14 Ağustos 2012

















Bu aşk bir bahr-i ummandır,
buna hadd-ü kenar olmaz.
Delilim sırr-ı Kur’andır,
bunu bilende ar olmaz.

Âşık Seyyid Seyfullah

5 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

"Delilim sırr-ı Kur’andır,
bunu bilende ar olmaz."

ahhh. ahhhhhh...yaratanın aşkından yaratığı varlıklardan ne sırlar dökülüyor böyle..hayran olmamak elde değil.

bilenlerin delilinin sırrı kurandır. biz gibi avamların da imandır inşaallah..dualarınızla rabbim kur'an ın sırrına erenlerden de erdirir bir gün kim bilir? :(( mübarek gecede duaya muhtaç dilenci.dua inşaallah.

14 Ağustos 2012 15:15  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Fotoğrafın orta tarafın biraz altında sağına doğru beyaz bir nokta var, fotoğrafa sol tıklatıp fotoğrafı büyüttüğünüz zaman o beyaz noktayı - hâlâ küçük olsa da - biraz daha rahat görebilirsiniz.

O beyaz bir nokta gibi görünen şey aslında bir balıkçı teknesi, iki veya üç kişinin sığabileceği kadar küçük olan bir balıkçı teknesi.

Öyle büyük bir deniz içinde küçük küçücük görünüyor; kendi büyüklüğü, aslında ucu bucağı görünmeyen bir denizin içinde hiç hükmünde yâni.

İşte bizim duâmız da, sevabımız da öyledir: Denizin insafı olmasa, bir fırtına ve sağnak yağmurla o küçük tekne bir anda kolayca batabilir.

Hayat bir deniz gibi; fırtınalı, güneşli, yağmurlu, rüzgarlı. Günü gününü tutmuyor, biz yine aynı balıkçı teknesi; hayatın lütfuna, merhametine muhtaç.

Yaptıklarımız yapılabileceklerin yanında hep eksik kalıyor, çünkü zayıfız küçüğüz; hükmümüz bir ummanı karışlamaya yetmiyor.

Bunu bilmek, bunları düşünmek öyle güzel ki; öyle bir saadet ki, insanı dünya meşgalesinden alıp kurtarıyor. Huzur duyuyor insan, varlığının çok da öyle vazgeçilmez bir değerde olmadığını idrak ediniyor.

Çünkü ummanda bir kum tanesi hükmünde, küçük mü küçük, basit, görünmez.!

Âlimler de, ulema da işte bu fikir çevresinde ummanda bir zerre oldukları şuûrunu kazanıp hiçliğe ermişlerdir.

Ne güzel değil mi; denize bakarken, aslında o denizin bizi saran sarmalayan kucaklayan bir maşuk olduğunu hayâl etmesi.. .

Sizi görmek güzel, muhabbetinizi esirgemediğiniz için çok teşekkür ediyorum, Allah c.c. râzı olsun efendim.

Rabbim sabrımıza sabır katsın, bizi yolundan ayırmasın, gıybet ve dedikodudan, musibet ve fenâlıktan esirgesin, hatâlarımızı günahlarımızı bagışlasın, erenlerin yolunda leylâ'ya mecnun mecnun'a leylâ eylesin inşâ Allah.

Âmin,

14 Ağustos 2012 21:31  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Balıkçı teknesini görebildik mi.? Daha rahat bir görüş için fotoğrafın üzerine sol tıklayın lütfen.

17 Ağustos 2012 14:13  
Anonymous Adsız dedi ki...

evet, gördük.. velakin bunun üzerine günahkar halle konuşmaya haya ettik. zannedersem bunu yıllar önce yine koymuş idin .. hayasızlık edip gördüğümüz bu resimde kendimizi bulmuş idik.

18 Ağustos 2012 01:36  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Öyleyse, bu güzel tefekkür sahnesini görmemizi ihsan eden, bunu bize lutfeden rabbimize şükredelim efendim.

El Basîr esmâsıyla yüce Allah yarattığı güzelliklere şahit olmamızı istiyor ve buna istinaden biz aciz kullarına bir çift göz veriyor.

Elhamdülillah, bizler de bu sayede Allah'ın yarattığı birbirinden ihtişamlı eserleri teşhis ediyor, onların hayretine kapılıp tefekkür âlemlerine dalıyoruz.

Şu göz ne faydalı bir nimet, kıymetine paha biçilebir mi, rabbimize hamdolsun; onun sayesinde çiçeklerin nazik naif yaratılışları karşısında kalbimiz yumuşuyor, merhamet duygularıyla yıkanan ruhumuz huzûra eriyor.

Elhamdülillah.!

Yüce Allah'ın hikmetli yaratılışı, her yerde kendisini gösterdiği gibi, gözün varlığında da ben buradayım diyor bizlere. Ben buradayım, beni keşfet, beni düşün, benimle tefekkür kıl diyor.! Kimsesiz olmadığını, sahipsiz kalmadığını, başıboş bırakılmadığını anla.

Birbirinden habersizmiş gibi, birbirinden fersah fersah uzakta bulunan Güneş ve Dünya'nın halleri de yüce Allah'ın hikmetli yaratılışına birer şahittir.

Eğer Güneş etrafını aydınlatan bir fener gibi semâya asılı bulunmasaydı, gözün varlığı malayani bir ucube olacaktı; biz ışıktan yoksun karanlık bir âlemde kalacak ve gözün hikmetine bir mânâ veremeyecektik.

Oysa Güneş var, ışık var; göz var, görüş var.!

Birbirinden habersiz gibi duran her iki mahluk, söz birliğine varmışlarcasına aslında bir tek yaratanı işaret ediyorlar ve bizlere hâl diliyle diyorlar ki; güneşi yaratan ve onun sanatını bilen ile gözü yaratan ve onun sanatını bilen aynı sanatçıdır.

Kûn fe yekûn, ol dedi, oluverdi.!

Bu nimetleri bizlere parasız pulsuz bedava veren rabbimize hamdolsun; bizleri hatalarımız ve günahlarımızdan dolayı affetsin, bağışlasın.

Âmin..!


Not.

Evet, o küçük tekne siz olabilirsiniz. Yüce Allah'ın engin rahmet denizinde, O'nun merhametini niyaz eden, O'nun ihsanına ümit bağlayan bir garib mültecisiniz.

Duâyla,

18 Ağustos 2012 03:00  

Yorum Gönder