6 Aralık 2012

.

3 Yorum:

Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

BAĞLANMAYACAKSIN

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne

"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o`nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...

Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak..

CAN YÜCEL..

7 Aralık 2012 23:30  
Blogger Smart Learning Hub dedi ki...

bazen bir nokta bile çok şey anlatmaya yetiyor be dostum...

8 Aralık 2012 04:14  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

NUR-U AYNIM

Bir hikaye anlat bana sabra dair Nur-u Aynım, bir hikaye anlat; gerçek olsun. Kalbinin rengi damlarken hani, çekik gözlü nakışlar vururdu sevinçleri, onu anlat. Yanağına düşen her güneş damlası yeni mağlubiyetler asardı boynuna ve eksik olan şey hep bir adım önde giderdi hani, onu anlat.

Sabrı bildin mi Nur-u Aynım, bildin mi sabrı?

Hani yağmur çamur okula gidip de tipi boran kapıda bekleyen var ya?!.. Hani masumiyeti Kandehar tepelerinden boşluğa bir şahin gibi süzülen beyaz kuğu?!.. Sonsuz köşeli dayatmalarda hani zamanı biriktiren nazenin yasemen var ya?!.. Hani nisan dallarında vurulup kanı akmayan kanarya?!.. Helvaya durdu korukları, acımsılık lezzet oluyor dimağlarında.

Onlar ki, soluk almadan bekleyişlerin sırrını öğrendiler kalpleri henüz durmadan.. Ve bulamayacakları çarelere adreslenmiş mektupların, açılmayacak kapılara gizlenmiş umutların sırrına erdiler; adı sabırdı!..

İSKENDER PALA

10 Aralık 2012 03:52  

Yorum Gönder