31 Aralık 2005

"Bana Felsefe Yapma" Sendromu

Tartışma ortamı oluşan ortamlarda duymaya alıştığım "bana felsefe yapma" ifadesine bozuluyorum. İşte bu yontulma ihtiyacı duyan cümleyi duymamla beraber ben de ani bir reaksiyonla değişiyor agresifleşiyorum.

Ne yani şimdi, karşınızda bir filozof duruyorken, sizinle sıradan ve basit konuşmasını mı bekliyorsunuz.

Bu şekilde düşünmekle kendinizi kandırmaktasınız. Eğer felsefe yapamıyor (ya da yapmıyor), doğruya ulaşma konusunda akıl yürütme yöntemlerini kullanamıyor (ya da kullanmıyor), varolan dogmalara kendinizi esir bırakıyorsanız hangi haklı mantıkla böylesi kimseler ile konuşurken onlardan, konuya yüzeysel bakmalarını isteyebilirsiniz ki.

Hadi konuşuyorsunuz, bari empati yapın da karşınızdaki insanı onun içinde bulunduğu şartlar ile değerlendirmeye çalışın ve öyle yargılayın!

Filozof: Her türlü bilginin, her türlü kaynağa göre doğruluğunu sorgulayan kimse.
Empati: Duygu ve düşünce yönüyle özdeşim kurarak, kişinin kendisini karşısındaki kimsenin yerine koyabilmesi.

27 Aralık 2005

Tanrı Kavramına Açıklık Getirelim

Bir önceki yazımda da bu kelimeyi kullanmış olduğum görülüyor.

Tanrı kelimesi somut bir maddeyi temsil etmez, bu bakımdan zihinsel olarak algılanıp anlam yüklenen bir kavram özelliği taşır. Güneş, Ateş, Put, İnek gibi somut olan totemleri Tanrısal bir öğe gibi gören toplumlara da tarih sahnesinde rastlanmıştır.

Hristiyanlık, Yahudilik, Müslümanlık gibi Kutsal Kitap gönderilmiş dinlerde, Tanrının tüm kainatı saran sonsuz bir kudret sahibi olduğu anlatılır.

Müslüman toplumlarında konuya ilişkin olarak bir kavram karmaşası yaşanmaktadır. Batı kaynaklı kültür dayatmalarına maruz kalan toplumumuz, Tanrı kelimesini sık sık duyar olmuştur.

Elbette bu kavramı öcü gibi görmek yanlıştır. Ve hatta bir bakıma bu şekildeki yaklaşım cahilliğin - acizliğin bir dışavurumu gibi de yorumlanabilir.

Yani, öncelikle siz akıllı olun ve size ait aklı kullanmayı bir prensip haline getirin: Tanrı denildiğinde yukarıda da bahsettiğimiz üzere esasen Allah'ın kastdedilmiş olmadığının bilincini edinin.

Tanrı demek ile, Allah demenin aynı şeyler olmadığının altını çizelim.

Evet, Allah bir Tanrıdır, fakat Tanrı Allah demek değildir. İslamiyet'e göre kainatın mutlak hakimi olan varlık Allah'dır. O'nu anlatan ve tanımlayan sıfatlardan oluşan 99 adet özel isim vardır.

Bütün insanları kendisine muhatap alan Kuran-ı Kerim'de, Allah bu isimler ile bizlere kendisini tanıtmıştır. Bu 99 isim Esma-ül Hüsna olarak bilinir.

14 Aralık 2005

Yalancı mıyız, Yoksa Süzme Ahmak mı?

Durmadan dır dır edip konuşuyor da konuşuyordu.

Bu ne ahmaklık be kardeşim; ama yok, esas sende değil problem, seni böyle yaradanda!

Biraz olsun sustu, söylediklerimle anlattığı konu arasında bağlantı kurmaya mı çalşıyordu yoksa!? Tepkisi gecikmedi, bana kitapsız diye çıkıştı. Aklı ona veren Allah güya onu imtahan ediyormuş ve dünya çilesi Sonsuz İradenin bir ahiret sınavıymış.

Yani dedim, sen bi ahmaksın. İmtahanda olduğunu ileri sürerken, az önce dertden geberdiğini söyleyen sen değil miydin muhterem, o bakımdan diyorum...

İçsel Kavgam,
Kâzım Mızrak

* Veri: Tanrı sonsuz güce sahiptir.
* Tahlil: Tanrının yarattığı kul ahmaktır.
* Mantık: Tanrı sonsuz güce sahip olsaydı ahmak bir kul yaratmazdı; veya akıllı bir insana, ona ahmak yanlışlar yaptıracak nefsi vermezdi.
* Sonuç: Tanrı yarattıklarından sorumludur, dolayısıyla Tanrı da bir ahmaktır!


