16 Nisan 2006

Suskunluğum, en kesif isyanımdır benim!

Çeker Giderim,
Kâzım Mızrak

9 Yorum:

Blogger life dedi ki...

Hayat katarının ta en arka vagonunda yolcuyum,
Başımda bere elimde sarı madenden bir boru,
Deli gibi gidiyorum katarın gittiği yere doğru

Hepimiz bir yerlere doğru gidiyoruz.Ama susarak...Ama konuşarak...

Mühim olan isyan etmeden anlamaya çalışmak,hatayı göstermek,ikna etmek...

17 Nisan 2006 08:14  
Blogger deepness dedi ki...

Susmakla, karşı tarafa acı vermek midir niyetin?

17 Nisan 2006 08:52  
Blogger cenkunal dedi ki...

Susmak bazen en tesirli haykırıştır!

17 Nisan 2006 23:52  
Anonymous Adsız dedi ki...

bir şeylere kızıp sustunuz anlaşılan..

18 Nisan 2006 00:29  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Hayat katarının ta en arka vagonunda yolcuyum,
Başımda bere elimde sarı madenden bir boru,
Deli gibi gidiyorum katarın gittiği yere doğru

Hepimiz bir yerlere doğru gidiyoruz.Ama susarak...Ama konuşarak...

Mühim olan isyan etmeden anlamaya çalışmak,hatayı göstermek,ikna etmek...


@ Şehnaz

Elhamdülillah, nasip olursa sözlerini alıntıladığınız Erkin Koray'ın "Hayat Katarı" parçasını dinleyeceğim :)

***

Yorumunuza katılıyorum, isyan etmek insanın doğasındaki dengeyi inkar etmesi anlamına gelmekte.

İnsan hayatında olacak olanları sabırla beklemeli ve etrafına zarar vermemelidir diye düşünüyorum...

***

Size çok ince bir ayrıntıyı görmeye davet ediyorum; isyan edip susmak da var, susmayıp öfke hıçım saçmak da var!

Biz sineye çekiliyoruz; görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler düsturuyla...

***

Anlamaya çalışmak, hatayı göstermek, ikna etmek demişsiniz...

Lütfun da hoş, kahrın da hoş diyebilmelidir, insan!

Artık, kahrı bile bir nimet olarak görmeye başladım; acıyı, elemi diyorum...

Biz isyan ediyorken, kırıp dökmüyoruz eskisi gibi; vakti zamanın da kırıp dökmeler vardı hayatımda, ama artık böyle davranışlara mâni olma konusunda kendime karşı bir mücadele veriyorum.

İsyan diyorsak, anlaşılacağı üzere biz susmayı tercih edenlerdeniz; susup sabırla beklemeyi...

***

En kesif isyanım susmaktır benim; bağırıp çağırmak, zorbalıkla haklılık aramak bizim kitabımızda yoktur, elhamdülillah...

Bu ifadenin özünü anlamanızı, öylesine kaleme alınmış bir satır olmadığını idrak etmenizi diliyorum.

***

İnsanın yaşamındaki isteklerine ulaşamamış olması veya ulaşabilecek imkanları tesis edememiş olması ona Rabbi tarafından verilen bir layık olma durumudur!

Allah şeytanı yaratmıştır ki, o varlık şeytanlığa layıktır; bu bakımdan şeytan asla diyemez ki benim yerim aslında Cennettir.

Hz. Muhammed Allah'ın habibidir ki, Hz. Muhammed Allah'dan Cehennemi talep edemez, zira o Cennetliğe layıktır ve layık olduğu üzere yaratılmıştır ve de layık olduğu üzere hayatını yaşar!

***

Ol diyen, kudret sahibi Allah; sonsuz ilmi ve iradesiyle halk eder, o irade ettiği sebebiyle de insan irade eden olur.

Rabbimiz irade eder ki, bir Güneş ile aydınlanan sabah insanlara mutluluk getirir. İnsnların uyku uyuyabilmeleri için de Allah geceyi irade eder, ki Allah aynı zamanda insanların uyku uyumalarını da irade etmiştir zaten.

Kainatın her bir zerresine hakîm olan Allah, ateşin yakmasını irade etmiştir.

Allah ateşi söndüren suyu da irade etmiştir ki alemlerin yaratılışına ne bir fazlalık ne de bir noksanlık tecelli etmiş olsun!

Her yaratılmış, kainata bir hizmet etmesine binaen sebeplidir ki asla gereksiz olması düşünülemez.

İşt ebu sebeple de, camiye (hayır hasenat işlerken) giderken kilese (mazlumu, garibanı, ihtiyaç sahibini) taşlamayın diyoruz.

Zira nasıl camiyi (sevap) irade edip yaratan Allah ise; kiliseyi (günah) yaratan da yine O'dur.

