12 Ağustos 2008

Yorum yazıyorken..

Lütfen, dikkat (!)

Yorum yazıyorken..

Türkçe imlâ kurallarına uymalı, ve anlam karmaşasına meydan verebilecek devrik cümlelerden kaçınmalısınız.

Bu anlamda; yorum yazıyorken noktalama işaretlerinden faydalanabilir, ve anlam bütünlüğü arz eden yerlerde parağraf yapabilirsiniz.

Ayrıca.. yorum yazarı, kendi ismini belirtmeden; yazdığı yorumu gönderme(me)lidir.

Bilinmelidir ki: Yazarı belli olmayan bir yorumun anlaşılması, oldukça güç olmakla beraber; isim bırakmadan gönderilen yorumlar, bir biri ile karışabilmektedir.

Diğer yönden..

cevap beklediğiniz yorumların takibi için, yorum yazma sayfasında görünen: "Yanıt yorumlarını xxxxx@gmail.com adresine e-postayla gönder." sekmesini işaretlemenizi tavsiye ederim.

Böylelikle; size cevap yazıldığında, e-posta adresinize gönderilen bir ileti ile bıraktığınız yorumun cevaplandığını haber alabilirsiniz.

Bunun için, G-Mail hesabınızı kullanarak yorumlarınızı bırakmanız gerektiğini hatırlatırım.

Lütfen; bu hususlara dikkat ederek, yorumlarınızın gönderilmesini sağlayınız.. ilginize, ve anlayışınıza şimdiden teşekkür ederim.

12 Ağustos '08
Kâzım Mızrak

4 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Kâzım Mızrak,

Bir okuyucunuz olarak benim de sizden isteğim, yorumlardaki yazım hatalarından şikayetçi olduğunuzu bildiren bu yazınızdaki imlâ yanlışlıklarını düzeltmenizdir.

Siftahı bu yorumumla açmış olayım. Blogunuzdaki birçok yazıyı okudum. Özellikle meşakkatli dönemlerinizi anlatan yazılarınızdaki üslubu çok beğendim. İçinizde hep bir ümid var. "Bu da geçer Ya Hû!" tavrınızdan etkilendiğimi söyleyebilirim.

13 Ağustos 2008 00:34  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ MSD

Yazınızı okuyorken keyif aldım.. çünkü, parçalardan oluşmuş; ve bir bütün arz ediyor.

Parçalar birbiri ile uyumlu, hedefe giden yolda atılan adımlar gibi; temiz ve pak. İnsanda ilgi uyandırıyor, okumak yönünde.

* * *

Bendeniz.. cümlelerimi; bir bulmaca gibi labirentli kurarım; okuyucu, kendi düşün dünyasından baktığında; farklı farklı çıkış noktalarına seyahat edebilsin diye.

Bunun konumuzla alakası yok gibi görünüyor belki, yazı üslubuma dair yazmışsınız ya; ben de açılım getireyim dedim :)

* * *

"Bu da geçer, yâ Hû!".. yakıştırmanız çok hoşuma gitti; güç aldım bu tespitinizden. Demek ki, birileri; bu yönümü anlayabiliyor, takdir edebiliyor. Çok sevindim inanın.

* * *

Blog yazarak vakit kaybettiğimi düşündüğüm zamanlar oluyor, fakat sizin gibi; hem dert kimseler ile karşılaştığımda.. zahmetimin, hiç de boş olmadığını duyumsuyorum.

Bu da büyük mutluluk veriyor bana.. gayemiz; uyanık zihinler için bir esin kaynağı olabilmek.

Bir kıvılcım, küçük bir rüzgar, bir mum ışığı olabiliyorsak; ne güzel.

Şöyle bir söz vardır: Karanlığa küfredeceğine, bir mum yak.

En başından beri, bu çizgide olmaya çabaladım. Ömrüm yettiğince de, şartlar el verdiğince de; küçük adımlar ile olsa da bu yolculuğu sürdürmek niyetindeyim.

* * *

Mezkur yazımızla ilgili olarak.. nerede yazım yanlışları vardır bilemiyorum.

Bu yazı için, en azından bir saatimi harcamışımdır; doğru yerlerde doğru kelimeleri kullanmak; kelimelerin yazılışlarını kontrol etmek; noktalama işaretlerini düzenlemek için harcadım bu zamanı.

Hâlâ yanlışlarım varsa; muhtemelen, gözüm artık yazıya âşina oldu diye göremeyeceğimdir.

* * *

Lütfen..

siz de önüme ışık tutun, ve yanlışlarımı gösterin. Ben de bir düşüneyim.

Eğer aklıma yatarsa, mümkün olan en kısa sürede değişikliği yaparım. Aksi halde, sizinle aynı kanaatde olmadığımı söylerim.

Buyrun, bir bilgi münazarasında bulunalım. İkimiz için de faydalı olur diye düşünüyorum.

Bu mânâda.. sizden, bir cevap bekliyorum.

