8 Şubat 2006

İradenin Bağımsızlığı Prensibi

Kişinin iradi anlamdaki özgürlüğü, maddeye ya da manaya olan bağımlılığına bir son vermesi ile mümkün olabilir.

Bu anlamda bir erkeğin maddi ve de manevi anlamda bir kadına karşı düşkünlüğü problem demektir. Aynı şekilde ana babaya duyulan sevgi ve düşkünlük de bir problemdir. Bir babanın veya bir annenin çocuğuna karşı olan bağlılığı da farklı anlama gelmez.

Paraya, şöhrete, itibara rağbet gösterilmesi özgür iradeye vurulan kelepçeler gibidir.

Kişinin bir Tanrı inancına sahip olması da, onun özgür iradesini tutsak alan bir diğer unsurdur. Bireyde inanç, bir özgür tercih süreci ile gerçekleşmeli ve de akıl ile tastik edilmekle beraber Tanrıya teslimiyet söz konusu olmalıdır.

Bir önceki yazımda dile getirdiğim problem, inanmış olduğumuz Tanrının bizlere kardeş kanı döktürüyor olduğunu eleştirmekti.

Böyle bir soru işaretini kalbinde barındıran kimse elbette tam anlamıyla yürekten bir inanca sahip değildir. Bizim buradaki meselemiz de böylesi soru işaretlerine mantıklı cevaplar aramak ve inancımızı aklın bir tercihi şeklinde Tanrıya ulaşmaktır. Aksi halde Tanrının bize vermiş olduğu aklın bir rolü kalmaz!

Bu süreç yukarıda da değindiğim üzere bir Tanrı vardır ön yargısı ile gelişme gösterecek olursa, esasen Tanrının bizlerin farkına varmımızı dilediği ayrıntıları da gözden kaçırmış oluruz.

Benim düşün muhasebelerimizn neticesine göre, Allah'ın bizleri bri Tanrı kimliği ile varettiği üzerine dayalı.

İnsanın dünyaya geliş serüveninde, insan bir nevi Allah'ın dünyadaki halifesi olarak tanımlanır. Bir halife sıfatımızın olması aynı zamanda bizlere Tanrısal bir hüvviyet kazanadırmakta.

Tanrısal kimliğimizin olması nazarı ile özgür düşünme süreçlerimizin sonucunda, iyiyi kötüyü yargılayarak tercihler yapmaktayız. Aksi halde, yani biz insanlar bir Tanrı kimliği ile varedilmiş olmasaydık sansuzluğun sahibi olan Allah da bizleri seçimlerimizden dolayı yargılayamazdı; çünkü mevzu bahis seçimler zaten kendi iradesi ile yapılmış olurdu.

Sizlerden, dikkat ve anlayış bekliyorum.

Bakınız değindiğim mesele bir sünger gibi nereye sündürülürse oraya uzar. Özde masumane olan doğru bilgiye ulaşma çabamız, üzerinde durulup cidi ciddi düşünülmediği takdirde kişiyi sapkın fikiriklere itebilir. Böyle bir durumun yaşanmasını asla arzu etmem.

Merkep nereye çekersen o yana gelendir, siz merkep olmayın; okuyun sorun sorgulayın; insanların sapıkça zihniyetlerine çok güzelmiş aman da ne harika diyerek balıklama atlamayın.

Diğer yönden fikir münazarası yapan kimseleri de tenkit etmek yerine yapıcı eleştirilerinizle düşüncelerinizi paylaşın ki o kimse de sizin bilgilerinizden istifade etsin.

Sözün sonunu, iradenin bağımsızlığı bireyin özünü keşfetmesine zemin hazırlar diyerek bitirelim.

Düşündükçe,
Kâzım Mızrak

1 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Metin içeriğinde, düzenleme yapılmıştır...

8 Şubat 2006 17:12  

Yorum Gönder