4 Eylül 2010

Rüzgâra karşı durabilmek, rüzgâra karşı olabilmek, rüzgâra karşı gelebilmek, rüzgâra karşı bakabilmek, rüzgâra karşı yürüyebilmek, rüzgâra karşı koşabilmek, biraz daha, daha da çok, onu var eden kaynağa yaklaşabilmek ve onu rüzgârı onun kendisini anladığı gibi anlayabilme irfânını yakalayabilmek demekti..!

Kâzım Mızrak

3 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

çok doğru..ne güzel bir yazıydı bu..!

ah ah.. ömrümüz rüzgara karşı duranlara imrenmekle geçecek bizim de.

rüzgarın o ufacık bir esintisine dayanamayıp "sünüzlerimiz azacak hasta olacağız" diye kaçmaya çalışırız hep..ne olacak halimiz? :((

4 Eylül 2010 16:26  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

@

Hımm :)

İyi ama vaktiyle onlar da rüzgârdan kaçıyorlarmış,

sonra peki.!?

Rüzgârdan kaçmadan, niye kaçtığını insan sormadan kendisine;

ona karşı bir dönüşü aklına getiremiyormuş derim.

Şimdi kaçmaya devâm ;)

Sonra mı..?

Hayr 'ola inşâ Allah.

4 Eylül 2010 17:31  
Anonymous Adsız dedi ki...

inâallah..

4 Eylül 2010 18:31  

Yorum Gönder