6 Temmuz 2010

Biz bugün, Allah için nasıl sevilir, onu konuştuk.

Sahi, Allah için nasıl sevilir..? Yokluk kaygısıyla yaşıyorken, beklentisizice sevmek midir O'nun için sevmek.

O'nun için sevmek ne demektir, nasıldır.?

Kalbi olmalı insanın önce O'nun için sevmeye.

Peki ya sevilen..? Her kimse sevilmeye müstehak mıdır...!

Diyorum işte, sevilmemesi bırakın caiz olmayı, mekruh olanları bile vardır.

Öyle ya, bu kalp..! Allah'ın isminin zikredildiği kudret âlemi.

Sevilmemesi icab edeni severse...

Hastalanır.

Allah'ım kalplerimizi senin sevginle doldur, ve seni sevenin sevgisini bize nasip eyle. O öyle bir sevgidir ki, noksanımız bu sevginin merhameti huzurunda görünmez olur.

Elhamdülillah.

5 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Allah (cc) için sevilen hiç bir sevgi sevilmemeye layık olamaz.. ya Allah için değildir, yada sevilmeye layıktır o sevilen..!isisinin arası olamaz ikisinden biridir muhakkak..

sevilmemesi gerekeni severse ve allah için severse? sevilmemesi gereken kalmaz ki ortada

abdullah

6 Temmuz 2010 14:28  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Sizin düşündüğünüz manada bir beis yok sevilmemesi icab edeni sevmeye.

Ancak kötü kalpli bir insanı sevmek Hakk değildir, bu anlamda kullanmıştım.

Hatta kötü kalpli bri insanı sevmek o kimseyi bırakın hidayete erdirmeyi, aksine yaptığı kötülüğü bile pekiştirir.

Merhamet yerinde kullanılırsa ürünü hikmetli olur, gönülleri feth eyler.

Ancak ismiyle Kahhâr olan rabbimiz, kimileyin merhametiyle değil öfkesiyle kullarına yaklaşır.

Buna da Allah dostları hüsn-ü zân çerçevesinde şefkat tokatı demişlerdir.

Bilirsiniz Allahu Teala kullarına zulmedici değildir.

Şairin güzel bir beyti var.

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkkı kötekdir :)

Nush söz demek, tekdir ise ikâz.

Bu beyiti Lisede edebiyat öğretmenimiz hemen hemen her ders okurdu (:

Konuyu nerden nerelere çektim :)

Yine çenem düştü, affedin.

Kalbimizi kötülükten ırak eyleyelim inşâ Allah, kötü kalpli insanları da sevmeyelim.

Kalp bu, Hz. Allah'ın evi değil mi.......!

Evimizi temiz tutalım efendim.

Bismi Hû.

Şunu da eklemek istiyorum, konu sevgi denilince aklıma geldi.

Allah'ın sizi ne kadar sevdiğini mi merak ediyorsunuz diye klasik bri soru vardır.!

Soruya şu cevabı veriyorlar:

Siz O'nu ne kadar seviyorsanız, işte o kadar.

...

6 Temmuz 2010 15:15  
Anonymous Adsız dedi ki...

hayırlı sabahlar

demek istediğimi anlatamadım gibi, affedin..

"sevilmemesi icab edeni sevmeye."


ben Allah için sevmekten bahsettim..
hidayete ermeyeceğinden emin olduğumuz, kötü bir insanı Allah için hiç kimse sevmez..
valakin ermesini umut edebileceğimiz bir varlığı, sevmemizde bir bahis söz konusu olmamalı diye düşünüyorum.. olaki zamanı gelir "siz kimsiniz ki" diyebilme durumuna gelebilir. o açıdan..

Allah için seven O'nun varlığından haberdardır.. O'nun varlığından haberdar olan ; şanından yüceliğinden ve sevgisinden de eminim ki, haberdardır..

O'na sunulan nasıl acı bir lezzet ola bilirki? ya da;O mekanda bulunacak diye o mekanda nasıl olurda kötü bir varlık bulundurula bilinir ki?

sevdiğimiz biri gelecek diye, varlığı bırakınız. Onun sevmediği bir nesneyi dahi bulundurmak istemez hemen yok ederiz..? demek istediğim eğer o kötüyse Allah için sevmiyordur ve O'nun varlığından bi haberdir.. O'nun varlığından haberdar olan ise, emin olun ki, o kötü değildir..!

Abdullah

7 Temmuz 2010 10:01  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Bilmediğim çok şey vardı, bildiklerim arasında en sevdiğim ise susmaktı.

14 Temmuz 2010 06:50  
Blogger Bâd-ı Sabâ dedi ki...

Çünkü susmak: Susmak, O'nu anlamaktı..!

14 Temmuz 2010 06:50  

Yorum Gönder