31 Ağustos 2011

İroni İroni İroni

- Hayat nedir.?
- İronidir.

- İroni mi.?
- Evet...

- O nedir:?
- Yağmur yağarken "aman be nerede güneş" dersin. Bir gün güneş çıkar, bu sefer de "şöyle bir yağmur yağsa da ortalık toprak koksa mis gibi" dersin. Yağmur varken güneşi, güneş varken yağmuru düşünürsün. İşte ironi budur.

- Bu mudur yâni.!
- Budur yâni :) Bu insanın eksik yanıdır, içinde bulunduğuı zamanın ne denli kıymetli olduğunu düşünmez insan. Nedense, sahip oldukları güzellikleri değil de, sahip olmadıklarını düşünür. Bu da onu sürekli üzer kederlendirir. Sonunda bunalımlı özgüveni yitik bir birey ortaya çıkar.

- Kurtuluş.?
- Bitmişiz biz :))

- Yapma :(
- Sorunun kökenine inelim.!

- Çocukluğuma mı ineceğiz ^-^
- Aslına bakasan bu işi çözmek için taa Adem'in çocukluğuna kadar inmemiz lâzım derim :) Ne olduysa işte o zaman oldu.

- Bu bir peygambere haksızlık değil mi.?
- Demek istediğim, insan yaratılışıyla noksandır, mükemmelliğe ulaşması içindir bu, insan mükemmel olarak doğsaydı, zaten yaratılışın anlamı olmaz(dı). İnsan noksandır, bir yanı eksiktir, o yarısı da Hz. Allah'dır. Bir kanadı olmayan kuş uçamaz, perişan olur. İnsan da eksik yanıyla işte bu kuşa benzer, perişandır.

- Offf, helâl. Konuyu nereye getirdin.! Yâni, biz kayıp yarımızı arıyoruz ömür boyu. Bu yüzden sızlanmalarımız, bu yüzden doğuşumuzdaki ilk çığlığımız.
- İnsanın gözünü bir avuç toprak doyurur derler, işte bu ironi değil hakikattir.! Kalp Allah'ı anmakla mutmain olur, gerisi ironidir.!

30 Ağustos 2011

Yalnızlık mı.....!?

Yalnızlıktan dem vuran dostlarıma ve özellikle geçmişime bakıp neden hep yalnızlığımdan şikayet ettiğime çok ama çük üzülerek şaşıyorum şimdi. Bu konuda büyük bir hicap ve pişmanlık duyuyorum.

Bir kitap okuyorken insan nasıl yalnız olabilir ki.! Lütfen, düşünün, çözümü ve cevabı belli olan bu sorunu artık rafa kaldıralım. İnsan, mükemmel bir varlıktır, yalnızlık gibi bir mevzu onun başedemeyeceği bir sorun olmamalı.

Parası olmayan kimseler için bile, şehrin kütüphaneleri bir nimettir. Hiç kütüphanesi olmayan bir yerde bile, çevre okulların kütüphaneleri, bu konuda samimi olan kimseler için bir başvuru adresidir.

Eğer hâlâ yaşıyorsa insan, hiç bir şey için geç sayılmaz.

Bir kitap dostdur, bir kitap başka dünyalara açılan bir kapıdır, bir kitap yeni keşiflerin atlasıdır.

Geçen bunca zamana üzülmek yerine, bir başlangıç yapıp bundan sonrası için bir şeyer yapmalıyız.

Durup kendimize acımak yerine, daha iyi bir şey yapıp, bir kitabın sayfasını aralamalıyız. Sonrası gelecektir.!

29 Ağustos 2011

Sevmeden olmuyormuş.

Kim aksini söyleyebilir ki,
sevilmek güzeldir tabi.

Ancak
ondan daha güzel bir şey biliyorum ben,
o da sevmektir.

İnsan severken
öyle mutlu oluyor ki,
sevmesi yetmiyor
daha da çok sevmek istiyor.

Bu sevmek var ya,
insanı insanlığından çıkarıp,
onu melek hâline getiriyor.

Hani sanırsınız,
havalarda uçuyor.

Sevilmekten daha güzel bir şey biliyorum ben,
o da sevmek, ne güzel bir duygudur o.!

