5 Eylül 2009

Bişr-i Hafî

Etiketler:

5 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

"dünya: uzunca bir hayreten başka ne ki?"

mevlam bu güne gelene, dek o kadar yoğun olaylara şahit bıraktırdı ki, artık hayatımda hayretler kalmadı gibi..

inşaÂllah ömrün bitiminde de yine demeyeceğim anlar geçiririm..

sevildiğimden mi, yoksa sevmilmediğimden midir bilemem ama belki seviliyor bu tür olaylara tabi tutuluyorumdur..ya da sevilmiyor, öyle zannederek hayretleri bir tarafa kaldırdığımızı düşünüp kaybediyoruz.. ama ben yine de sevildiğimdendir diyerek ümit edeceğim; kulunun zannı üzere olan o büyük kainat sahibini belki zannımdan dolayı sevilmeye layık olurum.. kimbilir?..

geceden beri defalarca dinlediğim ve hayatını okuduğum halde çok etkilendim. her dinlediğimde hayatımda var olan ve yok olan yönlerini düşünüp durdum hayatıma uyarlayabileceğim o kadar çok yönler buldum ki.. sağol.. Allah (cc) razı olsun sizden inş..

abdullah

5 Eylül 2009 11:40  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Hoşgeldiniz :)

5 Eylül 2009 23:47  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bendeniz bu sesli tiyatroyu tâ doksanlı yıllarda dinlemiştim. Türkiye Gazetesinin hediyesi bir kasetti.

Kardeşlerimle dinleye dinleye bitiremezdik. Hiç eskimedi, her dinleyişimizde gençleşiyordu.

Yıllar yılları kovalıyorken, manyyetik bantların devri kapandı. Biz de ayrı gayrıya düştük, gurbet ellere gide gele.

Demirci öldü, çocuklar büyüdü hesabı :) şimdilerde ortalıkta ne kaset kaldı, ne de sağlam bir teyp.

Gel zaman git zaman küçük kardeşim nette aramış, bulmuş :) Biz de sevinçle dinledik, hep beraber. Çocukluğumuzu yâdettik.

Öyle ki küçük kardeşim bana yâ Kâzım demeye başlamıştı :)

Bişr-i Hafî'nin kendisini göremedik, ve lâkin anıları ile kendisinden haberdar olduk elhamdülillah.

Buraya alıntı yapılabilecek güzel anektodlar var dinleti içerisinde.

Baştan sona duygulu, düşündürücü söyleşilere şahit oluyoruz. Kanaatimce en güzel sahne, Bişr-i Hafî'nin tevbe sahnesi.

Tekrar tekrar dinlenesi..

Allah (c.c.) sizden de râzı olsun Abdullah bey.

Babanız ile ilgili bir yere yorum bırakmıştınız, size yazdığımız cevâbı okudunuz inşâ Allah.

Sabahınız hayr 'ola.

K.M.

6 Eylül 2009 05:06  
Anonymous Adsız dedi ki...

evet, okudum kazim bey .. bir de : yerine getirilemeyen bir sözden bahsedilmiş o yorumda.. unutulmadığına sevindim..

sizede hayırlı sabahlar. dua buyrun inş.
abdullah

6 Eylül 2009 06:38  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

"bir de : yerine getirilemeyen bir sözden bahsedilmiş o yorumda.. unutulmadığına sevindim.."

@ Abdullah

Demek ki siz de unutmamışsınız :)

Siz hatırlatmadan ben hatırlatayım diye düşünmüştüm :) Sonra siz hatırlatmış olsaydınız yüzüm kızarabilirdi, nihâyetinde verilip tutulmayan bir söz vardı ortada :)

Ama artık yerine getirmeyebilirim değil mi :) Çünkü.. özür diledim, ve anladığım kadarıyla siz de beni şu yorumunuz ile affettiniz :)

Duâ diyorsunuz ya, siz arada bir hatırlatın lütfen :) Elhamdülillah, sizler için duâ ediyorken, ben Rabbime daha bir yaklaşıyorum :) Siz de buna vesile oluyorsunuz ;)

Kendim için duâ etmeye âciz iken, başkaları için duâ etmeye el açtığımda kendimi de düşünüyorum kıyısından köşesinden :))

Diğer yönden, bir tebessüm bazen kırk duâdan daha makbüldür diyorum Abdullah bey :) Eğer öyleyse, bu sabah epey bi kârdasınız diyebiliriz :))

İyi günümdesiniz ;)

Biraz uyuyayım dedim, babannem başıma dikildi :) Alladı pulladı, yedi düvelin değirmeninden su getirdi :)

Haliyle bende uyku muyku kalmadı :)

Karabük'ün sessiz, sakin ve huzûr kokan bir pazar günü sabahından tekrar merhaba ;)

Ne güzel bir güneş var dışarıda, içim kıpır kıpır :)) Kırlarda çiçekler arasında koşmak istiyor canım, kelebekler gibi kanatlanıp uçmak istiyorum renk renk :)

Kul olmak var Allah'a, sonra bütün derdi kederi unutmak ne güzel Abdullah bey.. .

Hasbünallah...

Allah c.c. kuluna yetmez mi !! !

Zümer 36

Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum.
Ben âciz kul, kulluğumu ifa edemediğimden başımı önüme eğdim.
Her köle âzâd edilince sevinir.
İlâhi!
Ben ise Sana kul köle oldum diye seviniyorum.


Mevlâna

6 Eylül 2009 09:41  

Yorum Gönder