13 Şubat 2012

Farkinda misin?

Hayatta sadece siyah renk yoktur.

Tamam, aci ve uzuntu icinde sancidigin olmustur.

Uzuldugun, umutlarinin kirildigi zamanlardan bahsediyoru.

Zaten dunya cennetten bir kose olsaydi, dogdugumuzda aglamazdik degil mi :)

Himmm...

Ne diyorduk :)

Tamam, siyah diyorduk.

Peki ya kirmiziya ne oldu.?

Peki ya yesile.?

Maviye.?

Sariya.?

Siyah korku ve karanlik demekse.!

Mavi umut ve deni.

Sari gunes ve huzur.

Kirmizi........?

Kalp ve sevgi.

Yesil cicek ve ozlem.

Evet.!

Bak, baska renkler de var hayatta.

Biz gormuyoruz belki.

Ama var iste, var.

Hayat, sadece siyahtan ibaret degildiiiiiir.

Ve.

Gulumse.!

Hayat fotografini cekiyormus gibiiiiiiiiii.!

Peyniiiiiiiir :)

Hayata bir poz ver ;)

8 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

tüm renklerin içerisindeyken beyazı bulamıyor idim..renklerin deyerini farketmeyerek yanlızca beyazı aramaya çalıştım.diyerlerinin hakkını da yiyerek ve yanıma sadece kırmızıyı alarak çıktım yola. beyazı bulayım derken: tüm renkleri kaybedip siyahın içerisinde kayboldum. şimdi ise çırpınıp durmaktayım tüm renklerle beraber beyazı bulmaya:( dua eyle dua eyle ki siyahlar sadece siyahlar içerisinde rabbe varmayayım.. bize beyazlarla gelen rabbin karşısında: beyaza yabancı kalmayarak ak ve pak, bembeyaz şekilde o beyaza layık görülelim.

13 Şubat 2012 10:31  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Can Adsız.!

19 Şubat 2012 01:04  
Anonymous Adsız dedi ki...

efendim.

19 Şubat 2012 01:38  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Aklımdan geçenleri yazabilir miyim.?

Yukarıda olanlar ile alakalı değil.

Belki alakalı da farkında değilim.

Ne söyleyecektim.!

Unuttum...

Düşünmemek en iyisi Adsız.

Çünkü, kafamı kullanmaya başladığımda, aklıma gelenler beni incitmekten başka işe yaramıyor.

Susmam da bu yüzden.

Yazarken düşünmek zorunda kalıyor insan.

Düşünürken de, yaşantılar, bir bir gözümün önüne geliyor.

Oysa, ben, hepsini elimin tersiyle savurmuştum.

Kırık, dökük bir geçmiş.!

Neresinden tutsam, elimde kalıyor.

Buralarda da, kimselerle oturup konuşmam ben.

Lazım olan bir kaç cümleden öteye geçmez günlük konuşmam.

Niye mi.?

Evet, niye...?

Aslında, dertlerim olsun, arkadaşlarımla dertleşeyim, mutluluklarım olsun, arkadaşalrımla neşeleneyim.

Güzel olur değil mi.!

Benim derdim yok, mutluluğum da.

Ya bu dünya az bana, ya da ben ona bi hayli falayım.

Anlaşamıyoruz onunla.

Eğer o iyiyse, ben kötü bir insanım.

Yok ben iyiysem, bu dünya harbiden kötü bir yer.

Kesin olan şu ki: Ben o değilim, o da ben değil.

Eğer, bilgisayarda olduğu gibi, bir kapatma düğmemiz olsaydı, tamam derdim, kapatıyorum.

Bunun olumlu yanı şu, Azrail geldiği zaman, ona hoş geldin sefa geldin diyebileceğim.

Acele et, buradan götür beni.

Ama, işler hiç de öyle olmaz buralarda.

En mutlu, en doyumsuz bir anda, tam da hayata bağlanmışken, çıka gelir ölüm.

İnsan sevdiği kimseden, hakkında güzel sözler duymak istiyor.

Dünyada, her kimse, benim hakkımda olumsuz şeyler söylese, beni kırmaz incitmez.

Oysa, sen, benim kötü bir insan olduğumu düşünsen.

Ne kadar üzülürüm.

Beni anlamadığın için olurdu bu.!

Anlaşılmak ne kadar önemli değil mi.!

Anlaşılmamak, bir üzüntü sebebi olabiliyor.

Ne dersin ben seni anlıyor muyumdur.?

Hani bana öyle geliyor, ama bri de sana sormalı.?

