17 Şubat 2006

Allah Rızası İçin Demek, Allah'ı Dilemektir. Yoksa Allah'ın Rızasını Dilemek Değildir. Murat Edilen Allah'tır, Murat Eden de Sizsinizdir!

9 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

...derin mesele, vakit bulur da nefesimiz yeterse bu mevzu üzerinde duracağım.

Müslümanların dilinden düşmeyen bir Allah rızası için sözü vardır.

Ne kadar da yanlış bir ifadedir ve yanlış anlamalara sebebiyet verir.

İnsanın Allah'ı anlayamamasına neden olabilecek boyutta tehlikeli bir cümleciktir bu Allah rızası için sözü.

Namaz kılınırken, oruca niyet ederken, zekat verirken, hayır hasenat işlerken hep bu söz dilimize gelir.

Hangi anlamda dilimize gelir soruyorum?

Yaptığımız ibadetten Allah'ı haberdar etmek midir gaye?

Onun bizden razı olup, hidayetimizde rıza göstermesine dua etmek midir bu Allah rızasi için sözü?

Güya ibadetimiz yüzünden Allah keyiflenecek ve bizden razı olacaktır...

Sonra da bize rıza gösterecek afferim kulum gözüme girdin, sen bir numarasın, koçum benim mi diyecektir koskoca Tanrı???

Yuh be, sizin aklınıza acıyayım :-/

Bak Muhterem kardeşim,

Her türlü eksiklikten münezzeh olan Allah'ı ihya edip mutlu etmek ne demektir?

Sen bu kainatta kimsin ki, ne olduğunu sanmaktasın ki yaptıklarınla O'nu sevindirip mutlu edeceksin?!

Uzayın derinliklerinde bir nokta olmak kadar bir hükmün bile yok; sen kalkıp namaz kılarak Allah'ın bir ihtiyacını karşılayacaksın öyle mi?

Niyet ettim Allah rızası için Namaz kılmaya...

Ben namazımı kılayım da Allah benden Razı olsun!?

Niye razı oluyormuş efendim orasını pek anlayamadım, benim kulaklarım az işitir de biraz!

Neymiş neymiş?

Allahın rızası içinmiş...

Aylardır sürekli düşünüyorum, namaza başlarken niye niyet ediyoruz; neye niyet ediyoruz?

İbadetimizden dolayı Allah'ı sevindirmek adına mıdır bu niyet?

Sevinecek ve dolayısı ile de bizi Cennetine kabul edecektir, de mi?!

Cehenneme gidenler de zaten Allah'ın gazap ettiği kimselerdir!

Neden?

Bu kimseler Allah'a karşı gelmişler ve O'nun sözünü dinlememişlerdir: Allah da yani o sonzuz kudret sahibi kızmış öfkelenmiş, şuncacık aciz zavallı insana götürün şunları cehenneme akılları başlarına gelsin demiştir?!

Sevgili kardeşlerim, aklınzı nasıl olur da böyle bir Allah inancını kabul eder?

Sonsuzluğun sahibini nasıl olur da böylesi putlaştırısınız ve O'nu bir insan gibi tasavvur edersiniz.

Allah'ı sevinip üzülen bir varlık olarak görmeniz komik gelmiyor mu sizlere???

Sevgili Kardeşlerim,

Allah rızası için denilmez demiyorum; lakin bu sözler dilimizden dökülüyorken neyi düşündüğümüzün farkında olalım diyorum.

Varlığın ezeli ve ebedi sahibi, arzu edilir dostlar!!!

Şeb-i Arûz nedir dostlarım? Ölmeden evvel ölmek ne demektir, insan hiçlik denizinde yok olmayı nasıl öğrenir?

Şeb-i Arûz'u öğrenme sanatı, ilmi aşktır!

İşte o ilim ile Allah, rıza edilir dostlar! Allah, rıza edilir...

Bizler namazımızı kılmazdan evvel niyet ediyoruz ki, Allah'ı bulup onda kaybolabilelim!

Senin rızan, Allah'tır. Sen ondan razı olursun ve sen onu rıza edersin!!!

Allah da senden razı olur ve seni rıza eder!!!

İnşallah, nefesim yetmiştir...

17 Şubat 2006 07:56  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Yukarıdaki yazıda,

Kimi kelimelerde harflerin eksik veya fazla olmasından kaynaklı bazı hatalar vardır.

Anlam yönünden problem olduğunu düşündüğüm bir sorun yoktur.

Değindiğim konu düşün münazaralarımın bir neticesi, ürünüdür.

Kim olursa olsun, araştırmadan incelemeden herhangi bir konu ile ilgili olarak anlatılanlara asla ve asla hemencecik inanmayın.

