9 Nisan 2012

Acemaşiran Taksim (Ney, Tambur)

9 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

çok yanık ama ateş bazan işe yarar bazan ateş bahçedeki çeri, çöpü temizler.bahçeyi düzene sokar yakarken yarar sağlar.çocukluğum geldi aklıma komşu amca bahçesinin çalı çırpısını toplar yakar idi yakarken üzülür idik saklanacak yerimiz kalmaz idi ama yanıp temizlendikten sonrada seviniz idik koşup oynarken bacağımıza elimize batan çalı çırpı olmaz idi ve acı duymaz idik. işte öyle yaktı bu ney ve tambur sesi

10 Nisan 2012 11:17  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Biz de gönlümüzdeki sızıları ateşe veriyoruz, ahh yakabilsek bir de; Allah c.c. râzı olsun efendim, elhamdülillah.

11 Nisan 2012 18:06  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Dedim : Çok yalnızım…
Dedin : Ben ki sana çok yakınım.
(Bakara 186)

Dedim : Evet biliyorum, ama ben senden uzağım. Ben de sana yakın olabilseydim…
Dedin : Rabbini sabah akşam yüksek olmayan bir sesle kendi kendine ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret.
(Araf 205)

Dedim : Bu da, senin yardımını ister…
Dedin : Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?
(Nur 22)

Dedim : Tabi ki beni affetmeni çok isterim…
Dedin : Öyleyse Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin… gerçekten benim Rabbim esirgeyendir, sevendir.
(Hud 90)

Dedim : Bunca günahım var, hangisinin tövbesini yapayım…
Dedin : Allah bütün günahları bağışlayandır…
(Zümer 53)

Dedim : Yine gelsem bağışlar mısın?...
Dedin: Allah’tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur…
(Ali İmran 135)

Dedim : Rabbim benim senden başka kimim var…
Dedin : Allah kuluna yetmez mi?
(Zümer 36)

12 Nisan 2012 15:43  
Anonymous Adsız dedi ki...

"Allah’tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur…" ve Allah'tan başka bizi seven de yoktur.

"Allah’tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur…" un idrakına vardıkça ne yazık ki:yine O ndan başka sevenin de olmadığının idrakına varıyoruz..:(

13 Nisan 2012 02:51  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Acizliği hadsiz bir mahluk olan insanı, ancak kudreti sonsuz bir mabud hakkıyla sevebilir ve affedebilir.

Biz insanlar zayıf ve biçareyizdir, affımız da sevgimiz de kusurlu ve menfidir, Allahu Teâla gibi affedip sevemeyiz.

Yine de Allahu Teâla bizi sevenlerimiz ile sever, Allah sevdiği kulunu sevdirir. Öyle kimselerin çevresi kalbi güzel ve hayırlı kimseler ile dolup taşar.

Bazı kullarını da sadece kendisine saklar, o kimseleri öyle çok sever ki, başka kimseler ile paylaşmaz onları :)

Zulmü, haksızlığı, çileyi, ızdırabı, yalnızlığı işte bu seçkin kullarına lâyık görür; başkaları kolay kolay kaldıramaz bu ağır imtihanları.

Belki de siz öyle bir muhabbete nâilsinizdir efendim, Allahu âlem...!

İnşâ Allah.

13 Nisan 2012 19:00  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

İslâmın yarısı hüsn-ü zândır; güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayattan lezzet alır.

13 Nisan 2012 23:47  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Sen şimdi diyorsun ki, bu ne mümkün! Haklısın, zor, çok zor: Karanlık bulutların dağılması lâzım.

Dağılın bulutlar, kış kış :)

15 Nisan 2012 13:56  
Anonymous Adsız dedi ki...

aynen "çok zor, çok zor"..

ney tasavuf müziyi olarak bilinir. bazı mutasavvuflar da: yollarının kurallına uyarak çıkaramadıkları ruhun yürekteki acılarının, yangınından birikmiş dumanı üfleyerek çıkarır, rahatlarlar ve rahatlatırlar.

yolumun kuralına uygun olsa idi şu ney: yaşıma başıma bakmaz, gider çalar idim ben de.. o zaman görürler idi; ney in yangından nasıl yandığını.. ne yazık ki yolumun kuralı içindeki yangını alevi dumanı ve külüyle içerde kalmasını ister.bu yazdıklarım her nekadar sözümün değerini yok etse de.kural dinlemeyen biri olarak: her halde bir gün neyle beraber tamburda çalabilirim..:)
dua dua dua..

15 Nisan 2012 20:58  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bir zindanda olmanın kötü yanları vardır elbet, bu iyi yanları olmadığını göstermez ama.

O izbe köşede zaman geçmek bilmez, dış dünyadan kopuk yaşarsın, yalnız hissedersin kendini, sanki herkes güle oynaya yaşıyormuş gibi gelir, tabi herkesin kendine göre derdi vardır, ancak yine de sadece sen varmışsın gibi olursun bu kuytu köşede.

Ki, zâten sadece sen varsındır.! Gibisi fazladır.

Rüzgarın sesini dinlersin, onunla konuşursun, uzak diyarlara selâm gönderirsin gelen havadisleri dinlersin.

Ve içindeki çocuğu büyütürsün burada; hayâller, umutlar, güzel rüyâlar.!?

19 Nisan 2012 00:37  

Yorum Gönder