İnsan sevildiğini duymaya muhtaçdır belki,
ama bana öyle görünüyor ki,
sevilmeden de yaşayabilir pekâlâ.

Peki, insan sevince,
bunu duyurabilmek için
neler neler yapmıyor değil mi.!

Sevgisinden çöllere düşeni ayrı,
dağlar deleni ayrı
ve daha neler neler kim bilir.. .

Sevilmeden oluyor da,
sevmeden olmuyormuş.

Allah'ım sen beni sevme!
Hem ben buna lâyık değilim.

Ama ne olur.!?

27 Ağustos 2011

Kalbin Arınması

Hakikatten ne denli sapılmış ise,
dalalete ne denli âşina kalınmış ise,
hidâyet saâdetini anlayabilmek için,
işte o denli çile ızdırap icab eder ki,
haram ve günah ile kirlenen kalp,
temizlenip nûr ile hemdem olabilsin.

Ezcümle .:

Fâni ömürde çekilen sıkıntılar,
işlenen günahların keffâretidir.

25 Ağustos 2011

Kalbine Yaklaş

- Bir şey söyle.!
- Ne gibi bir şey.?

- Milyonlarca insanın yaptığı gibi, havadan sudan şeyler yâni.
- Hani susmak erdemdi.?

- Yok, sen susmuyorsun, kontak kapatıyorsun.
- Ne güzel işte, motor su kaynatmasın.!

- Niye bu suşuş peki.?
- Asıl soru nasıl olmalıydı, nasıl.?! Nasıl sustum ben.! İnsan kalbine ne kadar yaklaşırsa, o kadar susuyor işte, çünkü onun dili sözle değildir, bakışladır. Sen hiç konuşan bir kelebek gördün mü, o konuşmaz, çünkü ne yapacağını bilir. Susmak, biraz da bilmektir.

- Tabi, sen her şeyi çok bilirsin zaten.!!
- Evet, bilmediğimi biliyorum. Bilmek, bilmediğini öğrenmesidir insanın. Ben bilmiyordum Allah'ım, sen bilirsin gibi meselâ.

- Sonra.?
- Sonra, daha çok susarsın, madde âleminden mânâ âlemini seyre başlarsın. Belki bir gün öyle susarsın ki, o sessizlikte sebeplerin arkasında olanı görürsün, fesubhanallah dersin o zaman. Fesubhanallah.! Yokluğunu anlarsın, hiçliğini.

- İnşâ Allah.!
- Her arayan bulamaz sevgili dost, ama unutma, bulanlar arayanlardır.

- Peki, söylermisin, kalbime nasıl yaklaşabilirim.?
- Kalbin mutluluğu neşeyi ellerde arayacak, sana diyecek ki, şunu istiyorum, bunu istiyorum. Sen onu incitmeden utandırmadan "Eleysallâhu bi kâfin abdehu.?" diye soracaksın. "Allah kuluna kafi değil mi.!" Bu sefer o sana, kimsem yok diyecek yalnız kaldım, sen de ona "İnnallâhe meanâ.!" diyeceksin. "Allah bizimledir.!" O susmayacak, seninle konuşmayı sürdürecek, diyecek ki derdim çoktur, bittim tükendim. Sen de ona "Fe inne meâl usri yusra.!" diyeceksin. "Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır." O bir boşluğa düşüp kim olduğunu öğrenmek isteyecek, nereden geldim nereye giderim.? Tebeessümle "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn.!" diyeceksin. "Allah'dan geldik ve O'na döneceğiz." O söylendikçe, ona vereceğin hep bir cevabın olacak. Gün geçtikçe o sana, sen ona yaklaşacaksın. O seni anlayacak, sen onu anlayacaksın. Ama önce birbirinizi duymanız için, biraz sessizlik.! Kalbini dinle, onu duy ve ona konuş.

- Hı hı, onu duymaya başladım galiba, bak ne diyor, bana senin çok geveze birisi olduğunu söylüyor.
- Tamam tamam, sustum.. bir, iki, üç, tıp.!

23 Ağustos 2011



20 Ağustos 2011

Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer.
Ömr-ü fânî gibidir gün de geçer, dem de geçer.
Gam karar eyleyemez hânde-i hurrem de geçer.
Devr-i şâdi de geçer, gussa-i mâtem de geçer.
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer.

Neyzen Tevfik