Elbette kiliselerin (şerrin) gereksizliği değil, varlığının hikmeti sorgulanmalıdır.

Kilisedeki adam, camideki adamı görür de bir yanlışta olduğunu anlar! Aynı şekilde camideki adam da, kilisedeki adamı görür de şükürde olması gerektiğini idrak eder...

***

Yaşama bakıyorum; ben bana layık olanı yaşıyorum diyorum; yani rezilliği!

Şu yaşıma gelmişim hâla okumaya çalışıyorum ve bu arada yaşlanmış sırtı iki büklüm olmuş babamdan harçlık dileniyorum :)

***

Şikayetci olan ben değilim!

Başarısızlığımdan dolayı esas şikayetci olanlar çevremdeki insanlar.

Gelip kapımı çalıyorlar ve sen neden okulu bitiremedin diye bana hesap soruyorlar kızıyorlar; veya ben onların kapısını çalıyorum muhtaç olduğum halde, yüzüme asık suratlar ile bakıyorlar :(

Ben şikayetci değilim, insanların bana acımalarından; ama onlar benim hayattaki başarısızlığımı konuşmaktan bir türlü bıkıp usanmıyorlar ve ben artık bıktım ama!!!

Âlimin kârı susmaktır demiştik, bir yazımızda. Öyle ki biz de hayat yolundaki tekemülümüzde âlimliğe özenir olmuşuz bir bakıma susarak :)

***

Ben isyan edip susuyorum, kaderim neyse ona râzıyım; Allah Kâzım'a neyi layık görmüşse, Kâzım onu yaşayacaktır elbette.

(Kâzım'ın) İsyan gibi görünen suskunluğu; insanlardan kaçıp uzaklaşma isteğinin anlaşılabilmesine dair bir mânâ oluşturmasına vesile olur inşallah!

***

Eşhamdülillah, yorumunuzla tefekkürümüze ve düşüncelerimizi ifade edebilmemize vesile oldunuz.

Alllah sizden de râzı olsun, insanlığımıza lâf söyleyip isyanımıza vesile olanlardan da!..

Allah'u Ekber,
Kâzım Mızrak

18 Nisan 2006 02:36  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Susmakla, karşı tarafa acı vermek midir niyetin?

@ Deepness

Hoşgeldiniz efendim, hörmetler :)

İnşallah, Şehnaz'a bir cevap mahiyetinde yazmış olduğumuz yorum; sualinize karşı bir yanıt olarak kabul görür.

Farkına varacağınızı temenni ettiğimiz bulgu, bizim hiç kimseye karşı bir kötülük beslemeyor olduğumuza dair olur.

Bu sayede, yaratılış gerçeğini ve La İlahe İllallah sözünün manasını burada işlemiş oluruz.

Kainat vahdet-i vücûd denilen tek bir özden oluşur; hiç kimse kendi arzu ve isteği ile makam mevki sahibi olamazi, Allah öyle irade eder ve iradesi öyle tecelli eder!

Biz hiç kimselere yanlışlarımızla acı verme taraftarı değiliz, lakin bize biçilen kaftan yerine aba olursa, ne yazık ki yanımızda oturan da bizimle beraber kuru ekmek ile tuzlu çorbaya talim edecektir ;-)

Saygı ve selamlarımla...

18 Nisan 2006 02:46  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Susmak bazen en tesirli haykırıştır!"

@ Cenk Ünal

Sayın abim, hoşgelmiş sefalar getirmişsin :) Yine isyan bayrağını çektik ;-)

Hayırlısı olur inşallah...

Saygılarımla.

18 Nisan 2006 02:50  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"bir şeylere kızıp sustunuz anlaşılan.."

@ Anonymous

Muhterem kardeşim, hakkını helal edesin; sana bir yanıt yazmıyorum.

Tanımıyorum seni, in'misin cin'misin, kimsin nesin?!

Bu blogda anonim yorum bırakanlara cevap yazılmaz!

Hiç bir adınız yok mu sizin efendim, tanıyalım sizi; ne yer ne içersiniz, nerden gelip nereye gidersiniz?!

Hala öğretemedik sizlere yorumunuzla beraber göstermelik de olsa bir nick yazmasını :-/

Burdan buyrun:

http://mizrak.web.tr/2006/03/
anonim-yorum-yazanlara-hususi-bir-
uyar.html


Umarım bizi iyi niyetimizle anlarsınız.

Kalın sağlıcakla...

18 Nisan 2006 03:02  
Blogger deepness dedi ki...

Sizin içtenliğinize karşı bir tereddütüm yok. Postlar yorumlara, yorumlar değişik pencrelerden bakmamıza yol açıyor. Fikrinizden geçenler, mutlaka ki, pozitif hislerdir. Açıklamalarınız için de teşekkür ederim.

18 Nisan 2006 19:37  

Yorum Gönder