Bana da inanmayın, kime soruyorsanız hangi kitabı okuyorsanız gidin araştırmanızı yapın!

Saygılarımla,
Kâzım Mızrak

17 Şubat 2006 08:09  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Lütfen Bilginize,

yukardaki yorum, bir yazı olarak

Kerbela.Net/Forum sayfasına buradan taşınarak tarafımca kopya edilmiştir.

http://www.kerbela.net/forum/
viewtopic.php?t=1784


Bu adresten forum sayfasına ulaşamazsanız.

http://www.kerbela.net/forum/

adresinden Ateizm > "İmanın Başladığı Nokta, Allah Rızası! Ne Anlama Geliyor?" başlıklarını takip ediniz.

Saygılarımla,
Kâzım Mızrak



.:.: Dip Not :.:.

Bu yorum, bilgi vermek mahiyeti ile burada yer almaktadır!!!

17 Şubat 2006 08:58  
Blogger ladybird dedi ki...

Her ibadette bunu dile getirmek gerekir cunku bu bir niyettir..Niyette farzdir..Paygamberlerden boyle gormedik mi biz ?
Ayrica insan ibadetini sadece Allah c.c icin yapmalidir..
Cennet bile aklinda olmamali ihlasli olmayanlar kurtulamaz..
Kurtulmanin caresi de her seyi Allah c.c icin yapmaktir..
Allah?in bizim ibadetimize ihtiyaci yoktur aksine kurtulus icin bizim vardir..cenneti ve rizasini kazanabilmek icin imtihan dunyasinda Allah?in bizden razi olmasi en buyuk gayemiz olmali..Bizden razi olmak ister cunku her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini gostermek ister o kulunun uzerinde. Cemal ve kemalini musahade eder bu demek degildir ki bize muhtactir asil biz O?nun rizasina muhtaciz ki riza istiyoruz. Bazi insanlar Hakki Batil gostermekten zevk aliyorlar..Suurlu olamadiklari icin..Bu bilince sahip olsalar dahi yapmadiklari icin zorlarina gidiyor ve kisaca sacmaliyorlar..

19 Şubat 2006 16:53  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Kardeşim,

Sence ben saçmalayanlardan mıyım ki, diye sual etmek istedim; sonra olumlu veya olumsuz şekilde verebileceğin her iki cevap için de üzüleceğimi düşündüm :-/

...en iyisi boşver, cevap verme; benim bildiğim bana kalsın, senin bildiğim sana kalsın.

Kardeşim,

Yarın, Standarlar isminde bir dersimin büt sınavı olacak, bu dersi hiç sevmiyorum; biraz daha açık olmak gerekirse hocasını hiç sevmiyorum; yıldızlarımız barışmıyo derler ya işte öyle bişey...

Ama elim mahkum, sevsem de sevmesem de sınav için bişeyler yapmalıyım :-/

Bu postaya yazdığım iki satır bir yazı belki ama, çoook derin bir mesele.

İşte öyle bir mesele ile ilgili bir yorum bırakmışsın :-)

Burada akşam oluyor, saat 17:41'i gösteriyor ve ben Yedi Karanfil dinliyorum.

Londra'ya selamlar...

19 Şubat 2006 17:52  
Blogger ladybird dedi ki...

Sayin Kazim bey,

Ne kadar derin olursa olsun kuregi dibine atmaz ve gercege ulasmak icin sen, ben, o ve herkes emek sarfetmezse o derinlikler icinde tek kalarak bogulursunuz..

Yuzeylerde yuzmek denizin gercek tadini vermez ;-)

Londra'da su an Cat Stevens caliyor..

selametle..

19 Şubat 2006 18:22  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

...peki,

ben boğulmak istiyorum o halde, madem seçme özgürlüğüm var :-/

aman siz (ler) emek sarfedin de boğulmayın efendim...

Umrunda Değil,
Kâzım Mızrak

19 Şubat 2006 18:32  
Blogger Dedede dedi ki...

Allah Teâlâ elbette kulunun tevbesine sevinir.Hadisi Şerifte Muhammed Aleyhisselâm buyurdular ki:
“Allah, mü’min kulunun tövbesinden dolayı tıpkı şu kimse gibi sevinir. Bir adam tehlikeli ıssız bir çölde beraberinde yiyeceğini ve içeceğini yüklediği bineği ile seyahat etmektedir. Bir ara (istirahat için) başını koyup biraz uyur. Uyandığında azığı ile beraber bineğinin kaybolduğunu görür, onu her tarafta arar fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz ve yorgun düşerek, ümitsiz bir şekilde ‘Bineğimin kaybolduğu yere dönüp, orada ölüm uykusuna yatayım.’ diyerek gelir, ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Bir ara uyanır, bir de ne görsün? Başucunda üzerinde yiyecek ve içeceklerle bineği durmaktadır.”

