10 Mayıs 2006

Düşünce Suçlusu Olabilmek...

Haberin arşivden çıkarılıp yayınlandığını düşündüm biran, gazetenin sayfasına da baktım; sıcak haber :-/

***

Mehmed Şevket Eygi'yi tanıyan bilen birisi değilim ben; lakin şu yüzyılda topluma ışık tutan alimlerin bu şekilde itibar görmesi üzülmekten ziyade bir çöküntüye vesiledir.

Üzülmek bir müddet sürer, peki ya sonrası; unutuş!

İşte bu sürecin yaşanmaması için bayrağı birilerinin teslim alması gerekmektedir.

***

Hakim beyi satılık olmakla suçlamak niyetinde değilim; lakin bir şikayet varsa, kanunlar karşısında onun da eli kolu bağlıdır.

Bu durumda bizim üzerinde duracağımız esas mevzu, düşünen insanları mahkemelere şikayet edenlerin kimler olduğudur?!

Bu toplumun kültürünü muhafaza etmek için mücadele verenleri susturmaya yeltenenler kimler acaba?!

O insanlar, akıl ve düşünce metotlarını kullanarak mücadele etmek yerine, böyle zorbalıklara başvurmayı bir çözüm olarak mı görmektelerdir!?

***

Hiç bir magazin habercisinin, gençlere ve çocuklara kötü örnek oluyor diye yargılanıp hapise atıldığını duymadım da görmedim de!? Peki toplumun ahlak yapısını dinamitleyen bu gerzekler pek mi masumdurlar?!

Tabi, televizyon ve gazetelerin para kazanmaları için; toplumun töre ve kültürünün dejenerasyonu için özgür basın! Avrupaileşmek için özgür basın! Başörtüsüne saldırmak için özgür basın! Osmanlıyı lekelemek ve ecdada küfretmek için özgür basın!

Ama iş muhafazar basına gelince, doğru yargıya?! Bu insanlar hangi masuma bir söz söylemişlerdir; hangi edebinde olanı yoldan çıkarmaya yeltenmişleridr?!...

***

Bu tarz düşünceye saygısızlık ifade eden mahkeme kararlarını kınıyorum.

Eğer bu yapılan doğruysa; Gazi Mustafa Kemal'in düşünce suçunu hangi mahkeme verecek peki; o insan da bir düşünce suçlusudur; halkı İmparatorluğa karşı kışkırtmıştır; ne pahasına peki?!

Efendiler, insanlar ne pahasına yaşıyorlar ve ne uğrunda yazıyorlar iyi tahlil edin.

Mustafa Kemal gibileri bu vatana sahip çıkmak için düşünce suçlusu oldular, şimdi sizler böylelerini mapuslardan çıkarmak yerine onları karanlıklara kapatıyorsunuz!?

Her ne şekilde olursa olsun, öyle veya böyle düşündüğü için insanları zincirlere vuramazsınız; aksi halde Ortaçağ karanlık Avrupası gibi gerçeklerin anlaşılmasına mani olursunuz!

Ben de Türkiye'de 21. yüzyılı yaşıyor olduğumuzu sanıyordum...

Gerçeğin Peşinden,
Kâzım Mızrak

(Bu yazı, http://balbocegi.blogspot.com/2006/05/dusunceye-hapis.html adresine bırakılmış bir yorumdur.)

2 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Lütfen Bilginize.

"Düşünceyi Suçlayanlar, Ancak Korkak Olanlardır!" şeklindeki posta başlığı, "Düşünce Suçlusu Olabilmek..." olarak değiştirilmiştir!

10 Mayıs 2006 21:08  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bir önceki başlığa göre, korkak olmayan kim var ki diye bir soru gelmişti aklıma :)

***

Bir önceki başlık:

"Düşünceyi Suçlayanlar,
Ancak Korkak Olanlardır!"


Müsadenizle, ben bir korkağım!

Ve mademki öyleyim, öyleyse tadını çıkara çıkara korkaklığımı yaşamalıyım.

***

Yeni posta başlığı:

"Düşünce Suçlusu Olabilmek..."

Ben de bir düşünce suçlusu olmak istiyorum, özenti diyelim; hayatımda her istediğim oldu ama şöyle ağız tadıyla bi düşünce suçlusu olamadım işte, yanarım da ona yanarım.

Devlet eliyle onanmalı suçum; mahkeme tescilli olmalı illaki!

Diploma mı bu yaa, diyeceğim geldi :o)

10 Mayıs 2006 22:11  

Yorum Gönder