17 Mart 2010

O'nun Sevinci

Safranbolu, Bulak Köyü

















By Madrup

8 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

peki, sizin sevinciniz?... :(
esin

17 Mart 2010 18:34  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

O'nun sevinci.
Ağacın sevinci.
Çiçeklenmiş.
Yapraklanmış.
Gülmüş, gülümsemiş.
Şarkılar söylemiş.
Kikirdemiş.
Rengarenk kelebekler konmuş üzerine.
Bulutlar O'nu usul usul beslemiş yağmurlarıyla.
Güneş sevmiş, şefkat göstermiş.
Ağacın yüreği ısınmış, sımsıcak olmuş.
Sevinmiş.
Güneşi ve yağmuru ayağına getiren Bir'i varmış.
O bir ağaç mı ağaçmış toprağa bağlı.
Ancak Rezzak olan Allah, O'nun rızkını ayağına kadar getirmiş.
Zorlu kış günlerini hatırlamış, kar ve buz çok yormuş üzmüşler O'nu.
Ama, O hep baharı beklemiş.
Geleceğinden o kadar eminmiş ki..!
Hiç küsmemiş O'nu var edip bu hâllere düşürene.
Sabır demiş, sabır demiş, sonra yine sabır demiş.
Sonunda kış da gitmiş, kar da bitmiş.
Ağaç özlediği bahara kavuşmuş.
Bu O'nun sevinciymiş işte.
Şimdi sessiz sakin ve mutluymuş.
Şükür, şükür, ve yine şükür diyormuş.

17 Mart 2010 22:27  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Esin

Üzülmeyiniz, bir gün inşâ Allah biz de sevinir çiçekleniriz. Hem şunun farkına varmaya başladım Esin, ne kadar yokluktan şikâyet ederse insan, o kadar darlığa düşüyor. Bakın bu konu hiç de basit değildir. Ne kadar dertlenip şekva ediyorsa insan, şükürden de o kadar uzaklaşıyor demektir. Neyimiz yok Esin? Ya da daha doğru bir ifadeyle neyimiz olabilir ki bizim.! Başkalarında olan şeylere neden sahip olmak istiyoruz biliyor musunuz? Çünkü herkes başkalarında olan şeyleri istiyor, kendi sahip oldukları yetmiyormuş gibi; hem hiç bir şey başkalarına ya da bize ait değilken.! Yokluğa, ya da başımızdan geçen kötü olaylara takılıp kalmayalım derim. Ömür şükür için verilen bir mesaidir, onu kedere salıp zayi etmeyelim. Üzülmeyiniz olmaz mı.!? Sizi gülerken görmek bizi mutlu ediyor bilesiniz, hiç de zor değil gülmesi. Boşverin demiyorum herşeyi. Ki o tür insanlardan nefret ederim. Şunu yapma dersiniz, boşver derler. Yap dersiniz, aynı umursamaz edayla yine boşver derler. Derler tabi, hayat adamların umrunda değil ki. Onlar hayat mucizesini anlayamayacak kadar duyarsızlaşmışlardır. Boşveren olalım demiyorum. Ancak dünyayı ve insanları çok da ciddiye almamalı diyorum. Biz ölünce, bizim için kıyamet kopmuş olacak.! Dolayısıyla aslında kıyametimiz çok da uzak sayılmaz. Bu kısa zamanı gülerek geçirmek varken, üzüntü ve kahırla geçirmek bir mü'mine yakışmaz. İşte müslümanlığımızın güzel yanı da budur. Bizler için umut hiç bitmez, geçmişimiz değil, geleceğimiz bizim kim olduğumuzdur. Biz umudu insana da bağlamayız. Bizim için gece ışıklar sönüp yatağa girdiğimizde, aklımızda fikrimizde ruhumuzda bize ışık olan bir sevgiye umutlarımızı bağlamışızdır. O da imândır. İmânımız varken başka hiç kimseye muhtaç ve köle olmayız. İşte insanın özgürlüğü de budur.! Gülmek için bahaneler bulalım. Üzülmek kahrolmak şunum bunum yok demek, bize sahip olduğumuz nimetleri verenin zoruna gitmez mi acaba. Meselâ yemek yapıyoruz sevdiklerimize? Yemeğimizin beğenildiğini duymak nasıl sevindiriyor bizi değil mi.! Beğenmediklerinde ise bir daha güler yüzle yemek yapasımız gelmiyor o kimselere, ne bulursanız onu yiyin o zaman diyoruz. İşte, Allahu Teâla da öyledir. Verdiklerini beğenmezsek üzülür ve bize bir daha yemek yapmaz :) Hatta elma yerken, Allah'ım ne kadar güzel yaratmışsın demeliyiz ağzımızı şapurdatarak :) O zaman Allah ne der biliyor musunuz, ey kulum; portakal da var, çilek de var, kivi de var :) Al hepsi senin olsun ;)

17 Mart 2010 23:19  
Anonymous BIH dedi ki...

Çok uzun bir yanıt olmasın rica ediyorum ehh ben baharın ta kendisiyim ya buradaki baharı da görmenizi çok isterdim :)

19 Mart 2010 19:26  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ BIH

Yanıt vereceğimden o kadar eminsiniz yâni :)

Ben buna küstahlık diyorum efendim, düpe düz kendini beğinmişin tekisiniz siz.

Hıh...

Demek işim gücüm yok kalkıp size cevap yazacağım, hem de uzun olmayacak.

Bakın hele, görülmüş şey değil :)

Oradaki bahara selâm söyleyin o zaman sayın BIH, istese gelirmiş demeyi de eklemeyi unutmayın.

Ama istemiyorum :P

Yok yok, hem de hiç istemiyorum (:

Bi de hep böyle gülün e mi, ömrünüz boyunca.!

Peynir der gibi :)

19 Mart 2010 19:58  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ BIH

Dün yazdığım yorumu bugün silmek istedimse de, silemedim. Sanırım öyle kalması en uygunu, silip yazmakla ne değişebilir ki. Yaptığım şakalara alınmayın Lütfen olur mu, naif bir diyalogdan ibaret hepsi. Özellikle son günlerde sağlıklı bir şekilde empati yapamadığımı görüyorum, bundan dolayı da ikili diyaloglarımda karşının anlayabileceği söz ve davranışları doğru bir şekilde ifâde edemediğim oluyor. Söylediğim gibi sözlerimiz sizi incetmesin, çok üzülürüm. Sayfamı güzelleştiren yorumunuz için şükran duyuyor, teşekkür ediyorum. Bahar dediniz ya, inşâ Allah en güzel baharı siz yaşıyorsunuzdur efendim. Âmin, ecmâin.

21 Mart 2010 01:20  
Anonymous BIH dedi ki...

Hadi ama biz eski dostuz ufak ayrıntılara takılmam ben çok , ne diyordu şarkı adın bahar olsun muydu ?

..öyle işte hava yine bulutlu bizim buralarda :)

dipnot:ikili diyologlara dikkat efendim !!

21 Mart 2010 14:29  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ BIH

Hoş görünüz için minnetdârım, Allah râzı olsun.

22 Mart 2010 20:42  

Yorum Gönder