Allah Tealâ nın rızası emirlerinde gazabıda haramlarda saklıdır. Bu Kur'an ve Sünnet ile sabittir. Allah Tealâ gerçektende güzel amelleri sebebiyle kulundan razı olur, yasaklarının işlenmesindede kuluna gazap eder.




Allah Tealânın kulunun tevbesinden sevinmesi gene kendi Keremindendir. Kulunun neyi varki Allah Azze ve Celle yi sevindirebilsin.Hadisi Kudside buyruldu ki:
Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.
Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.
Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.
Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.
Kullarım! Siz gece–gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları afveden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.
Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.
Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en müttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.
Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.
Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez. )
Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

Allah Teâlâ sevap işleyenlerin sevabından günah işleyenlerinde günahından münezzehtir, cümlesine ihtiyacı yoktur.
Kul ise kim oluyor ki haram işlemeye cesaret ediyor? Sonsuz Ululuk ve İkram sahibinin emirlerine ve yasaklarına riayet etmiyor. Allah Teâlâ bütün müslümanları affetsin.
Allah Tealâ nın kulunun ameli sebebiyle razı olup Rahmet edip cennete alması ayrı kulunun Allah'a layık ibadet etmekten son derece aciz olması ayrı.İkiside Allah Tealâ nın kereminden. Yoksa sırf amel sebebiyle Cennete girilmez. Hiç kimse iyilikleri sebebiyle cennete giremez. Oraya Allah-u Teâlâ’nın lütfu ve ihsanı ile girilir. Şu kadar var ki derecelere salih amellere göre nâil olunur.
Allah'ın kulunu haram sebebiyle cehenneme atması ayrı, ceza vermeye ihtiyaç duymaktan Sonsuz münezzeh olması ayrı.
Allah'ın gazap sevinmesi yahut gazap etmesi gerçektende mahluka benzemek HAŞA değildir. Allah Tealâ Kendi Zâtına layık şekilde sevinir. Kul kendisine layık şekilde. İnsan Allah Tealâ nın ahlakıyla ahlaklanırsa sevdiğini sever gazap ettiğine gazap ederse Allah Tealâ yı hoşnut eder. Bunu böyle inanmak islâmın gereğidir. Haşa putlaştırmak dğeildir. Allah Tealâ nın Zatını bilmek hususunda insanın tek sıfatı cehalettir. Allah Teâlâ yı sıfatlarıyla tanıyabiliriz. Bir de kul kalbinin saflığı nisbetinde Allah Teâlâ yı tanır ki buda islâmın tatbikatı nisbetinde kuvvetlenir. Hani burası tasavvufa giriyor.

Allah Teâlâ nın rızasını küçümsemek yahut Cenneti küçümsemek küfür olur. Cennet çünkü Allah'ın mükafatıdır.Cehennem cezasıdır.
Bununla beraber insan halden hale girip mertebe katederse belki cennetten daha çok Allah'ı ve Rızasını isteyebilir. Rabia demiş ya Allah'ım cenneti istediğim içinse cennete sokma, cehennemden kaçtıgım içinse oradan beni cehennemden çıkartma diye, Haşa cenneti istemiyorum manasında değil, aklende insan düşünse Cennete mi gitmek güzel Cenneti yaratana mı? Hangi insan Cennetin daha güzle olduğuna aklen yol bulur? Bu hakikat insanın kalbinede biraz açılsa Allah Têalâ yı ister. Cennetide ister. Cennete gitmek için amel işlemek çok güzel bir şeydir yahut Cehennemden korktugu için işlemekte öyle. Burada mertebe farkı var. Allah'ı istemek, Cenneti istemek , Cehennemden korkmak hepsi güzel belki aralarında mertebe farkları var.

9 Şubat 2009 09:04  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"İnsan Allah Tealâ nın ahlakıyla ahlaklanırsa sevdiğini sever gazap ettiğine gazap ederse Allah Tealâ yı hoşnut eder."

@ Dedede

Muhterem yolcu.

Katkınız, bu sayfa için pek değerli olmuştur kanaâtindeyim. Sizinle, düşüncelerimzi bir yönde.

Âcizane.. nefsimize ihtar, ikâz aldık sayenizde. Bizden sonra okuyacak olanlar da, kendi muhasebelerini yaparlar inşâ Allah.

Teşekkür ederim.

Vesselâm.

...

9 Şubat 2009 12:23  

Yorum Gönder