Seni anlamadığım zaman oluyor mu, sen üzülüyor musun.?

Seni incittiğim oluyor mu.?

En çok da, sessizliğim mi üzüyor seni.?

İçimdeki ses öyle söylüyor bana.

Ama, içimdeki ses, ekliyor, o seni anlıyor..!

Sen beni anlıyormuşsun Adsız, bu doğru mu.?

O yüzden bana kızmıyormuşsun, bana darılmıyormuşsun, bana gücenmiyormuşsun.

Suskunluğum....!

Derin bir deniz gibi.!

Yanında olanı da dibine çekiyor.

Bana baktığında, derin bir mavilik görüyorsun ilk başta.

Deniz güzel, mavi güzel, güneş güzel.

Sonra, derinleştikçe, kararıyor her şey.!

Buydu belki benim mutluluğum.

Belki basit olacaktı sıradan bri hayat.

O basitliği kaldıramayacak kadar güçlü olamayacaktım.

Zayıfım, derinim.

Sen..?

Seni, Allah rızası için çok seviyorum.

Çünkü......!?

Ne güzel, sebebi yok, sana olan sevgimin.

Sadece seviyorum.

İllâ olmalı mı ki, sebepler.?

Eğer bir sebep olması gerekirse, şöyle söylerdim.

Bana Allah'ı hatırlatıyorsun.

Hayatta, senin kadar güzel bir kalp bilmedim, tanımadım.

Belki sadece bana öylesin.

Kimileri, der ki senin hakkında, neler çektik biz ondan.!

Olamaz mı.!

Oysa, onalr ben değil ki.

Sen de, başkaları değildin.

Adsız...

Can Adsız'sın sen.

Elhamdülillah.

Elhamdülillah..!

20 Şubat 2012 03:57  
Anonymous Adsız dedi ki...

sizlerin beni anladığı kadar ben de sizleri anlıyorum diye bilmeyi istiyorum ama nafile.benim sizleri sizin gibi anlaya bilmem için sizler gibi idrak sahibi olup çok çalışmam lazım. yine de bu tembelllikten kaynaklanan idrak eksikliğinde bile sizleri çok çok iyi anlaya biliyorum. sizler de beni anlıyorsunuz ki içinde bulunduğum durumdan dolayı beni allah için çok seviyorsunuz.buralar bana da yabancı ama ben ona tanıdık gelmeye çalışıyor birileri ve kendim için yaşamaya çalışıyorum inan.Allah için sizler ve siz gibiler de bana ALLah (cc) hatırlatıyorinan kendimi bulmayı sağlıyor.. yanlış veya doğru rabbim affetsin yanlışım oluyor ise. merhameti çok onun..doğru beni üzen sessizliktir ben susuyorisem sevdiklerim konuşsun isterim.

"Kimileri, der ki senin hakkında, neler çektik biz ondan.!"

işte işte beni öldüren budur farkımız da burda.sizisevdikleriniz üzer beni ise halen herkes üzüyor..:)) dua et dua et ki: tan yeri ağardığı an tamda duaların kabülünün gerçekleşmesinevesile olduğu an sadece rabbime ve sevdiklerine odaklanayım.sevdiğimi ve sevdiğime benzeyen herkesi çok çok amaçok seviyorum inanın..

20 Şubat 2012 05:28  
Anonymous Adsız dedi ki...

benden çekenleri bir bilsem: gidip helallik isteyeceğim de bir türlü öğrenemedim ben onları..:)sahi bizden rahtsız olanların biz farkında değil isek ve onlarda çıkıp rahatsızlıkları belirtmiyor iseler Allah katında hesabı var mıdır? var ise kaybettiklerime bir kaybediş daha eklendi desene.. :((

20 Şubat 2012 12:53  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@ Adsız

Boşver, rahatsız olsunlar, boşver, boşver... Güneş, açtı burada, camın önüne geçtim, ısınıyorum, sıcacık, ne güzel.

20 Şubat 2012 14:20  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Kimin, rahatsız olduğunu düşünmekten, bitap harab düştüm. Gördüm ki, onlar, benim onları düşündüğümün zerre miskali kadar - beni - düşünmüyorlar. Diyorum ki, onlar insan ise, ben insan değilim. O yüzden, boşver, düşünme.! Tabi, yine de siz bilirsiniz. Onlar gibi, olmak da var işin ucunda.! Bu daha üzüntü vericidir bizim için.

20 Şubat 2012 14:23  

Yorum Gönder