31 Ocak 2012

Faruk: Sen inançsızsın dediğinde, hissettiğim tek şey, üzüntüydü. Yanlış bir şey söylemiyordun, tamam, inancım zayıftı. Oysa, duymak istediğim şey bu değildi, bir gün her şey güzel olacak, umutlarını yitirme diyebilseydin, beni sevindirecektin.

Selin: Seni, şu zayıf aklımla yargılayıp, böyle bir şey söylediğim için, üzgümüm. Her ne kadar, hırçın, öfkeli tavırların olsa da, biliyorum, evet, bu senin verdiğim mücadelenin, kavganın dışa vuran bir yansımasıydı. Kalbindeki güzelliği göremedim. Esas olan da orası değil miydi.?! Özür dilerim, sen çok güzel bir insansın. Kırıcı oldum.

Faruk: Dört mevsimin dördü de bir değil ki.! Bak, baharla açan çiçekler yaz mevsimi kuruyup soluyorlar. Sonra yaprakları güz mevsimiyle dökülüyor. Kış mevsimi ile, geldikleri yere dönüyorlar. Oysa, bir papatya denilince, akla hep masumiyet ve bir sıcaklık gelir. Beni, böyle anmanı anlamanı isterim. Baharla hayat bulup, gözlerinin içi gülen bir güzellik olarak.

Selin: Peki ne olacak, böyle mi sürecek, bu öfke, bu hırçınlık.?

Faruk: Eğer öyleysem, bu da sana zarar veriyorsa, biraz sus ve uzak dur benden.

Selin: Gitmemi mi istiyorsun.?

Faruk: Sence.? Bunu isteyen kim olabilir.? Şikayetci olan ben miyim.?

Selin: Kalmamı da istemiyorsun ama.?

Faruk: Aslına bakarsan, hiç bir şey istemiyorum.

Selin: Oldu o zaman ben gidiyorum.

Faruk: ...

0 Yorum:

Yorum Gönder