17 Şubat 2006

Değer Görmek Adına, Kızlarımızın Düştüğü Durum!

Şehrin merkezindeyim, hava buz gibi soğuk, hafiften kar serpiştiriyor; iki genç kız, telaşlı ve aceleyle yürüyorlar; yaşları 18 gibi gösteriyor.

Her ikisi de etek giymiş; etekler diz hizasından epey bi yukarıda, ben diyeyim dört parmak siz deyin bir karış; kızlar lise talebesi ve üzerlerindeki de okul forması :-/

8 Yorum:

Blogger ladybird dedi ki...

Mecburi giydirilen okul formasi kime nasil deger katiyor ? Cevreden mi deger gormek bekleniyor yoksa formayi giydirenlerden mi ?

17 Şubat 2006 17:24  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Önce, konu hakkındaki düşüncelerinizi bizimleye
paylaşmaya ne dersiniz?

17 Şubat 2006 17:46  
Blogger ladybird dedi ki...

Ben misafirim, sizin dusuncelerinizi merak ettigim icin sordum..

17 Şubat 2006 17:58  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

- Mecburi giydirilen okul formasi kime nasil deger katiyor ?

Mucburi anlamda diz altında olan etekleri, nerdeyse beline kadar çeken kızlar; erkek arkadaşlarının gözünde bir numara olma ve kız arkadaşlarının gözünde en güzel olma başarısını güya elde ediyorlar.

Onların güzellik anlayışı, ne kadar dudak boyası o kadar güzelsin imajı üzerine kurulmuş.

Bir de eteğini biraz sıyırdımı senden güzeli yoktur bu alemde!

Kızların bu durumunu eleştirerek, esasında Aklın ön plana çıkması gerektiği fikrini savunmak istedim.

Oysa kızlarımız dişiliklerini ön plana çıkarmak sureti ile içlerinde bulundukları sosyal çevre üzerinde aranır olma değerini kazanma eyleminde bulunmaktalar.


- Cevreden mi deger gormek bekleniyor yoksa formayi giydirenlerden mi ?

Çevreden değer görmek bekleniyor. Bu beklenti bilinçaltı kaynaklı, bilinçli bir davranış değil!

Davranışın biliçsiz şekilde olması nedeniyle olaya sözlü müdahale ederek, davranışlarının yanlış olduğunu onlara anlatmamız icap ediyor

İkna etme yöntemini ile, akıllarını kullanarak insanların sevgisini ve ilgisini kazanmaları gerektiğini onlara anlatmalıyız.


Sorularınıza cevap verebilmiş olduğumu sanıyorum...

17 Şubat 2006 19:06  
Blogger zootechnist dedi ki...

Yazınızın belli kısımlarına hak vermekle birlikte bir noktada katılmadığımı belirtmek isterim.


''Çevreden değer görmek bekleniyor. Bu beklenti bilinçaltı kaynaklı, bilinçli bir davranış değil!''

demişsiniz.

Ancak bu ve benzeri davranışları bilinçli oolarak yapanlar da mevcut.onlar bu durumda mazur görülebilir mi sizce?Bence görülemezler.

17 Şubat 2006 20:00  
Blogger ladybird dedi ki...

Bence dinde bilincsizce ama erkeklere karsi bilincli olarak sergilenen bir davranis turu..Etekler diz uzerinde olanlar biraz daha yukari cekistirip kisaltiyor..Her insanda begenilmek arzusu vardir..Kadinin fitratinda bu agir basar...Bu duyguyu kanalize etmek lazim..Begenilmek duygusunu Rabbine karsi kullansa? Nasil olurdu acaba?

Asil suclu ailelerde, bilincsiz insan yetistirenlerde..Aile bu egitimi dogru bir sekilde vermiyorsa sizin de dediginiz gibi bizlere duser..teblig farz sonuctan sorumlu degiliz, anlatabildigimiz kadariyla ikna yoluna gidebiliriz cunku insan 100 kapili bir saraya benzer..Kapali kapilari zorlayacaginiza acik kapilari bulmali..Ayni seyi yapip sonuc beklemek deilikdir..

Metod degismeli..Yumusak yaklasmali..Ustadin sozu vardir "Kendini islah edemeyen baskasini islah edemez", iyi bir model olabilmek icin once kendimize ceki duzen vermeliyiz..

saygilar..

17 Şubat 2006 20:18  
Blogger cenkunal dedi ki...

Kendilerinin 50 yıl sonraki halini düşünseler ne yaparlardı acaba ?

22 Şubat 2006 00:01  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"Kendilerinin 50 yıl sonraki halini düşünseler ne yaparlardı acaba ?"

Bediüzzaman Said Nursi bu konuya dair sizinle hem fikir.

İnsan bahar mevsiminde cıvıl cıvıldır, lakin güz gelince onun da yaprakları kalmaz yerinde dökülür...

22 Şubat 2006 16:55  

Yorum Gönder