* Netice: Bir yaratılmışın maddi ve manevi değerlerini alçaltıcı şekilde söz söylemek ya da eylemde bulunmak yanlış bir davranıştır...

Bilmek

Yapılan bir eylemin ne tür sonuçlar ile gelişme göstereceğini öğrenmiş olma durumu...

6 Aralık 2005

İnanç, Ölüm, Yaşam, Sınır, Toprak...

İnançsızlığıma deliller arıyordum, buluyordum da. Diyordum ben inançsız bir insan mıyım? Sorunun cevabı hep hayır oluyordu. Evet olması aklıma ters düşüyordu.

Ben nasıl bir materyalist olabilirim ki!? Madde değilim ki hepden. Düşünen bir zihine, acı çeken bir ruha sahibim. Ben ateist birisi olmam, hayır değilim ben ateist birisi asla olamam.

Peki, ilahi şuurun bilincinde miyim? Değilim, olsaydım onca yanlış ve günahın içersinde ne işim var ki?! Ölümü bekliyorum, gelse de kurtulsam diye düşünerek. Bu pislik dünyadan kurtulayım diye bekliyorum ölümü.

Esas pislik benim galiba; hani güzel düşünen hayatından lezzet alır mehabbeti var ya, işte o bakımdan: Güzel düşünemiyorum ki yaşamdan ve dünyadan zevk alabileyim :-/

Benim sınırım inançsızlığımdır ve bu sınırı aşmak için yaşıyorum; gayrı dünya nedir ki bir avuç topraktan başka...

Sınırları Aşmalı

Yedinin Algoritması

Algoritma, kabaca sonuca giden yöntem ya da yöntemler anlamına gelir. 7 ifadesi bir tam sayıyı ifade ediyor olsun ve bizi 7'ye götüren matematiksel işlemleri aşağıdaki gibi yazalım:

3 + 4 = 7
4 + 3 = 7
2 + 5 = 7
(-4) + (+11) = 7
263 - 256 = 7
28 / 4 = 7
(-875) / (-125) = 7


Buradan anlaşılabileceği gibi, 7 sayısını veren sonsuz sayıda denklem, bağıntı, önerme ya da çözüm yolu mevcuttur. Diğer bir ifade ile 7 sayısını veren sonsuz sayıda algoritma vardır...

5 Aralık 2005

Ölümlü Sevgilere, Alakasız Kalıyorum!

Sen gülüyorsun, ben hiç bir şey olmuyormuşcasına bakışlarından kaçırıyorum gözlerimi; umursamazlığımı görmeni istemiyorum.

Nedir bu alakasızlık diyerek bana sitem ediyorsun.

Alaka öldü diye söyleniyorum öfke dolu sesimle. Anlıyorsun, alakanın sana olan sevgim olduğunu...

1 Aralık 2005

Özgünlük Demişken...

Şu özgünlük meselesi üzerine düşünmüyordum. İnsan niçin özgün olma yolunda bir mücadele vermelidir?!

Yaratılış kuramı (Kuran-ı Kerim'e Göre) kainatın vahdet-i vücutta bir olduğu inancını savunuyorken; farklılaşma arayışı içersinde olmak ne denli akılcı olabilmektedir?

İşin bu yönünü düşündüğümde, Felsefi Akıl Yürütmeleri kenara bırakarak, bir'lik yolunda yaşamak gerektiği sonucuna ulaşıyorum.

Fakat bu cevap da beni tatmin etmiyor.

Zira, ilahi kitaplarda bize öğretilen evveli ve ezeli olmayan sonsuz gücün kendisini, çeşitlilik ilkesine ters düşen özgünlükten kaçış anlayışı ile pek alakalı gördüğüne inanmıyorum (burada yine felsefe yapıyor hale geliyoruz).

Allah, evreni yaratırken çeşitlilik ilkesini de değerlendirmiştir ki, kainata bin bir türlü benzeri olmayan güzellikle tecelli etmiştir.

İşte bu husus uyarınca, insanlar sahip oldukları bireysel özgünlüklerini sergileme mücadelesi vermelidirler diyorum.

Aksi halde, birbirinden farkı olmayan bir avuç markalı insan toplumu ortaya çıkar.

Bu bağlamda, hem hür irademizi ortaya koyarak kendimizi (toplumsal fikir dayatmalarını ya da diğer bir anlam ile kültürel dogmaları değil) yaşamalıyız, hem de akıl yürütmeler neticesinde ulaştıkları inançları yaşamak isteyen kimselere saygı duyarak anlayış göstermeliyiz diye düşünüyorum...

Sosyal Yaşam