5 Mart 2012


Vedâ

6 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

"sev ama güvenme"

5 Mart 2012 11:28  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Sabır.!

2 Nisan 2012 22:24  
Anonymous Adsız dedi ki...

başka servetim yok ki.!

3 Nisan 2012 03:35  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Sabır, ilginç bir muamma.

Hani; hiç bir şey yok, ama varmış gibi yapıyorsun ya.!

Deliyiz biz deli :)

3 Nisan 2012 09:32  
Anonymous Adsız dedi ki...

yok mu? çoğalmaya çabalarken, gün geçtikçe yanlızlığımın şahidi oluyorum. aslında ben yanlızlıktan çok korkuyorum..! korktukça da bir olana sarılıyorum. tek umudum O olunca küçük bir çocuğun yanında bulunan sevdiklerinin eve gitme zamanı geldiğinde ve isteklerinin yerine getirilememe gibi bir durumda nazlanan mız,mız çocuklar gibi suçlu arıyor ve kaybediyorum.:(( ben bir çocuğum yanlızlıktan çok korkuyorum..!

3 Nisan 2012 12:29  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Hepimizin içinde bir çocuk yokmudur zaten, ve hep incidiğimiz, kırıldığımız, üzüldüğümüz satlerde aklımıza gelir onun varlığı.

Evet, sahi, içimizde bir çocuk var, ve bizden daha ziyade saf gönüllü. Tertemiz.! Belkide, sırf bu yüzden, üzerine düşen lekeler sırıtıyor.

İçimizdeki çocuk başlıyor sızlanmaya, hey, beni unutma, ben buralarda bir yerlerdeyim, hadi benimle oyna, hadi sevindir beni, hadi mutlu et beni.

İçimizdeki çocuğu nasıl kandırabiliriz, onu nasıl avutabiliriz.?

İşte soru bu, sorun da bu..

İçimizdeki çocuğu bir türlü avutamıyor, kandıramıyoruz. O hep gülşen, o hep şakacı, o hep oyuncu, o hep şımartılmaya kasıtlı.

3 Nisan 2012 19:58  

Yorum Gönder