Saygılarımla,

13 Ağustos 2008 13:27  
Anonymous Adsız dedi ki...

Kâzım Mızrak,

İmlâ konusunda ilk dikkatimi çeken şey, ard arda iki nokta (..) kullanımınız. Emin olmak için Tdk'nın netteki noktalama işaretleri sayfasına baktığımda iki noktanın olmadığını gördüm. Siz de basılı imlâ kılavuzlarından kontrol ederseniz daha iyi olur.

Bundan sonra vereceğim italik kısımlar Tdk web sayfasından alıntıdır.

UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz.

Noktalı Virgül ( ; )

1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir. Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü.

2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.


Maddelere bakınca yazınızdaki birkaç cümlenizde hata var diye düşünüyorum. Dilbilgisi ve imlâ konusunda kendime güvenmediğimden doğrusu şudur diye size yol gösteremeyeceğim. Dikkatimi çeken kısımları işaret etmekle yetiniyorum.

13 Ağustos 2008 17:04  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ MSD

Tahmin etmiştim, bu şekilde bir eleştiri alacağımı :)

Sizden sonra, bir kaç kez mezkur yazıyı gözden geçirdim; daha önce de söylediğim gibi.. gözüme takılan mühim bir hata bulamadım.

Her şey yerli yerindeydi :)

* * *

Efendim.. .

Cevanızı okumakla beraber, yine hiç bir sorun olmadığını takdir ettim.

* * *

Şöyle açıklamama izin verin ;)

Hiç okudunuz mu, duydunuz mu bilmiyorum: Dil, yaşayan bir varlıktır. Yıldan yıla.. nesilden nesile kabuk değiştirir.

Şairler, yazarlar.. dilin gelişmesine katkıda bulunurlar. Bilim adamları dilin gelişmesine katkıda bulunurlar.

Dile.. yeni yeni kavramlar katarlar; yeni bir soluk ortaya koyarlar; dilin etkin kullanılması için farklı farklı uygulamalar icad ederler.

Hepsi de.. dilin; güzel, cezbedici, akla yatkın, ve daha bir anlaşılır olması içindir :)

Bendeniz de; özgün denilebilecek bir zeka ile.. kelimelere yaşam veriyorum. Benimle, yeniden anlam buluyorlar.

Onları.. noktalı işeretler ile süslüyorum; ve, nihayet: Kelimelerden oluşan bir resim çıkıyor ortaya :P

(,) Virgülü, "ve" bağlacından önce kullandığım zamanlar olur; "veya" bağlacından önce kulandığım zamanlar da olur :)

(') kelime köklerine farklı anlamlar yüklediğimde; anlamın daha bir kuvvetli anlaşılması için.. üstten tırnak işareti ile ayırıyorum meselâ.

Örneğin:

Meselâ kelimesinin öz kökü, Mesel 'dir. Ben.. meselâ yazabileceğim bir yere: Mesel 'â yazabilirim. Bu uygulama.. mesel kelimesini ön plana çıkarır, ve anlamını kuvvetlendirir.

Yeri gelmişken: Mesel kelimesinin; küçük hikâye anlamına geldiğini de ifâde edeyim :)

Aradaki bağlantıyı kurmak, zekâmızın işlerliğine katkı sunar ;) anlamış olmak, anlatılmak isteneni; zihine keyif, ve lezzet verir.

Bakınız.. "lezzet" kelimesinden önce kullandığım "ve" bağlacından önce virgül koydum.

Zihine dedim ki: Dur biraz, bekle; sana anlamı pekiştirecek bir kaç şey daha daha söyleyeceğim :-)

(..) İki noktaya gelince.

Bu iki nokta üç nokta gibi 'dir. Fakat, kendisinden sonra gelen yeni bir cümle olmaz: Cümlenin devâm ettiğini gösterir, ve kendisinden sonra gelen kelime küçük harf ile başlar!

Bir konu anlatılıyorken, konuya giriş yapıldığını; kendisinden sonra gelen cümleciğin; konuyu destekleyen bir kelime, veya cümle grubu olduğunu söyler. Sonra, esas konudan sapmadan; tekrar meseleye intikal edilecektir der ;)

(.. .) Bir de, iki noktaya konulan nokta, işareti var.

Bu durumda, cümle bitmiştir. Ama, söylenecek çok şey var aslında demek ister.

Bu işaretin sonunda, yeni bir cümle başlar. Lâkin, önceki konuyla öz olarak alakalı değildir. Yeni bir cümle başlıyordur, ve büyük harf ile başlar cümle :)

* * *

Daha değişik atraksiyonlar var, şuân anlatmayayım :) yeterince zamanınızı aldığımı düşünüyorum çünkü :))

İşte böyle efendim ;)

* * *

Hepsini de.. kasten, ve isteyerek yaptım; pişman değilim :D

Maksat;

Türkçe 'miz zenginleşsin.

Şimdi değil ama; yüz yıllar sonra.. beni anlayacaklar 'dır, dermişim :)

Saygılarımla,

13 Ağustos 2008 17:45  

Yorum Gönder