17 Mayıs 2006

Aşkı Eşşekler Gibi Değil, Bir İnsan Gibi Yaşa!

"...boşunamı demişler fransızlar "aşk eşeğe bile dans ettirir " diye."

@ Suveyda

Çok şükür biz de Dünya'da yaşıyoruz da Fransız milletini tanıyoruz. Sizi duyan da aşkı en aziz yaşayan millet Fransızlar sanır.

O eşşek nasıl bir aşka kalbinde yer vermiştir de dans etmektedir, aklınıza bir sorun lütfen.

***

Böyle lakırdı olsun diye söz söyleyip, bu millete atasözü diye yutturmayın (sözüm size değildir)!

Bana dokunmayan yılan bin yaşasınvari, sözlerle bir miletin aklı yıkanıyor hiç kimsenin gıkı çıkmıyor.

***

Kula dahi ölçülü yaşanması gereken bir sevgiden bahsediyoruz. İnsanın insana karşı, Hakk'ı unutturacak derecede sevgi beslemesi dahi münasip değildir.

Kalbinde sevdiğine karşı tapacak kadar bir aşk besleyen kimse, sevdiği insanı bir Tanrı hükmünde görme hatasına düşebilir; diye endişe duyulur.

Allah'ın itaat edip, yasaklarından kaçınan bir kimse, sevdiği insana da bu cihetle kul olursa burada yanlış var demektir.

Demek ki, ilmihal bilgisine göre; meşru dairede sevgi ve aşk yaşanmalıdır diyoruz.

***

Fransızları görüyoruz; birer eşşek olup nasıl ortalık yerde hayvanlar gibi dans ettiklerini!

Bu mudur kutsal aşk, miletin gözü önünde alenen sarmaş dolaş aşkı ifşa etmek mi gerekir illa, bu işin bir edebi yok mudur :-/

Bırakın da aşkı insanlar yaşasın Adem gibi, aşık olunan Allah olsun ve hatta kul bile olmasın!

***

Sözümüzün arkasındayız efendim, yine mesafeyi koruduk da yazımızı çirkinleştirmedik.

Siz o sözü yazıyorken belki bunları düşünmemekteydiniz, biz düşündük ve buraya da yazdık.

Müsadenizle...

Kâzım Mızrak

Bu yazı, http://balbocegi.blogspot.com/2006/05/seven-insan-neylesin.html adresine bırakılan bir yorumdur.

4 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

madem bloğunuza yorumunuzu almışsınız bende yorumumu buraya ekleyeyim.

Kâzım Mızrak ,

çok şükür bende dünyada yaşıyorum ve az çok fransız milletinin derdi tasasını bilerekten aşkı en aziz yaşayan millet olduğunu düşünmüyorum diyerek bir girizgah yapalım yorumunuza.

ki burada ön plana çıkması gereken eşşek değil aşktı.kaldı ki ana temamız bu.ama tabi şöylede bir şey var bir hadiseye sadece bir pencereden bakılmaz.ki zaten sizde değişik bir bakış açısı getirmişsiniz olaya.aklınıza sorun lütfen ricasiyla ilk dökülen cümleler olarak alın bunu.

lakırdı diye söylenen sözlerin atasözü olarak yutturulmasını bana söylememişsiniz zaten.o halde buna cevap vermem gereksiz bir iş olur.

bana dokunmayan yılan bin yaşasınvari sözlerinde az çok bilincinden olduğumu düşünerek bunada ben cevap verme gereği duymuyorum.

o halde neden böyle sözler edersiniz diye de bir düşünce aklınıza düştüyse şayet; "anlatmak istediğimin tamamen farklı bir niyette düşünce geliştirmenize bağlıyorum bunuda"

***

evet haklısınız sevgide dahi ölçülü olmak gerekiyor.Efendimiz (sav) "Sevdiğin kimseyi ölçülü sev.Olabilir ki, günün birinde sana düşman olabilir.Düşmanına karşı da aşırı gitme.Olabilir ki, günün birinde dostun olur" şeklinde buyurması ne kadar ölçülü olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor bize.

evet aşk kalpte olur ama akılla desteklenir.eşşeğin dans etmesinden de çıkartılacak bu derece üzerinde durulmayacak çok basit bir neden yatar.buda aşkın insana heyecan kattığı ve normalin üzerinde mutlu ettiğidir.insana olmadık şeyler yaptırması her zaman ölçü dışına çıkması anlamınada gelmez.hayatında hiç çiçek almayan bir kişinin aşk dolayısıyla aşığı için çiçek alması bile normal dışında seyir eden bir olay olarakda düşünülebilir.yapılan eylemlerin kişiden kişiye değiştiğinide hesaba katarak dans etmenin binlerce yüzü olduğunuda söylüyorum.

***

ortalık yerde yaşanan aşklarıda tasvip etmediğimi kesin bir dille ifade ediyorum ve bunun üstüne daha fazla laf söylemeyi anlamsız buluyorum.çünkü bu konuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.kaldıki bunu sadece fransızlar yapmıyor ülkemizde de bu tür manzaraları görmek artık abes karşılanmamaya başladı.çok afedersiniz her yeşillik alanı, okul kampüslerinde her ağaç altını kendine aşk yeri zanneden binlerce seviyesiz , okumuş cahil insanla karşılaşmak artık herkesin gözlerinin kapanmasına sebep olmuyor.
...ve aşk bu değil.

okuduğum bir kitapta Cihat Zafer in söyledikleri şu anda düşüncelerime tercüman oluyor.

"Sevgiyi yaratıp, sevmeyi kalbimize koyanı sevemediğimizden, bütün güzelliklerin kaynağına eremediğimizden, o Vedud isminin sahibi tarafından "Sevgilim" hitabına eren "Sevgililer Sultanı" nın yoluna gönlümüzü seremediğimizden , bir nadide duygu daha diyarımızı terkediyordu.Aşk, biz "yanlış sevdikçe" soysuzlaşıyordu...

son olarak aşık olmakla ilgili söylediğiniz o fikirlere sonuna kadar katılıyorum.aşk bir heves değildir.sabah kalkınca kime aşık olayım bugün diye düşünelecek bir şey de değildir.dillerde sakız olan yaz aşkı , kış aşkı gibi seviyesiz bir şekilde mevsimlere sığdırılacak bir duyguda değildir.aşk herşeyden önce ve herşeyden sonra emek işidir.

Esenliklerle...
Suveyda mdan dökülenler...
Suveyda:kalbin en derin noktası.

17 Mayıs 2006 11:19  
Anonymous Adsız dedi ki...

suveyda demiştim ama adım nedençıkmadıysa.
teknik bir hata yaptım sanırım.

17 Mayıs 2006 11:20  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Suveyda

Merhaba,

Ladybird'ün bloğundaki yazınızı da okudum; tartışmak yerine düşüncelerinizi paylaşmış olduğunu görüyorum, sağolun...

Ben de tartışmalardan kaçan birisiyim, sözün söylemesi kafi anlayana; anlamayan ile tartışarak zaman kaybedip kalp gönül yormaya değmez, o kimse düşünsün tefekkür etsin doğruyu kendisi bulsun.

Saygılarımla...

17 Mayıs 2006 20:11  
Anonymous Adsız dedi ki...

ben teşekkür ederim.

nedense bunu kendimde borç bildim.

sanırım anlayışınız için, ve söz

söylemenin kafi geldiğini

gördüğüm için...

sağlıcakla....

17 Mayıs 2006 20:33  

Yorum Gönder