21 Nisan 2006

Dünya saati ile Karabük'te 17:34 karşılıyoruz. Ve ben salak salak gülümsüyorum, 'görelim mevlâm neyler, neylerse güzel eyler' diyerek :)

6 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Güneş tüm güzelliği ile ışıklarını saçmaktadır, vakit akşam olunca karanlık çöker; şimdi nereye gittin diye suale durur çiçekler!?

Çiçekler, Güneş'in hayat veren sıcaklığına kapılmışlardır şuursuzca ve şu halde ise gecenin merhametine muhtaç olmuşlardır...

Gece, soğuk rüzgarını estirmek için Güneş'e danışacak değildir, o kendi başına apayrı bir âlemdir!

Evet, şimdi ne olacak?!

Güneşin geri dönmesi mi beklenecektir, yoksa karanlık geceye mi yalvarılacaktır yaşamak için!?

Her iki durum da olması gereken değildir, başka bir cevabı olmalı problemin!?

Gecenin ayazına mahkum olmuş çiçekler solmakta an be an, ağlamak için çok geç bir vakittir şimdi :-/

Herşeye Rağmen,
Kâzım Mızrak

21 Nisan 2006 18:00  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Yukardaki yorumda geçen "an be an" ifadesi ayrı yazılmıyormuş :)

Hatamızı düzeltelim efendim ve "anbean" yazalım...


Anbean:

1. Her an, "Anbean bekleniyor."
2. Zaman zaman.
3. Giderek.

Kaynak, Tdk.Org.Tr

21 Nisan 2006 18:15  
Anonymous Adsız dedi ki...

ayni limanda kalmayarak cozulebilir. geceler uzadikca yeni limanlar aranmali. en kisa gecenin yasandigi, gunesin daha cok isittigi mekanlar olmali...

gunes isitirken okunmasi gereken siir;

ne hasta bekler sabahi
ne taze oluyu mezar
ne de seytan bir gunahi
seni bekledigim kadar

****

gunesin geri donusunu beklerken siirin devami okunmali;

gecti istemem gelmeni
yoklugunda buldum seni
birak vehmimde golgeni
gelme artik neye yarar..

gunes ve ay isiklari ile dolu bir denizden selamlar..

21 Nisan 2006 21:55  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

selamınızı kabul etmiyorum efendim, hakkınızı helal edin :(

böyle iğrenç bi insanla ne diye muhatap olursunuz ki :-/

hepinizden de nefret ediyorum!!!

bu ikonlardan göz yaşı çıkmıyor mu yaaa

öffff :o(

22 Nisan 2006 01:33  
Blogger tahin dedi ki...

Ben senden nefret etmiyorum. Biliyorum ki sen de kimseden nefret etmiyorsun.

Insanin kendi nefsine yaptigi eziyet de eziyettir. O da dogru degildir.

Ne kendine, ne baskasina eziyet etme.

Hepimiz insaniz, hepimizin hatasi&gunahi var.

Peygamber Efendimiz Aleyhisselam ne demis; "Eger siz hic gunah islemiyor olsaydiniz, Allah sizi helak eder yerinize gunah isleyen ama gunahina tevbe eden bir kavim getirirdi"
(Mealen)

Bu durumda kul o kisidir ki gunah isler, hata yapar ama hatasindan&gunahindan tevbe eder.

Nefsimiz nefret edilecek ya da tamamen oldurulecek bir sey degildir. Nefsimize zulmetmeyelim, onu terbiye etmeye calisalim...


Allah'in selami hepimizin uzerine olsun inshallah..

22 Nisan 2006 05:30  
Blogger ladybird dedi ki...

Ben kimseden nefret etmiyorum..

Yunus Emre?nin ?yaradılanı sev, yaratandan ötürü? misrasiyla bizi sevmeye davet ediyor. Yaratilmis, yani mahluk oldugu bilincinde olan insan bir baska "yaratilmis oldugunu bileni" sevmekle yukumludur..Yani Yunus, yapmak zorunda oldugumuz seyi isaret etmis. Kim bilir, belki muminler arasinda bu eksikligi hissettigi icin karalamis bu misrayi Yunus Emre.

Tolerans lutfen..

22 Nisan 2006 16:04  

Yorum Gönder