4 Mayıs 2006

Yanlışına Dertlenip Üzülme, Bir Hikmeti Vardır.

# Üzüntüye sebep, kişinin kendisini değerli görmesinden ileri gelir. Ki buna enaniyet denilir, kişi kendisini değersiz bilse yokluğa yerinip üzülmezdi.

Kendisini değerli görüp, layık olmadığı ile imtahan edildiğini düşünen kimsenin üzüntü hali nefsidir; zira her ne kadar hak etmemiş olsa da, o kimsenin layığı odur ki (sebepsiz yere dönmeyen Dünya misali) bu vesile ile içinde bulunduğu ısdırabın sebeplerini aklen sorgulasın ve tefekkür etsin.

Ucu başı belli olmayan kâinatta bir toz zerresi hükmünde olan insan, benlik duygusu ile gurur yapmaz da hatasında ısrar etmezse; benim halim budur diye tevâzuda bulunur ve layık olduğuma kaldım diye düşünerek, kaybettiği dünya nimetlerine hevesle bakmaz...

# Kişi öyle bir üzüntü halindedir ki, yaptığı hata ve yanlışlar ile Allah'a karşı bir kusur işlediğini düşünür de, aşk-ı muhabbetinde bir noksanlık oluşur kaygısıyla kederlenir. İşte bu üzüntü hali bile nefsidir.

Burada birey yaptığı yanlışın rahmetin bir tecellisi olduğunu idrak etme şuurundan uzak bir halde dertlenip üzülmektedir; zira öyle bir yanlış yapar ki insan, istenir ki tefekkür etsin ve tövbeye gelsin. Böyle bir durumda üzülmek değil, sevinerek şükretmek gerektir.

Netice itibariyle:

Biz diyoruz ki, bu ısdırabı çek; eşe dosta dertlenip halinden şikayetci olma!

- Mevlâ Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eyler! -


.:.: Dip Not :.:.

> Şükür, kalben ve fiilen mümkündür. Bu konuya şuan değinmeyi düşünüyor değilim.
> Hikmet: Kâinatta ve yaratılıştaki ilâhî gaye.

0 Yorum:

Yorum Gönder