlarla kalınız.

hayırlı cumalar...

4 Ağustos 2006 00:05  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Suveyda

Sözler tamam; duânıza da yürekten âmin diyorum; şiir de anlamlı ve konumuzla alâkalı; Mahkeme-i Kübrâ'ya gitmeye gerek kalmadı, dâvacı değilim artık.

Evet, yarın Cuma günü Suveyda; herkese hayırlara vesile olacak tefekkürle dolu bir gün diliyorum.

***

Size insana verilen görme organı gözden bahsedeyim.

Daha önce nerede yazdım hatırlamıyorum; bakınız göz, görmek için foton denilen ve enerji taşıyan parçacıkları algılayarak dış evrenin görüntüsünü zihinde oluşturur.

Aslında gözün görevi bir regülatör işlevi görmektir, yani foton enerjisini elektirik enerjisinie çevirir; bir nevi transdüser de diyebiliriz göze, bir enerji türünü diğer enerji türüne çevirmesi bakımından..

Elektirik enerjisi sinirler üzerinde iyonlar ile oluşur, bu akım şekli şehir şebekesindeki elektron akımı ile oluşan elektirikten farklıdır. İyon hareketleri ile de bir tür elektirik akımı oluşur; işte gözün işlevi de budur, foton enejisini elektirik enerjisine çevirmek!

Gözden gelen elektirik sinyalleri beyinde işlenir, ve görüntü oluşur.

Aşina olduğumuz web kameralar da aynı ilke ile çalışırlar.

***

Şimdi, yaratılmışlık ilkesi şunu savunmaktadır:

"Madem göz vardır, o halde gözün çalışması için gereken ışık da olmalıdır."

Allah denilen kudret, birbirini tamamlayıcı olan iki öğeyi yaratmıştır. Gözü ve Işığı!

Bu olay şöyle bir benzetme ile daha iyi anlaşılabilir.

Mühendisler otomobil tasarıyorlar, motor yapıyorlar; bu motoru bir yakıt ile çalışacak şekilde tasarlıyorlar değil mi; ve mühandisler dizel, ya da benzin, ya da gaz'ın hazırladıkları motoru çalıştırabileceğini önceden bilmektedirler.

Görüldüğü üzere ihtiyaca verilen bir cevap her zaman vardır diyoruz; Rabbimiz sebepsiz bir yaratım ortaya koymamış, bunu daha iyi anlayalım..

***

Düşünsene, işlevi olmayan bir organ var mıdır insan bedeninde? Bu da abes, ne gerek var diyeceğimiz bir oluşum yoktur.

Kulak iki tanedir; ve kulak belli frekansta duyum gücüne sahiptir; öyle olmasaydı, gereksiz olan her türlü sesi duyabilecektik.

Mesela odanın içinde vızır vızır uçuşan bir sineğin kanat çıpma seslerini duyacaktık ve rahatsız olacak uyuyamayacaktık.

Burun koku almaya yarar, peki söyler misin, koku molekülleri de yaratılmış mıdır?

:o)

Evet, önceden hesap edilmiş, ve burnun koku almaya yarayan bir organ olduğu bilindiği için; maddelere ait koku molekülleri de yaratılmıştır.

Odunun bile kendisine has bir kokusu vardır; üzümün, incirin ,denizin bile..

Denizin kokusunu öyle çok seviyorum ki, özlemişim..

***

Göz demiştik, şu mucizeyi de anlatalım:

Neden iki göz verilmiştir insana; bir tane yetmiyor muydu? Hayır yetmiyordu; çünkü bir göz ancak ve ancak en boy olmak üzere iki boyutu algılayabilir.

Bu, yan yana görünen iki cismin hangisinin önde ve hangisinin arkada olduğunu anlayamayacağımız anlamına gelir.

***

Kulak için de aynı ilke söz konusudur.

Eğer tek kulağımız olsaydı, uzaklık kavramı olmayacaktı hayatımızda; iki ses kaynağından hangisinin daha uzakta olduğunu farkedemeyecektik, sesin sağdan mı yoksa soldan mı geldiğini anlayamacaktık.

***

Göz demiştik, konu gene kaynadı:

İşte göz, yan yana gelecek şekilde kafatasına konumlanmıştır; bu sayede cisimlerden yansıyan ışınlar göze farklı açılar ile gelirler; bu da cisimlerin hangi uzaklıkta olabileceğini algılamamızı sağlar.

***

Anlaşılması zor olan şeyler anlatmıyorum, teknik bilgim yetersiz olsa da; çocukların bile anlayabileceği basitlikte anlatıyorum konuyu.

Karşı çıkabileceğiniz teorik bir bilgi varsa tartışalım ve doğrusunu öğrenelim.

Kâzım Mızrak

4 Ağustos 2006 01:46  

Yorum Gönder